28 Ağustos 2023 Pazartesi

BASKI

 İnsan, yaptıkları kadar yapmadıklarından da sorumludur. Dünya yaşamı, maddesel deney ve gözlem sahasına gönüllü olarak enkarne olmuş ruhların gelişimi için kurgulanmıştır. Bu gelişim ancak deneyerek, yanılarak ve sonuçları, düşünen varlık tarafından öz bilgi haline getirilerek sağlanabilir. Deneyimleri bastırmamak bu açıdan önemlidir. Sorgulanmamış dinsel, geleneksel ve toplumsal kalıplar içerisinde pürüzsüz dengeli bir hayat yaşamanın ideal olduğu düşünülebilir. Fakat deneyimlemek, korkmadan hamle yapmak, bazen savrulmak ve ızdırap çekmek vicdani gelişimin temelini oluşturur. Bu gelişim, dış şartlanma öğeleriyle baskılanarak dengede kalındığında değil; yaşananlar üzerinden neden sonuç ilişkisi kurulduğunda sağlanabilir.

Yaşamda dengeyi kurmak amaç değil sonuç olmalıdır. İçinde bulunulan ana odaklanılarak realiteye hakim olunduğunda elde edilen veriler varlığı bir üst davranış ve düşünce biçimlerine ulaştırabilir. Hata yapmayayım diye hareket etmemek, sonuca ulaşamayacağım diye mücadele etmemek enkarnasyonun verimsiz geçmesine yol açar. Realite deneyimlenip manası anlaşılmadığı sürece varlığın özündeki sevgi ortaya çıkamaz. Yaşamın, içinde bulunulan anda akıp gittiği gerçeği göz ardı edilip sonuç odaklı başarı imgesine odaklanıldığında varlık hareket edemez. Hareket etmeyen varlık kalp çakrasını yeterince aktifleştiremez ve sevgi derslerinden geri kalır. Bu da bastırılan deneyimler ile birlikte karmik kısır döngülerin yolunu açar. Bu yüzden mümkün oldukça tekrar eden yaşam döngülerinin farkına varılmalıdır. Korku ile hareket edilen, kısıtlanan, baskılamaya yol açan geçmişe dair günah ve suçluluk anlayışları dönüştürülmelidir. Varılacak yer değil, gidilecek yol önemlidir.

Yaratan'a en yakın olan varlığın, en çok sorgulayan, yaşamaktan korkmayarak elde ettiği verileri bilince getiren ve bu sayede gelişmiş vicdani değerlere sahip olan varlık olduğu unutulmamalıdır. Ve bizim evrimimiz O'na doğrudur.

Burak Cömertler






15 Ağustos 2023 Salı

YÜK

 Yardım istemek yüz yıllardır sizi güçsüz kıldı ve geride bıraktı. İnsan hep bir başkasını bekleyip durdu birlik olabilmek ve özündeki sevgiyi keşfedebilmek için. Kendi sorumluluğunu üstlenmek ona ağır geldi. Yönlendirilmek ne kadar da huzurlu ve konforluydu. Halbuki kendinde olanı ortaya çıkarmak için tek yapması gereken korkmadan sorgulamaktı. O, hala dış bir tesirin dünyaya gelip onu uyandıracağına inanıyor ve bir elin uzanıp onu döngülerinden çıkarmasını umuyor. O, hala kurtarılmayı bekleyen çaresiz çocuk egosuyla hareketlerini biçimlendiriyor. Kurtarıcının da kurtaranın da kendisi olduğunu elbet bir gün fark edebilecek.

...ve bütünsel dönüşümün de bireyden başladığını anlayacak. O, sınırlandırıcılarının ötesine yalnızca kendi özgür iradesi ile, yaşamlar boyu zorlanmalarla inşa ettiği içsel vicdan ve denetim mekanizmasını kurabildiği zaman geçebilecek. Herkes bunu yalnızca kendisi için yapabilecek. Hesap görücü olarak, herkesin vicdanının kendisine yeteceği o gün için sorumluluğu üstlenmesi gerektiğini anlayacak

Burak Cömertler 

11 Ağustos 2023 Cuma

VERİM

Yaşam lineer değildir, döngülerden ibarettir. Bu döngülere odaklanılmadığı sürece ne manaya geldikleri anlaşılamaz. Kısır ve varlığın gelişim sağlayamadığı yaşam örüntüleri, birbirini tekrar eden bu süreçlerin yansımalarıdır. Odaklanmak zihni sessizleştirir. Sessizleşen zihin deneyimlenenleri bütünüyle görebilir ve  saf bir biçimde algılar. Döngüler bu anda, bütünüyle görülmek istendiğinde dağılır, gözlemciye anlayış kazandırır ve yerini sevgiye bırakır. İdrakli varlık, bu döngülerin mümkün oldukça çok farkına varabilen ve üzerine çıkabilmek için yüksek karakterli adımlar atabilen varlıktır. Tekamül bu şekilde hızlanabilir ve enkarnasyondan alınan verim artar.

Yatay düzlemde süregelen tekamül süreci bu farkındalıkla yükselmeye ve boyutlanmaya başlar. Bu da döngünün spiral bir biçimde gelişerek, varlığın düşüncesini yukarıya çıkarabilmesinin yolunu açar. Otomatik davranış biçimleri yerini giderek yarı idrakli ve idrakli hallere bırakır. Bilincin yükselmesi ve vicdanın gelişmesi bu yolda birbirlerine ilintilidir. Varlığın kendini bilebilmesi ve gelişmişliği, bu döngülerinin farkına varabilmesi ile paralel ilerler. 

Yaşamda tekrar eden ve içinden çıkılmaz olan tüm süreçlerin, acıları, bağımlılıkların ve duyguların sebebi her ne ise, bunların farkına varıp tespit etmek özgür irade sahibi varlığın kendi sorumluluğudur ve ancak kendisinin dönüştürmeyi istemesi gerekir.

Burak Cömertler

2 Ağustos 2023 Çarşamba

SONSUZLUĞUN TEZAHÜRÜ

Sonsuzluk yaratılıştır ve evren içerisinde benlikler, bilinç bileşkeleri yani logoslar olarak belirir. Bu bileşkeler, sonsuzluğun sonsuz enerjiye odaklanmasıyla, maddeyi gelişen varyasyonlarda şekillendirerek evren içerisinde fonksiyon görürler. Her aşamada duygu, bilgi ve düşüncenin karşılığı olan realiteler, bu odakların bilgiyi işleyerek başka bir maddesel düzleme projekte etmesiyle oluşur, deneyimlenir ve kapsamlanır. Her varlık kendisini ulaştırabildiği realitesi ölçüsünde evrende görev yapar. Yaratan'a, Kaynak olan sonsuzluğa bu şekilde var olarak ve yaşayarak hizmet edilir. Rahman, sonsuzluğu yani ruhsal evreni; Rahim ise sonsuzluğun odaklandığı fizik evreni yani sonsuz enerjiyi temsil eder.

Bilinç odakları, varlıkları ve varlık sistemlerini katlanan boyutlar dahilinde meydana getirir. İlahi idare mekanizması denilen yapı da bunlardandır. İç içe geçmiş örgüsel vazife sistemlerini de bu mekanizmalar meydana getirirler ve kademe kademe evrende fonksiyon görürler. Kimimiz onları ruhsal varlıklar olarak biliriz, kimimiz ise uzaylı varlıklar olarak adlandırırız. 

Bir üst bilinç seviyesinden bir alt kademeye bilgi aktarılması, aktarıcı rolündeki varlık sistemini aktardığı varlıklar üzerinde sorumlu kılar. Tıpkı tüm insanlığın temelde birbiriyle aynı olması ve birbirinin gelişimi için hizmet etmesi gibidir. Evren dev bir organizmadır ve hiçbir parça kopuk ve ayrı değildir. Herkes birbirine karşı sorumludur ve kıymetlidir.

Burak Cömertler

ANDA MI KALMALIYIM?

 "Anda kalmalıyım" diyerek ana gelinmeye çalışılması, yaşam döngülerine farkındalıkla odaklanılmadığı sürece, geçici bir rahatlama...