Varlığı deneyim sahasına çeken güçlü, tanrısal arketipler olan duygular; bir his yumağı halinde içi içe geçmiş tesir öbekleridir. Bu tesirlere alan açıldığında ve gözlemlenerek uygun düzleme yönlendirildiğinde yumak çözülür ve elde edilen izlenimlerin ardından duygular yerli yerine yerleştirilir. Yaşananların tesirleri asla bitmez ve olanlara ait duygular asla kaybolmaz, kaybolmaları da gerekmez. Önemli olan duyguların tesirlerini sindirebilmek ve bu tesirlerin hangi biçimlerde, hangi düzleme yönlendirileceğini öğrenmektir. Bu aşamalarda verilen irade sınavı, mücadele, bilgi uygulaması ve duyguyla kurulan temas, varlığı vicdani bir uygulama içerisine sokar. Her duygu deneyimlenen bir sorumluluktur ve üstün bir halin ortaya çıkmasına yol açacak tesirleri bünyesinde barındırır. İmgesel örüntülerden meydana gelen duygular, beşer düzeyindeki tüm insanlar için ortaktır ve bu deneyim yoğunluğunda varlıkları tekamül ettiren temel unsurdur. İmajinatif olması sebebiyle benzer deneyim birim...