Ana içeriğe atla

DÜZEN

  Evrenin bütününde olduğu gibi dünyamız üzerinde de sayısız varlık değişik zamanlarda, değişik bilinç seviyelerinde, evrim ihtiyaçlarına uygun şartlarda bedenlenerek tekamül etmektedirler. Koşulsuz sevgi ve birlik bilincini idrak etmenin yanında, birbirleriyle olan ilişkilerini ve vicdan melekelerini geliştirme, yani maddeyle olan ilişkilerini düzenleme yönünde çaba gösteren varlıklar, uzun ve ızdıraplı süreçlerde, türlü realiteler geçerek bu zorlu okulu bitirmenin kıyısına yaklaşmışlardır.

 Realite demek bilgi demektir. Bilgilendikçe ve madde ile olan deneylerini artırdıkça, varlıklar olayları giderek daha geniş açılı bir şekilde analiz etme ve kavrama fırsatı bulurlar. Realite geçişleri yani varlıkların bilgiyle genişlemesi, bir devre boyunca belirli aşamalarda belirli kavramlarla anlaşılabilir. 

 Dinsel tebliğler, evren bütünlüğü içerisinde bizi gözeten ve etkileşimde bulunduğumuz varlıkların, yüce Yaradan'ın sonsuz bilgisini belirli aşamalara gelebilmemiz için medyumsal yapıda, vazifeli ve yüksek potansiyelli varlıklar aracılığı ile aktardıkları göksel bilgilerdir. Birçok dışsal şartlandırma ve sembolik anlatımlarla bilgilerin aktarıldığı bu dinsel yapılar belirli realitelerin sembolleridir. İsa döneminde koşulsuz sevginin deneyimlenmesi ön plana çıkarken, Muhammed döneminde ise sevgi ve merhamet ile birlikte bilginin de kullanılması yani 'makul vicdan' kavramı, ulaşılması hedeflenen bir realite olarak göze çarpmaktadır. 

 Belirli bir anlayışa ulaşabilmek için bu realiteler geçilmeliydi, otomatizasyon devresindeki 3. boyut bilincine sahip varlıkların dinsel verileri ve sembolleri dogmatik anlayış ve kalıplardan çıkarması için, çekilen acıları özümsemesi, ayrılıkların, bütün olamamanın, yargılamanın ve sevgisizliğin sonuçlarını aklını kullanarak idrak etmeliydi. Dogmatik olan dinsel metinler değil bizim anlayışlarımızdı. Ne kadar çok bize aklımızı kullanmamızı ve atalarımızın dinini sorgulamamızı önerdikleri halde biz tam tersini yapmakta ısrarcı olmadık mı?

 Artık aklımızı en uç noktalarına kadar kullanmayı en yüksek vazife olarak görmeliyiz. Bizi kontrol eden dışsal şartlandırma öğeleri olan din realitelerini yerli yerine oturtup kendi vicdanımız ve aklımızla içsel şartlandırma hükümlerimizi kendimiz oluşturmalıyız. Yasak olduğu için değil aklımızı kullanarak ordaki ızdırap dolu negatif eylemi anlayabildiğimiz için ondan vazgeçmeliyiz. En yüksek hakikatin bizim dinimiz olabileceğini anlamalıyız. Yani algı ve gelişmişlik düzeyimizi artık anlaşılması güç ve bizi sorgulatmadan harekete zorlayan bilgilerle ve anlayışlarla değil, açık bilgilerle hareket etmeliyiz. Hiçkimseyi ayrıştırmadan herkesi kendimizin başka türlü bir yansıması olduğu bilincine ulaşıp, bizi parçalara bölen her türlü anlayış ve olguları idrakle yok etmeliyiz.


Sirius Misyonu

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AKSİYON

Harekete geçmediğiniz sürece sevgi aksiyonları da alamazsınız. Dışarı doğru genişleyen yaratımınız olan duygularınız, ancak onları deneyimleme cesareti gösterdiğiniz takdirde sevgi eylemlerine dönüşebilir. Korkunun, ruhunuzun derinliklerinden akseden ilahi ışığın eylemlerinize yansımasını engelleyen bir yanılsama olduğunu unutmayınız. Küçücük bir eylemin, basit bir sözün bile kolektifte nasıl geniş yankılar uyandıracağını tahmin bile edemezsiniz. Şimdi ataleti ortadan kaldırmanın, sarsılmaz birliğin bir parçası olduğunuzu anımsamanın ve bunu sergilemenin zamanı. Etkili bir sevgi eyleminin karşısında ne zorbalık ne de cehalet ayakta kalabilir. Yaratılış gayenizi hatırlayınız, o zaman hiçbir şeyden, hiçbir koşulda korkmamanız gerektiğini anımsayacaksınız. Burak Cömertler

KONTROL

Kontrolün olduğu yerde korku, idrakli hakimiyetin olduğu yerde ise sevgi vardır. Psikolojik manada, kontrol edilerek baskılanan her düşünsel unsur, üzerinde henüz yeterince odaklanılmamış ve sağlıklı bir düzeyden gözlemlenerek gereğince içselleştirilmemiştir. Bu yaklaşım, titreşimsel düzensizlik yani karma meydana getirir. Gölge yanların potansiyel verdiği ve tekrarlayan döngüler halinde karşımıza çıkan tüm yaşam örüntülerini tespit ederek; onlardan kaçıp kurtulmak, onları baskılamak, derinlere itmek veya ötelemek yerine onlarla yüzleşmeyi istemek gerekir. Bu noktada idrak kazanılır, sevgi açığa çıkar, dolayısıyla limitli egonun hakimiyeti son bulur ve ayrışma biter. Şefkat ve bağışlama, idrakli hakimiyetten doğan bu anlayışla belirir. Kontrol etmekle üzerinde belirli bir anlayışa dayalı hakimiyet kurmak farklı yaklaşımlardır. İdrak belirdiğinde hakimiyet sağlanır ve özgür irade tam anlamıyla devreye girer. Özgür irade ile aksiyon almak varlığın yaratımının bütünüyle kendisine ait olma...

DUA

 Eğer ilahi mekanizmalar beni daima gözetiyorlar ve ihtiyaçlarımı biliyorlarsa, yaşam yolculuğumu sıkı bir şekilde denetliyorlar ve bana şah damarımdan daha yakınlarsa, ben neden hala dua etme ihtiyacı duyuyorum? Dua, yukarıya yani ilahi gözetici mekanizmalara doğru yöneltilen bir tür dilekçedir. Bu dilekçenin yukarıya, kuvvetle ve çabayla, uygun kademeye gönderilebilmesi, dua eden varlığa gelmesi gereken ya da gelebilecek olan potansiyel haldeki yardımların gerçekleşmesini, aktif hale gelmesini sağlar. Yani dua, yardımı talep eden varlığın gayretiyle, yukarıyla olan bağlantının kuvvetlenmesini ve genişlemesini sağlayarak, ihtimal dahilinde, pasif halde, hazırda bekleyen ve ihtiyaç duyulan yardımların cevap bulmasının yolunu açar. Duanın kabul olmasının ise iki şartı vardır. İlki, duanın kuvvetle ve samimiyetle yapılması, diğeri ise yapılan duanın kendisinin ve diğer varlıkların evrimine engel oluşturmayacak içerikte olmasıdır. Yani her istenilen şey, varlığa her şartta verilmez; n...