Ana içeriğe atla

DÜŞÜNME SÜRECİ

Hiçbir kurtarıcı, yol, öğreti veya din yoktur ki, siz düşünmediğiniz sürece sizi aydınlığa ulaştırsın. Dogmaları yıkabilmenin ve onlardan özgürleşerek idrakli hareket edebilmenin yegane yolu, şartlanmamış bir zihinle, korkmadan, sınırsızca düşünebilmekten geçer. Bu sayede yüksek benlik egosal benliklere boyun eğdirilebilir ve özün madde düzleminde pırıl pırıl ışıldamasının yolu açılır. Varlık bu noktadan sonra şahsiyet kazanmaya başlar, hayata yargısız bakabilir, varoluşu koşulsuz sevip kucaklayarak, bütünü bir olarak görebilmesinin önündeki illüzyonik kalıpları parçalayıp dağıtabilir.

Bir varlığı edindiği bilgisi değil, o bilginin tesiriyle geçirebileceği düşünme süreçleri aydınlatabilir. Varlık, ne kadar az sorguladığının ve neden sorusunu içine yeterince yöneltip yöneltemediğinin farkında olabilmelidir. Yaşamın her anında, varoluşa dair tüm gözlem ve etkileşimlerimizde bir hamleyi ne kadar sorgulanmış bir anlayışa göre yapıyoruz veya ne kadar otomatizmaya dayalı katı kalıpların yönlendirmesiyle yapıyoruz?

Bunun için genele dair birkaç temel soru sorabiliriz.

- Varoluşun her zerresi, Yaratan'ın sevgisi ve ışığından ötürü olduğu halde, neden bir parçayı diğerine göre kutsal sayarız?

- O, yarattığı her varlığın içinden ayrım gözetmeksizin fışkıran bir kaynak olduğu halde, neden bir bütün olmak yerine ayrışmayı tercih ederiz?

-Yaratan, bizi biz olduğumuz için yargılar ve cezalandırır mıydı? Madem öyle neden bizden ayrı olmayan kardeşimizi yargılar ve ona karşı nefret besleriz? 

- Her varlığın bir diğerini kendinden, evrenden ve Yaratan'dan ayrı görmemesi gerektiğini, onun da Yaratan ile birlikte deneyimlediğini ve evrenin işleyişinde kıymetli bir fonksiyonu olduğunu bildiğimiz halde, neden realitesine saygı göstermez ve onu anlamaya çalışmayız?

- Sevginin uygulamalarını yapmak için enkarne olduğumuz bu yoğunluk derecesinde, neden koşulsuz sevemeyiz? Buna engel olan nedir? 

- Affetmek gibi karmik döngüleri bitiren bir duyguyu neden içselleştiremiyoruz? 

- Bunları vicdan yönünde dönüştürebilmek için hangi adımları atabiliriz?

- Bizim yönümüz ve evrimimiz O'na doğru değil miydi? O zaman neden eksiklerimizi görmek istemeyiz?

Elbette bunun gibi yüzlerce soru sorarak içimize, dönüşüm sürecimizi başlatmak ve vicdanımızdaki katılıklardan, sorgulayarak arınmak bizim elimizdedir. Dünyada ne için aynı döngülerin içerisinde yer aldığımızı etraflıca düşünmememiz ve yaşam amacımızı keşfetmemiz gerekir.

Burak Cömertler

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AKSİYON

Harekete geçmediğiniz sürece sevgi aksiyonları da alamazsınız. Dışarı doğru genişleyen yaratımınız olan duygularınız, ancak onları deneyimleme cesareti gösterdiğiniz takdirde sevgi eylemlerine dönüşebilir. Korkunun, ruhunuzun derinliklerinden akseden ilahi ışığın eylemlerinize yansımasını engelleyen bir yanılsama olduğunu unutmayınız. Küçücük bir eylemin, basit bir sözün bile kolektifte nasıl geniş yankılar uyandıracağını tahmin bile edemezsiniz. Şimdi ataleti ortadan kaldırmanın, sarsılmaz birliğin bir parçası olduğunuzu anımsamanın ve bunu sergilemenin zamanı. Etkili bir sevgi eyleminin karşısında ne zorbalık ne de cehalet ayakta kalabilir. Yaratılış gayenizi hatırlayınız, o zaman hiçbir şeyden, hiçbir koşulda korkmamanız gerektiğini anımsayacaksınız. Burak Cömertler

SENİN ESERİN

Sürekli mutlu olunması gerektiğini kim söyledi? Acı çekmenin, hasta olmanın gereksiz olduğunu, göğün her zaman açık olması gerektiğini kim söyledi? Kim söyledi dünyanın adaletli bir yer olması gerektiğini, buna dair kök inanç nasıl oluştu? Kim söyledi savaşların olmaması gerektiğini, ölümün kötü olduğunu? Dünya kendi etrafında dönüyor, insan da onun üzerinde etiyle, kemiğiyle ve düşüncesiyle dönüyor. Döngüleri kısır ve sevgisiz. Dışında olan, ona acı veren her şeyin kendi sevgisizliğinin eseri ve yansıması olduğunu anlayamıyor. Sorgulamıyor, yalnızca inanıyor. Hayır, o sadece rahat etmek istiyor, hem de hiç çaba harcamadan. Hiç sorumluluk almadan kalıplara sığmaya, kimlikler ardına gizlenmeye devam ediyor. En büyük marifeti de bir suçlu bulup onu dışarıda araması. Bu düzeni kendi eliyle kurdu. Dışında oyalandı, içine bakmayı unuttu, kurduğunun esiri oldu. Güç ve haz onun gözlerini kör etti. Her yeri acıyla kaplı halbuki. Etini çizsen kanayacak. Dışardan yardım beklemekten, kurtarıcı yo...

RUHSAL UYANIŞ

 Ruhsal uyanış, uyanmayı istemekle ya da uyanmalıyım demekle gerçekleşmez. Uyanış bir hedef değil, doğal bir sonuçtur. Kök çakradan giren evrensel kozmik enerjilerin, ilk üç enerji alanında içsel enerjilerle kesişerek meydana getirdiği deneyimler ve bunların sonuçlarının özümsenmesinin ardından, varlık bu kesişimi yeşil, mavi ve çivit renklerine karşılık gelen üst enerji alanlarında gerçekleştirmeyi talep eder hale gelir. Uyanış budur. Bu idrak aşamasına gelebilmek için kırmızı, turuncu ve sarı enerji alanlarına karşılık gelen hayatta kalma, kimlik oluşturma ve toplumsal ilişkiler ile ilgili deneyimlerin gözden geçirilmesi, idraki ve kabulü gerekir. Bu sayede geçmiş benlikler bağışlanır ve enerji alanlarını temizleyerek dengeye gelen varlık kendisini sever hale gelir. Karma denilen titreşimsel düzensizlikleri gidermenin tek yolu sevmekten ve bağışlamaktan geçer. Uyanış, deneyimler ve bu deneyimlerin açığa çıkan tesirlerinden bilinçli bir farkındalıkla arınabilmenin sonucunda kendil...