20 Mart 2022 Pazar

DÜZEN

  Evrenin bütününde olduğu gibi dünyamız üzerinde de sayısız varlık değişik zamanlarda, değişik bilinç seviyelerinde, evrim ihtiyaçlarına uygun şartlarda bedenlenerek tekamül etmektedirler. Koşulsuz sevgi ve birlik bilincini idrak etmenin yanında, birbirleriyle olan ilişkilerini ve vicdan melekelerini geliştirme, yani maddeyle olan ilişkilerini düzenleme yönünde çaba gösteren varlıklar, uzun ve ızdıraplı süreçlerde, türlü realiteler geçerek bu zorlu okulu bitirmenin kıyısına yaklaşmışlardır.

 Realite demek bilgi demektir. Bilgilendikçe ve madde ile olan deneylerini artırdıkça, varlıklar olayları giderek daha geniş açılı bir şekilde analiz etme ve kavrama fırsatı bulurlar. Realite geçişleri yani varlıkların bilgiyle genişlemesi, bir devre boyunca belirli aşamalarda belirli kavramlarla anlaşılabilir. 

 Dinsel tebliğler, evren bütünlüğü içerisinde bizi gözeten ve etkileşimde bulunduğumuz varlıkların, yüce Yaradan'ın sonsuz bilgisini belirli aşamalara gelebilmemiz için medyumsal yapıda, vazifeli ve yüksek potansiyelli varlıklar aracılığı ile aktardıkları göksel bilgilerdir. Birçok dışsal şartlandırma ve sembolik anlatımlarla bilgilerin aktarıldığı bu dinsel yapılar belirli realitelerin sembolleridir. İsa döneminde koşulsuz sevginin deneyimlenmesi ön plana çıkarken, Muhammed döneminde ise sevgi ve merhamet ile birlikte bilginin de kullanılması yani 'makul vicdan' kavramı, ulaşılması hedeflenen bir realite olarak göze çarpmaktadır. 

 Belirli bir anlayışa ulaşabilmek için bu realiteler geçilmeliydi, otomatizasyon devresindeki 3. boyut bilincine sahip varlıkların dinsel verileri ve sembolleri dogmatik anlayış ve kalıplardan çıkarması için, çekilen acıları özümsemesi, ayrılıkların, bütün olamamanın, yargılamanın ve sevgisizliğin sonuçlarını aklını kullanarak idrak etmeliydi. Dogmatik olan dinsel metinler değil bizim anlayışlarımızdı. Ne kadar çok bize aklımızı kullanmamızı ve atalarımızın dinini sorgulamamızı önerdikleri halde biz tam tersini yapmakta ısrarcı olmadık mı?

 Artık aklımızı en uç noktalarına kadar kullanmayı en yüksek vazife olarak görmeliyiz. Bizi kontrol eden dışsal şartlandırma öğeleri olan din realitelerini yerli yerine oturtup kendi vicdanımız ve aklımızla içsel şartlandırma hükümlerimizi kendimiz oluşturmalıyız. Yasak olduğu için değil aklımızı kullanarak ordaki ızdırap dolu negatif eylemi anlayabildiğimiz için ondan vazgeçmeliyiz. En yüksek hakikatin bizim dinimiz olabileceğini anlamalıyız. Yani algı ve gelişmişlik düzeyimizi artık anlaşılması güç ve bizi sorgulatmadan harekete zorlayan bilgilerle ve anlayışlarla değil, açık bilgilerle hareket etmeliyiz. Hiçkimseyi ayrıştırmadan herkesi kendimizin başka türlü bir yansıması olduğu bilincine ulaşıp, bizi parçalara bölen her türlü anlayış ve olguları idrakle yok etmeliyiz.


Sirius Misyonu

ANDA MI KALMALIYIM?

 "Anda kalmalıyım" diyerek ana gelinmeye çalışılması, yaşam döngülerine farkındalıkla odaklanılmadığı sürece, geçici bir rahatlama...