29 Nisan 2022 Cuma

DÜNYA HAYATI

 'Korku ve Ceza' anlayışı ya da 'Sevgi ve İdrak' anlayışı...Bu ikisi arasındaki fark 3. ve 4. boyut bilinç düzeyleri arasındaki farktır, ulaşmaya çalıştığımız sevgi realitesine ancak koşulsuz sevgi gösterebilme ve yargılamaktan uzak, kimseyi kendinden ayrı görmeme bilincine sahip olduğumuz zaman ulaşabileceğiz. Bu anlayışlara sahip olabilmek için yapmamız gereken yegane şey şu soruyu sormak olacaktır. 

Neden?

 Neden buradayım, neden yaşıyorum, neden acı çekiyorum, neden mutluyum, neden ayrılıklar var... Olan biteni anlamak için sorgulamalı ve gözlemlemeli varlık, bilgiden oluşan özü yine bilgiyle genişler dağılır tüm evrene, giderek daha da geçirgen bir hale gelir, iletir sonsuza Yaratan'ın sevgisini, bilgisini ulaşabileceği en uç noktaya. Çünkü koşulsuz sevgi bilincine ancak idrakle, bilgiyle ve bilerek yaşamakla ulaşılabilir. Sorgulamadan yaşayan varlık başkaları tarafından yönetilir, korkutulur, ceza mekanizması ile idare edilir, deneyim geçirmesi kısıtlanır, sorgulanmamış dinsel dogmalar ham zihinlere farkında olmadıkları yükleri yükler. Otomatizma ancak otomat varlıklar içindir. 

 Varlık idraklenmek için çaba göstermeye başladığında, işleyen düzenin aklını kullanmasına engel olduğunun  bilincine varmaya başlar. Yüce Yaratan'ın sonsuz varlığını giderek daha kuvvetli bir biçimde ruhunda hisseder, O'nunla arasındaki bütün aracıları kaldırır. Çünkü O'nu en iyi derecede algılayıp, yakınlaşmanın ve evrim yolunda ilerlemenin tek koşulunun, tekrarlayan sorgulanmamış döngü ve kalıpları yıkarak, ruhsal  ve zihinsel kapasitesini en uç noktada kullanarak ulaşabileceğini anlar. O zaman anlar varlık, Yaratıcı cezalandırmaz sevdiğinden ötürü yarattığını, ızdırabın da bir amacı olduğunu, cehennem denilen şeyin dönüştürücü gelişmiş vicdanımız olduğunu, o zaman anlar Yaratıcı'nın yarattığıyla beraber onun en iyiye doğru  sonsuz bilgisiyle evrilmesini istediğini, o zaman anlayışına ulaşır varlık, birlik kavramının, bütünden ayrı olmadığının, dönüşünün yine O'na olduğunun...Bunlar birbirini tetikleyen, varlığa hakiki mutluluğu veren ve sonsuza uzanana bilinçlenme aşamalarıdır.


Sirius Misyonu


27 Nisan 2022 Çarşamba

GEZGİNLER

 "Gezgin" ya da "Yıldız Tohumu" olarak bilinen bu varlıklar hizmet için yeryüzüne gelirler. Genellikle 5. ve 6. boyut bilinç düzeylerinden enkarne olan bu varlıklar dönüştürücü, bilinçyükseltici roller oynarlar. Gezegenin kaba tesirlerinin içine giren varlıklar yabancılaşma ve yadırgama hislerinin yanında, doğuştan birtakım belirgin hastalıklarla dünyaya gelirler, bunun cok farklı sebepleri olabileceği gibi genel manada içe dönüp özünü farketmesi için, hastalıklar katalizör görevi yaparlar.

 Özellikle devre sonlarında sahip oldukları potansiyeli, hızlı bir sıçrama yapma ihtiyacı duyan3. boyut bilinç düzeyine sahip olan varlıkların gelişimi için ortaya çıkarmaya gayret ederler.Temel amaç korku, otomatizma ve dogmatik kalıpların hakim olduğu 3. boyut bilincindeki varlıkların, idrak ve sevgi düzeyi olan 4. yoğunluk derecesi bilinç düzeyine çıkmasına katkı sağlamaktır. Özgür iradenin önemini vurgulamaya çalışan bu varlıklar sonsuz ve bir olan Yaratan'ın yasasını varlıklara anlatıp O'nun yolu üzerine farkındalık ve idraklenme anlamında katkıda bulunmayı amaçlarlar.

 Sorgulanmamış her türlü eylem ve düşüncenin, bilinçlenme adına bir tekamül fırsatı olduğunun farkında olan bu varlıklar yaşamlarının belirli bölümlerinde rüyalar ya da bilinçaltı etkileşimi ya da türlü yöntemlerle uyandırılırlar, gezegenin titreşim uygunsuzluğu onları etkiler ve köklenmekte zorluklar çekebilirler. Bu tekamül hızlandırıcı varlıklar bir kişinin dönüşmesine yapılan katkının bütünün dönüşmesi için yapılan katkıya eş değer olduğunun bilincinde olup, insanlarla kurulan her etkileşim fırsatının ne kadar değerli olduğunu bilirler.

Sirius Misyonu

1 Nisan 2022 Cuma

DENEYİM

 Varlıklar madde dünyalarına deney ve gözlem yapmak için enkarne olurlar. Bizler deneyci varlıklarız. Dünyaya gelmeden evvel planladığımız yaşam örgülerimiz birtakım sapmalar üzerine kuruludur, evrendeki negatif tesirler bu sapmalara odaklanmamızı ve deneyler geçirmemizi sağlar. Deneyim ile elde ettiklerimiz bizi olgunlaştırır ve giderek daha da nefsini kontrol edebilen, duru bakış açılarına sahip varlıklar haline geliriz. Bu, varlığın evrim sürecinin bir parçasıdır.

 Kader planlamasını oluşturan varlık spatyom aşamasındayken eksiklerini görür, önceki yaşam ve deneyimlerinden faydalanarak oluşturacağı kurguya; zaaflarını, bağımlılıklarını, maddeye düşkünlüğünü ya da sevgisizliğini, kızgınlığını, affedemeyişini... ve bunun gibi sayılabilecek birçok, insana özgü vicdani unsurları deneyimlemek için kendisine karmik katalizörler oluşturur. 

Bu katalizörler nelerdir?

 İçine doğduğumuz baskıcı aile ortamı, hastalıklarımız, doğuştan getirilen yeteneklerimiz, arkadaşlarımız ya da yaşadığımız şehirler ya da görünüşümüz...Kısacası yaşam içerisinde kendimizi içinde bulduğumuz her durum, yaşadığımız her olay ve realite bizim için planlı birer katalizör yani dönüştürücü unsurdur. Her biri maksatlıdır. Yüksek benliğimizde planladığımız bu yaşamlar her noktasında bizi farkına varmaya, bütüne hizmet etmeye ve Sonsuz Yaratan'ın sistemlerinde aşama aşama ilerlemeye sevk eder.

 Yaşamlar boyunca varlıklar, ışıldayan özlerini ortaya çıkarmak için madde dünyalarına enkarne olurlar, zaten kendilerinde olanı keşfederek çeşitli hal, durum ve bilinç aşamalarına erişirler. Bu deneysel katalizörler varlıkları arzu edilen evrim seviyesine getirmek için gereklidir. Bu yüzden de en uç noktada hayatı deneyimlemek gerekir. Pasif  bir yaşam sürme isteği ve yaşama dahil olamama durumu varlığın evrim sürecini yavaşlatır. Aynı zamanda dogmatik inanç kalıpları ve sorgulanmamış, dışsal şartlandırmaya dayalı otomat yaşam tarzları, aklını ön plana çıkaramayan varlık için hayat içerisinde deneyimleme noktasında varlığı yetersiz bırakabilir. Bu da kıymetli olan yaşamlarımızdan yeterince verim alınamamasına yol açar.

 Yaşamdan tat almaktan ve koşulsuzca sevmekten korkmamak gerekir. Birbirimizi yargılamadan şefkatle bakabildiğimiz zaman tüm varoluşa, bütün olmamızı engelleyen ve bizi parçalara ayıran düşünce ve davranış kalıplarını uzaklaştırdığımız zaman içimizden, yaşam içesinde bizi olgunlaştıran deneyimlerimiz ile birlikte fark edebildiğimiz zaman acılarımızı ve neden yeryüzünde olduğumuzu, o zaman yaşamlarımız gerçek amaçlarına varabilmişlerdir diyebiliriz.

Sirius Misyonu

ANDA MI KALMALIYIM?

 "Anda kalmalıyım" diyerek ana gelinmeye çalışılması, yaşam döngülerine farkındalıkla odaklanılmadığı sürece, geçici bir rahatlama...