Ana içeriğe atla

DENEYİM

 Varlıklar madde dünyalarına deney ve gözlem yapmak için enkarne olurlar. Bizler deneyci varlıklarız. Dünyaya gelmeden evvel planladığımız yaşam örgülerimiz birtakım sapmalar üzerine kuruludur, evrendeki negatif tesirler bu sapmalara odaklanmamızı ve deneyler geçirmemizi sağlar. Deneyim ile elde ettiklerimiz bizi olgunlaştırır ve giderek daha da nefsini kontrol edebilen, duru bakış açılarına sahip varlıklar haline geliriz. Bu, varlığın evrim sürecinin bir parçasıdır.

 Kader planlamasını oluşturan varlık spatyom aşamasındayken eksiklerini görür, önceki yaşam ve deneyimlerinden faydalanarak oluşturacağı kurguya; zaaflarını, bağımlılıklarını, maddeye düşkünlüğünü ya da sevgisizliğini, kızgınlığını, affedemeyişini... ve bunun gibi sayılabilecek birçok, insana özgü vicdani unsurları deneyimlemek için kendisine karmik katalizörler oluşturur. 

Bu katalizörler nelerdir?

 İçine doğduğumuz baskıcı aile ortamı, hastalıklarımız, doğuştan getirilen yeteneklerimiz, arkadaşlarımız ya da yaşadığımız şehirler ya da görünüşümüz...Kısacası yaşam içerisinde kendimizi içinde bulduğumuz her durum, yaşadığımız her olay ve realite bizim için planlı birer katalizör yani dönüştürücü unsurdur. Her biri maksatlıdır. Yüksek benliğimizde planladığımız bu yaşamlar her noktasında bizi farkına varmaya, bütüne hizmet etmeye ve Sonsuz Yaratan'ın sistemlerinde aşama aşama ilerlemeye sevk eder.

 Yaşamlar boyunca varlıklar, ışıldayan özlerini ortaya çıkarmak için madde dünyalarına enkarne olurlar, zaten kendilerinde olanı keşfederek çeşitli hal, durum ve bilinç aşamalarına erişirler. Bu deneysel katalizörler varlıkları arzu edilen evrim seviyesine getirmek için gereklidir. Bu yüzden de en uç noktada hayatı deneyimlemek gerekir. Pasif  bir yaşam sürme isteği ve yaşama dahil olamama durumu varlığın evrim sürecini yavaşlatır. Aynı zamanda dogmatik inanç kalıpları ve sorgulanmamış, dışsal şartlandırmaya dayalı otomat yaşam tarzları, aklını ön plana çıkaramayan varlık için hayat içerisinde deneyimleme noktasında varlığı yetersiz bırakabilir. Bu da kıymetli olan yaşamlarımızdan yeterince verim alınamamasına yol açar.

 Yaşamdan tat almaktan ve koşulsuzca sevmekten korkmamak gerekir. Birbirimizi yargılamadan şefkatle bakabildiğimiz zaman tüm varoluşa, bütün olmamızı engelleyen ve bizi parçalara ayıran düşünce ve davranış kalıplarını uzaklaştırdığımız zaman içimizden, yaşam içesinde bizi olgunlaştıran deneyimlerimiz ile birlikte fark edebildiğimiz zaman acılarımızı ve neden yeryüzünde olduğumuzu, o zaman yaşamlarımız gerçek amaçlarına varabilmişlerdir diyebiliriz.

Sirius Misyonu

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İNANÇ VE İDRAK

-İlk aşamada, inancın, her türlü inanışın, limitli ve egosantrik bir zihinsel yaklaşım biçimi olduğunu vurgulamakta fayda var. Şöyle ki; inanç mekanizmasını biraz açmaya çalışırsak eğer; - Önce zihinde katı bir imge belirir. Varlık, enerjisini bu imgeye sorgulamadan yoğunlaştırır ve ardından yoğunlaştırdığı enerjisini imge üzerinde sürekli ve sabit kılarak kendisine bir konfor alanı yaratır. Bunun adı inançtır. Varlık bu şekilde, inandığı, dokunulmazlık ve kutsiyet atadığı değere sahip çıkar, ötesini görmek istemez, onu bırakmak istemez, onun için savaşıp kan bile dökebilir. Bu aşamada sabit, durağan ve sorgulama yetisi henüz yeterince gelişmemiş bir zihnin yaklaşımını gözlemlemekteyiz. - Fark ettiğiniz üzere burada bir imgenin yani yaratım sonucu meydana gelen limitli mekanik bir örüntünün, varlık zihni üzerindeki hakimiyeti söz konusudur. Bir nevi maddenin varlık üzerindeki hakimiyeti de diyebiliriz bu duruma. İnancın yönlendirdiği insan, henüz sorgu ve idrak düzeyine erişilmediği iç...

ENKARNASYON & REENKARNASYON

 Reenkarnasyon bir inanç değil, farkındalık meselesidir ve evrenin işleyiş biçiminin temelidir. Evrim ihtiyacı duyan tüm varlıklar, belirli bir devre boyunca, bilinç yapılarına ve gözlem ihtiyaçlarına uygun olan gezegenlerde tekrar tekrar doğarlar. Ölüm bir son değil, yeniden doğacak, yani yeni bir şuur haline geçecek olan varlığın geçiş, dinlenme ve bir önceki enkarnasyondan elde ettiklerini özümsemesi sürecidir. Yaratan'ın bilgisi sonsuzdur, dolayısıyla evrim farklı gezegenlerde, farklı beden yapılarında ve bilinç seviyelerinde hiç bitmeden devam edecektir. Reenkarnasyon anlayışını, ruhsal bilgiler ışığında, dogmalardan kurtararak gereğince içselleştirebilmek, varlığın, evreni yani kendisini tanıyabilmesinin ve farkındalıklı hayatlar yaşayabilmesinin gereğidir.  Enkarnasyon şuur değişimi demektir. Her yeni yaşam, öncesinde kurgulanır ve realiteler düzeyinde gerekli olan şuur haline geçilir. Bu kurgu, yaşam maketini oluşturan yüksek benliğin kader planlamasıdır. İç içe geçmiş...

AKSİYON

Harekete geçmediğiniz sürece sevgi aksiyonları da alamazsınız. Dışarı doğru genişleyen yaratımınız olan duygularınız, ancak onları deneyimleme cesareti gösterdiğiniz takdirde sevgi eylemlerine dönüşebilir. Korkunun, ruhunuzun derinliklerinden akseden ilahi ışığın eylemlerinize yansımasını engelleyen bir yanılsama olduğunu unutmayınız. Küçücük bir eylemin, basit bir sözün bile kolektifte nasıl geniş yankılar uyandıracağını tahmin bile edemezsiniz. Şimdi ataleti ortadan kaldırmanın, sarsılmaz birliğin bir parçası olduğunuzu anımsamanın ve bunu sergilemenin zamanı. Etkili bir sevgi eyleminin karşısında ne zorbalık ne de cehalet ayakta kalabilir. Yaratılış gayenizi hatırlayınız, o zaman hiçbir şeyden, hiçbir koşulda korkmamanız gerektiğini anımsayacaksınız. Burak Cömertler