Ana içeriğe atla

GEZGİNLER

 "Gezgin" ya da "Yıldız Tohumu" olarak bilinen bu varlıklar hizmet için yeryüzüne gelirler. Genellikle 5. ve 6. boyut bilinç düzeylerinden enkarne olan bu varlıklar dönüştürücü, bilinçyükseltici roller oynarlar. Gezegenin kaba tesirlerinin içine giren varlıklar yabancılaşma ve yadırgama hislerinin yanında, doğuştan birtakım belirgin hastalıklarla dünyaya gelirler, bunun cok farklı sebepleri olabileceği gibi genel manada içe dönüp özünü farketmesi için, hastalıklar katalizör görevi yaparlar.

 Özellikle devre sonlarında sahip oldukları potansiyeli, hızlı bir sıçrama yapma ihtiyacı duyan3. boyut bilinç düzeyine sahip olan varlıkların gelişimi için ortaya çıkarmaya gayret ederler.Temel amaç korku, otomatizma ve dogmatik kalıpların hakim olduğu 3. boyut bilincindeki varlıkların, idrak ve sevgi düzeyi olan 4. yoğunluk derecesi bilinç düzeyine çıkmasına katkı sağlamaktır. Özgür iradenin önemini vurgulamaya çalışan bu varlıklar sonsuz ve bir olan Yaratan'ın yasasını varlıklara anlatıp O'nun yolu üzerine farkındalık ve idraklenme anlamında katkıda bulunmayı amaçlarlar.

 Sorgulanmamış her türlü eylem ve düşüncenin, bilinçlenme adına bir tekamül fırsatı olduğunun farkında olan bu varlıklar yaşamlarının belirli bölümlerinde rüyalar ya da bilinçaltı etkileşimi ya da türlü yöntemlerle uyandırılırlar, gezegenin titreşim uygunsuzluğu onları etkiler ve köklenmekte zorluklar çekebilirler. Bu tekamül hızlandırıcı varlıklar bir kişinin dönüşmesine yapılan katkının bütünün dönüşmesi için yapılan katkıya eş değer olduğunun bilincinde olup, insanlarla kurulan her etkileşim fırsatının ne kadar değerli olduğunu bilirler.

Sirius Misyonu

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AKSİYON

Harekete geçmediğiniz sürece sevgi aksiyonları da alamazsınız. Dışarı doğru genişleyen yaratımınız olan duygularınız, ancak onları deneyimleme cesareti gösterdiğiniz takdirde sevgi eylemlerine dönüşebilir. Korkunun, ruhunuzun derinliklerinden akseden ilahi ışığın eylemlerinize yansımasını engelleyen bir yanılsama olduğunu unutmayınız. Küçücük bir eylemin, basit bir sözün bile kolektifte nasıl geniş yankılar uyandıracağını tahmin bile edemezsiniz. Şimdi ataleti ortadan kaldırmanın, sarsılmaz birliğin bir parçası olduğunuzu anımsamanın ve bunu sergilemenin zamanı. Etkili bir sevgi eyleminin karşısında ne zorbalık ne de cehalet ayakta kalabilir. Yaratılış gayenizi hatırlayınız, o zaman hiçbir şeyden, hiçbir koşulda korkmamanız gerektiğini anımsayacaksınız. Burak Cömertler

SENİN ESERİN

Sürekli mutlu olunması gerektiğini kim söyledi? Acı çekmenin, hasta olmanın gereksiz olduğunu, göğün her zaman açık olması gerektiğini kim söyledi? Kim söyledi dünyanın adaletli bir yer olması gerektiğini, buna dair kök inanç nasıl oluştu? Kim söyledi savaşların olmaması gerektiğini, ölümün kötü olduğunu? Dünya kendi etrafında dönüyor, insan da onun üzerinde etiyle, kemiğiyle ve düşüncesiyle dönüyor. Döngüleri kısır ve sevgisiz. Dışında olan, ona acı veren her şeyin kendi sevgisizliğinin eseri ve yansıması olduğunu anlayamıyor. Sorgulamıyor, yalnızca inanıyor. Hayır, o sadece rahat etmek istiyor, hem de hiç çaba harcamadan. Hiç sorumluluk almadan kalıplara sığmaya, kimlikler ardına gizlenmeye devam ediyor. En büyük marifeti de bir suçlu bulup onu dışarıda araması. Bu düzeni kendi eliyle kurdu. Dışında oyalandı, içine bakmayı unuttu, kurduğunun esiri oldu. Güç ve haz onun gözlerini kör etti. Her yeri acıyla kaplı halbuki. Etini çizsen kanayacak. Dışardan yardım beklemekten, kurtarıcı yo...

RUHSAL UYANIŞ

 Ruhsal uyanış, uyanmayı istemekle ya da uyanmalıyım demekle gerçekleşmez. Uyanış bir hedef değil, doğal bir sonuçtur. Kök çakradan giren evrensel kozmik enerjilerin, ilk üç enerji alanında içsel enerjilerle kesişerek meydana getirdiği deneyimler ve bunların sonuçlarının özümsenmesinin ardından, varlık bu kesişimi yeşil, mavi ve çivit renklerine karşılık gelen üst enerji alanlarında gerçekleştirmeyi talep eder hale gelir. Uyanış budur. Bu idrak aşamasına gelebilmek için kırmızı, turuncu ve sarı enerji alanlarına karşılık gelen hayatta kalma, kimlik oluşturma ve toplumsal ilişkiler ile ilgili deneyimlerin gözden geçirilmesi, idraki ve kabulü gerekir. Bu sayede geçmiş benlikler bağışlanır ve enerji alanlarını temizleyerek dengeye gelen varlık kendisini sever hale gelir. Karma denilen titreşimsel düzensizlikleri gidermenin tek yolu sevmekten ve bağışlamaktan geçer. Uyanış, deneyimler ve bu deneyimlerin açığa çıkan tesirlerinden bilinçli bir farkındalıkla arınabilmenin sonucunda kendil...