Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mayıs, 2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

ALGI & ZAMAN

Bir olayı ya da durumu düşündüğünüz zaman algılayamazsınız. Düşünerek oluşturduğunuz imajları ardı sıra gözlemlediğiniz zaman algılayabilirsiniz. Düşünmek zamana ait bir faaliyettir ve çaba gerektirir. Algı ise içinde bulunulan ana aittir ve çaba gerektirmeksizin, geliştirilen imajların gözlenmesiyle zihinde belirir. Bu yüzden, düşüncelerinizin etrafında dolanmak, sürekli analiz etmek ve yargı oluşturmak size hiçbir fayda sağlamaz. Onları bilince getirmeniz sizi ileriye götürebilir ve döngüyü kırmanızı sağlar. Bunun için de dikkatle odaklanmak gerekir. Odaklanmak varlık enerjisini zaman düzleminden ana çeker ve zihni sakinleştirir. Bu, saf ve duru bir biçimde görebilmenin ön koşuludur. Limitsiz sevgi, farkındalık ve bütünlük hali; limitli madde illüzyonunda bu zihinsel işlem döngüsü sonucunda belirebilir.  Duygu ve düşüncelerin karşılığı olan realiteler bu şekilde kapsamlanır ve evrimin karşılığı olan 'varlığın kendini bilebilmesi' aşama aşama bu yolla gerçekleşir. Düşünceyi gö...

NEGATİF KUTBİYET

Üçüncü yoğunluk derecesi pozitifinden mezun olacakların yanı sıra negatifinden mezun olacak varlıklar da vardır. Bu özgür irade sapmasını deneyimleyen varlıklar, pozitifin aksine, maddesel güç ve kontrolü ellerinde bulundurdukları kader planlarıyla yeryüzüne gelirler. Diğer varlıkları etki altına alarak, onların özgür iradelerini ele geçirmek ve üzerlerinde egemenlik sağlamak en yüksek motivasyonlarıdır. Kendilerini tanrısallaştırarak diğerlerinden ayrıştırmakta ustalaşan bu varlıklar, genellikle dinsel ve toplumsal dogmaları kullanarak hakimiyet sağlarlar ve haz odaklı, maddeci bir anlayışı benimserler. Pozitifin benimsediği birlik kavramının aksine, ayrıştırıcı egosal tutumlar geliştirerek bölme ve yönetme eğilimindedirler. Bunu da, düşünme ve irdeleme yeteneklerini gasp ettikleri varlıkların algılarını kontrol altında tutarak gerçekleştirirler. Tesirler bütünü olan varlıklar enerjilerini odakladıkları düzlemde, düşünsel algı kapasiteleri oranında idrakli tekamül süreçleri geçirebili...

YARGILAMA, SEV!

Sizin gibi düşünmeyen ya da görüntüsü ve davranışları sizinkine benzemeyen herhangi bir varlık, onu gözlemleyerek saf bir biçimde, kendinizden ayrıştırmadan algılamanız içindir ve sizi size gösteren bir ayna görevi görür. Zihninizde o varlığa dair imaj oluşturmaya başladığınız an analiz yapmaya, kıyaslamaya ve dolayısıyla yargı oluşturmaya başlarsınız. Görecelinin, yine kendi gibi göreceli bir varlıkla kıyaslanması varlık enerjisini özden uzakta, zaman düzleminde tutar. Derin odaklanma ve dikkat halinde zaman düzlemine yönlendirilmiş bu enerji öze çekilir ve kendisine ayna olan varlığı anlamanın yolu açılır. Bilinçli farkındalık ve sevgi bu noktada tomurcuklanmaya başlar. Bunun için bir çabaya, eyleme ve zihinde imaj oluşturmaya gerek yoktur. Sadece görmeyi istemek yeterlidir. Saf bir biçimde anlayıp algılamak sevmeye eş değerdir ve kıyasın olduğu yerde sevgi yoktur. Her varlık eşsiz bir öze sahiptir ve yolculuğu esnasında deneyimledikleri özgündür. Yargı, bu yolculuk esnasında birinin...

MUTLAK

 Tanrı, varlığına ya da yokluğuna inanmak durumunda olduğunuz, sığ ve bilgiden yoksun anlayışların kısıtlı, dar ve şekilsel kalıplarına sokulabilecek bir varlık değildir. Bu seçim dogmatik dinsel anlayışların otomatizmaya dayalı uygulamalarına dayanır. Tanrı; içinizdeki sevgide, merhamette, anlayışta, yargısızlıkta, aklınızın alabileceği, sezgilerinizin önderlik ettiği en yüksek bilinç ve duygularda giderek keşfettiğiniz, ancak varlığınızın özüne dönerek kendi içinizde bulabileceğiniz sonsuz, erişilmez ve mutlak bir varlıktır.  Bu yüzden yüksek bilince uyumlanmak ve vicdani duyguları yaşayarak ortaya çıkarmak, kendimizi tanıma ve sonsuz Tanrı'yı sonsuz realitelerde içimizde keşfetme yolculuğudur. Bilgisi sonsuzdur, enerjisi her daim bizimledir. Ulaştığımız bilgi ve deneyim düzeyinde eriştiğimiz evrim düzeyi kadar algılayabileceğimiz bir kavramdır. Tanrı nedir sorusunu kendimize korkmadan sorup  bu yolda bir adım atabiliriz. Diğer türlü inandığımızı düşündüğümüz belki de k...

AYNA

Tüm varlıkları kendimizi yansıtan bir ayna gibi görebilmek, diğer benliklerimizle yüzleşerek ayrılıkları gidermemizi ve birlik anlayışına yaşayarak kavuşmamızı sağlar. Bu süreçler, aklın sınırlayıcılarından giderek kurtulmasına, karmik döngülerin merhamet, sevgi ve anlayış ile çözümlenmesine neden olur. Her varlığın bir diğerini kendinden, evrenden ve Yaratan'dan ayrı görmediğini, Yaratan ile birlikte deneyimlediğini ve sonsuz evrim yollarında bir fonksiyonu olduğunu bilmemiz, yargılamanın önüne geçer ve herkesin birbirinin realitesine saygı duyması gerektiği idrakini bize kazandırır. Kutuplaşmanın olmadığı, Tek ve Sonsuz Yaratan'ın katındaki birlik anlayışına bu şekilde yaklaşılır.   Etkileşim içinde bulunduğumuz tüm varlıklarla aynı kolektiften besleniriz, bu bileşik bilinç ağı tek büyük bir varlık gibidir ve her birimiz onun farklı benliklerini oluştururuz. Bu demektir ki, yaşam içerisinde sürekli olarak bizim farklı bir yansımamız olan diğer varlıklarla yani aslında kendim...

AYRIM

Kendinizi sınıflara, mezheplere, partilere, dinlere, milletlere dayanarak ayrıştırmayı sürdürdüğünüz sürece tüm yaşama sevgiyle bakarak birlik bilincini idrak edemezsiniz. Tutunduğunuz tüm bu kalıplar zamana ait dağılacak realitelerdir, şartlanmaya neden olurlar. Yani düşünce ve iradenizi ele geçirerek yaşamın kısır döngülerinin içine hapsederler. Sonsuz Yaratan, ayrışma ve çatışmaya neden olan bu illüzyonatif döngülerde aranmaz. O, korkunun olmadığı yerde, yalnızca öze ve ana ait olan kapsayıcı sevgide, barışta ve merhamette aranır. Bunun için de her birey, dışa bakan gözlerini kendi içine odaklamalı, sorgulamalı ve ayrışmaya yol açan tavır ve düşüncelerini idrak edebilmelidir. Her varlığın bir diğerini kendinden, evrenden ve Yaratan'dan ayrı görmemesi gerektiğini, onun da Yaratan ile birlikte deneyimlediğini ve evrenin işleyişinde kıymetli bir fonksiyonu olduğunu unutmamak gerekir. Her etkileşim, karşınıza çıkan her insan sizi size yansıtan bir aynadır ve aynadan yansıyan Yaratan...

DÜŞÜNCE AYRILIK YARATIR

Düşünce tohumunu zamana nasıl ektiğinizi gözlemleyin, onun nasıl ayrılık yarattığının farkına varın. Yaşamın her anında geniş bir gönül açıklığıyla bu ayrılıkları gidermenin yollarını arayın. Ayrışma ve bölünmelerin giderilmesi maddenin mağlup edilmesi demektir. Bu mağlubiyet, bilinçli varlıkların deneysel süreç içerisindeki düşünce sapmalarını gözleyip, onları algılayarak giderdikleri noktada yerini sevgiye bırakır. Yaratan sizin aracılığınızla evrende bu şekilde tezahür eder. Sizi, size yansıtan benliklerinizle bu şekilde bütünleşip kendinizi keşfedersiniz. Düşünce ayrılık yaratır. Dolayısıyla düşüncenin karşılığı olan yaşamlarımız da ayrılıklar ve sapmalar doğurur. Madde illüzyonu bunu temin eder. Varlık, deneyimler ve deneyimlerden elde ettiklerini özümseyerek ayrılıkları gidermenin yolunu arar.  Çatışma, bölünme, ayrılık, korku, kaygı, bağımlılık vb. tüm haller düşüncenin eseridir. Varlık tüm bu hallere, dikkatini toparlayarak odaklandığı ve gerçeği duru bir biçimde görmeyi is...

SEVGİ&HAZ

Sevmek ve haz duymak sıklıkla karıştırılan, birbirinden tamamen farklı kavramlardır. Çoğu zaman sevdiğimizi sanırız, fakat sadece hazza odaklanmışızdır. Haz, zamana ait bir imgeden ötürüdür, dağılır ve tükenir. Varlık enerjisini zaman düzlemine çeker ve deneyime sebebiyet verir. Sevgi ise andadır. Deneyimlenen bu realitenin, saf ve duru gözlem biçimleriyle algılanması, anlamlandırılması ve öz bilgi haline dönüştürülmesi sonucunda ortaya çıkar. Haz eylemdir; eylem ise eylemsizliğe, yani ana hizmet edebildiği ve yerini sevgiye bırakabildiği ölçüde görevini yapmış olur. Sevinç, bu farkındalık anında duyumsanır.  Haz odaklı yaşamak; başarı, başkaları üstünde hakimiyet kurma, seks, para, bağımlılık vb. tüm durumlarda varlığı verimsiz kısır döngülerin içine sokabilir. Öte yandan haz, yaşamın ve dolayısıyla sevginin potansiyel vericisidir, bu yüzden baskılanmamalıdır. Dinsel ve toplumsal kalıplarla yapay sınırlar inşa etmek sadece deneyim eksikliğine sebebiyet verir. Bu, varlığın karmik d...

IŞIMA

Sevgi özünüzdür, ana ve bütünlüğe aittir. Kaynak olandır. Yaşam içerisinde gözlemlediğiniz tüm ayrılıklar ve çatışmalar sevgisizlikten kaynaklanır ve korkudan beslenir. Yaşadığınız herhangi bir olaya dikkatle odaklanarak içeriğini ve size ne söylediğini fark ederek bilince getirmediğiniz sürece kısır döngülerin kontrolünde sevgisiz bir yaşam sürersiniz. Yaşananları gözlemler, tüm yönleriyle algılar ve irade göstererek ayrılıkları giderirseniz özünüzdeki sevgiyi ortaya çıkarırsınız. Böylece adım adım dünya okuluna ait sevgi derslerini verebilirsiniz. Sevgi, yargısız bakabilmekten ve saf  düşünceyle algılamaktan geçer. Ne yaşanırsa yaşansın bu düzlemdeki döngüler, derinlerinde yatan sevginin ortaya çıkarılabilmesi içindir. Yaşamlarımıza bu şekilde odaklanmak, kendimizin ve varoluşun giderek daha da çok idrakine varabilmemizi sağlar. Yargı ve korku zamana ait imgelerdir, varlığın özüne ait değillerdir. Eğer birisi enerjisini zaman düzlemine ait bu imgelerden kurtararak özünde toplayab...