Hayata dair her şey geçmiştir. Bedenler, hareketler, olaylar, düşünceler ve bunlar gibi duygular da geçmiş zamana aittir. Bir duyguyu dönüştürmek için dikkatle odaklanabilen bir zihne ihtiyaç vardır. Dikkatle odaklanmak en kaba tabiriyle ana gelmek ve madde illüzyonuna yani zamana yönlendirilen varlık enerjisinin toparlanması demektir. Odaklanma içe doğrudur. Zihin, bu meditatif halde sınırlandırıcılarından kurtulur ve duygu, bu sessizlik anında saf bir şekilde gözlemlenebilir. Meditatif zihin, geçmiş ile an arasındaki bağlantı noktasıdır ve dönüşüm zihnin bu aşamasında başlar. Ardından duyguya alan açılır, duygu kabul edilir ve ayrıştırılmadan benimsenir. Duyguyla tıpkı bir çocuk gibi diyalog kurulması ve yargılamamak dönüşümü için gereklidir.
Duygu, varlığın enerji alanında yükselir, bedenine yayılır ve varlığı dönüştürücü etkiye sahip kıymetli tesirler içerir. Duygunun varlık üzerindeki hakimiyeti zamanın yani maddenin hakimiyetidir. Tesirlerinin içselleştirilmesi ve ayrıştırılmadan benimsenmesi ise varlığı maddeye hakim konuma getirir ayrıca enerji kaybını da engeller. Bilincin kaynağı olan bu arketipsel gücü deneyimleyerek ona alan açmak, kendini bilme yolundaki varlığın evrim basamaklarını tırmanmasını sağlar.
Geçmişin ancak içinde bulunulan anda dönüştürülebileceği unutulmamalıdır.
Burak Cömertler