Ana içeriğe atla

DÜNYA HAYATI

 'Korku ve Ceza' anlayışı ya da 'Sevgi ve İdrak' anlayışı...Bu ikisi arasındaki fark 3. ve 4. boyut bilinç düzeyleri arasındaki farktır, ulaşmaya çalıştığımız sevgi realitesine ancak koşulsuz sevgi gösterebilme ve yargılamaktan uzak, kimseyi kendinden ayrı görmeme bilincine sahip olduğumuz zaman ulaşabileceğiz. Bu anlayışlara sahip olabilmek için yapmamız gereken yegane şey şu soruyu sormak olacaktır. 

Neden?

 Neden buradayım, neden yaşıyorum, neden acı çekiyorum, neden mutluyum, neden ayrılıklar var... Olan biteni anlamak için sorgulamalı ve gözlemlemeli varlık, bilgiden oluşan özü yine bilgiyle genişler dağılır tüm evrene, giderek daha da geçirgen bir hale gelir, iletir sonsuza Yaratan'ın sevgisini, bilgisini ulaşabileceği en uç noktaya. Çünkü koşulsuz sevgi bilincine ancak idrakle, bilgiyle ve bilerek yaşamakla ulaşılabilir. Sorgulamadan yaşayan varlık başkaları tarafından yönetilir, korkutulur, ceza mekanizması ile idare edilir, deneyim geçirmesi kısıtlanır, sorgulanmamış dinsel dogmalar ham zihinlere farkında olmadıkları yükleri yükler. Otomatizma ancak otomat varlıklar içindir. 

 Varlık idraklenmek için çaba göstermeye başladığında, işleyen düzenin aklını kullanmasına engel olduğunun  bilincine varmaya başlar. Yüce Yaratan'ın sonsuz varlığını giderek daha kuvvetli bir biçimde ruhunda hisseder, O'nunla arasındaki bütün aracıları kaldırır. Çünkü O'nu en iyi derecede algılayıp, yakınlaşmanın ve evrim yolunda ilerlemenin tek koşulunun, tekrarlayan sorgulanmamış döngü ve kalıpları yıkarak, ruhsal  ve zihinsel kapasitesini en uç noktada kullanarak ulaşabileceğini anlar. O zaman anlar varlık, Yaratıcı cezalandırmaz sevdiğinden ötürü yarattığını, ızdırabın da bir amacı olduğunu, cehennem denilen şeyin dönüştürücü gelişmiş vicdanımız olduğunu, o zaman anlar Yaratıcı'nın yarattığıyla beraber onun en iyiye doğru  sonsuz bilgisiyle evrilmesini istediğini, o zaman anlayışına ulaşır varlık, birlik kavramının, bütünden ayrı olmadığının, dönüşünün yine O'na olduğunun...Bunlar birbirini tetikleyen, varlığa hakiki mutluluğu veren ve sonsuza uzanana bilinçlenme aşamalarıdır.


Sirius Misyonu


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AKSİYON

Harekete geçmediğiniz sürece sevgi aksiyonları da alamazsınız. Dışarı doğru genişleyen yaratımınız olan duygularınız, ancak onları deneyimleme cesareti gösterdiğiniz takdirde sevgi eylemlerine dönüşebilir. Korkunun, ruhunuzun derinliklerinden akseden ilahi ışığın eylemlerinize yansımasını engelleyen bir yanılsama olduğunu unutmayınız. Küçücük bir eylemin, basit bir sözün bile kolektifte nasıl geniş yankılar uyandıracağını tahmin bile edemezsiniz. Şimdi ataleti ortadan kaldırmanın, sarsılmaz birliğin bir parçası olduğunuzu anımsamanın ve bunu sergilemenin zamanı. Etkili bir sevgi eyleminin karşısında ne zorbalık ne de cehalet ayakta kalabilir. Yaratılış gayenizi hatırlayınız, o zaman hiçbir şeyden, hiçbir koşulda korkmamanız gerektiğini anımsayacaksınız. Burak Cömertler

KONTROL

Kontrolün olduğu yerde korku, idrakli hakimiyetin olduğu yerde ise sevgi vardır. Psikolojik manada, kontrol edilerek baskılanan her düşünsel unsur, üzerinde henüz yeterince odaklanılmamış ve sağlıklı bir düzeyden gözlemlenerek gereğince içselleştirilmemiştir. Bu yaklaşım, titreşimsel düzensizlik yani karma meydana getirir. Gölge yanların potansiyel verdiği ve tekrarlayan döngüler halinde karşımıza çıkan tüm yaşam örüntülerini tespit ederek; onlardan kaçıp kurtulmak, onları baskılamak, derinlere itmek veya ötelemek yerine onlarla yüzleşmeyi istemek gerekir. Bu noktada idrak kazanılır, sevgi açığa çıkar, dolayısıyla limitli egonun hakimiyeti son bulur ve ayrışma biter. Şefkat ve bağışlama, idrakli hakimiyetten doğan bu anlayışla belirir. Kontrol etmekle üzerinde belirli bir anlayışa dayalı hakimiyet kurmak farklı yaklaşımlardır. İdrak belirdiğinde hakimiyet sağlanır ve özgür irade tam anlamıyla devreye girer. Özgür irade ile aksiyon almak varlığın yaratımının bütünüyle kendisine ait olma...

DUA

 Eğer ilahi mekanizmalar beni daima gözetiyorlar ve ihtiyaçlarımı biliyorlarsa, yaşam yolculuğumu sıkı bir şekilde denetliyorlar ve bana şah damarımdan daha yakınlarsa, ben neden hala dua etme ihtiyacı duyuyorum? Dua, yukarıya yani ilahi gözetici mekanizmalara doğru yöneltilen bir tür dilekçedir. Bu dilekçenin yukarıya, kuvvetle ve çabayla, uygun kademeye gönderilebilmesi, dua eden varlığa gelmesi gereken ya da gelebilecek olan potansiyel haldeki yardımların gerçekleşmesini, aktif hale gelmesini sağlar. Yani dua, yardımı talep eden varlığın gayretiyle, yukarıyla olan bağlantının kuvvetlenmesini ve genişlemesini sağlayarak, ihtimal dahilinde, pasif halde, hazırda bekleyen ve ihtiyaç duyulan yardımların cevap bulmasının yolunu açar. Duanın kabul olmasının ise iki şartı vardır. İlki, duanın kuvvetle ve samimiyetle yapılması, diğeri ise yapılan duanın kendisinin ve diğer varlıkların evrimine engel oluşturmayacak içerikte olmasıdır. Yani her istenilen şey, varlığa her şartta verilmez; n...