Evrendeki sonsuz enerjetik akışı algılayabildiğimiz ve bu sonsuz enerjinin tezahür etmiş varlıklar aracılığıyla yönlendirilirek form kazanabildiğini ve madde realitelerini açığa çıkarabildiğini gözlemleyebildiğimiz için "Sonsuz Yaratan" kavramını kullanıyoruz. Evrende tezahür eden her şey sadece enerji ve bu enerjinin formdan forma geçerek bir düzlemden diğerine akmasının sonucu belirir. Sonsuz Yaratıcı enerjinin benlik sahibi, deneyim arzusundaki varlıklar tarafından evren sahalarına yönlendirilmesi ise Yaratan'dan ötürü yaratan olan varlıkları ve o varlıkların, sonsuz yaratıcı enerjiden potansiyel alan sonlu realitelerini meydana getirir. Dolayısıyla duygunuz, düşünceniz, hareketleriniz, aksiyonlarınız, nefes alış verişiniz bile belirli irade ölçüsünde, sizin aracılığınızla tezahür eden yaratımınızdır.
Sonsuz Yaratan'ı ve bu sınırsız yaratıcı enerjiden ötürü evrende fonksiyon gören varlıkları ve varlık sistemlerini birbirinden farkındalıkla ayırmak gerekir. Sıfır noktası boyutsuzluğun, sınırsızlığın, sessizliğin, kısacası enerjinin şekil almamış ve yönlenmemiş bütüncül kaynak halini anlatır.
Yaratılmış varlık şu yüzden yaratılmış varlıktır ki, enerjiyi limitli maddi sahalara, liyakati oranında yönlendirme ve bu maddi sahaları bu yolla araştırma safhalarına dahil olabilmektedir. Bu varlık, araştırmasını gözlemlemek ve içselleştirmek için odağını merkeze, sıfır noktasına çekmek zorundadır. Bu sayede saf ve duru bir biçimde olan biteni gözlemleyebilir.
Meditatif duru bir zihne sahip olmak ve özgür irade ile bilerek hareket edebilmek, gerçekleştirilen deneyim ve gözlem süreçlerinin özgün biçimlerde zuhur etmesini yani bir bakıma varlığın yaratımının kendisine ait olmasını sağlar. Orijinal varlık kendi biçimlerini ortaya koyabilen, korkmadan, iradesine sahip çıkarak ve tesir alıp, tesir verdiği noktaların idrakinde olarak enerjisini yönlendirebilen varlıktır. Bu varlık, yönlenen enerjiden ötürü tezahür eden biçimlere, durumlara, ilişkilere ve etkileşimlere hakim konumdadır. Varlığın kimseye benzemeyen yaratımı, ancak özgür iradesiyle paralel bir biçimde tezahür edebilir.
Tezahür eden biçimlere, durumlara, ilişkilere ve etkileşimlere yani yaratımına hakim olan varlık, bunların yayıldığı zaman düzlemine, dolayısıyla da maddeye hakim olabilen varlıktır. Yaşamlarımızın ana sebebi maddeye hakimiyeti sağlayabilmektir. Zamana tabi olan varlık bileşenlerimizi yani yaratımımız sonucu beliren egomuzu, realitelerimizi ve kapsadıklarını, kontrolden ve korkudan uzak yaklaşım biçimleriyle dönüştürmemiz maddeye hakim olabilmemizin ön koşuludur.
Yaşam bizden tek düzeliği kırarak, döngülerin ötesine akıl ve yüksek karakterli biçimler koymamızı bekliyor. Bu iradeyi gösterebildiğimizde, sevgiyi idrak ve anlayış halinde keşfedebilir ve kendi elimizle meydana getirdiğimiz yaratımı algılayarak, onun üstüne çıkmayı sağlayan aksiyonları alabiliriz.
Burak Cömertler