Ana içeriğe atla

DÜŞÜNCE AYRILIK YARATIR

Düşünce tohumunu zamana nasıl ektiğinizi gözlemleyin, onun nasıl ayrılık yarattığının farkına varın. Yaşamın her anında geniş bir gönül açıklığıyla bu ayrılıkları gidermenin yollarını arayın. Ayrışma ve bölünmelerin giderilmesi maddenin mağlup edilmesi demektir. Bu mağlubiyet, bilinçli varlıkların deneysel süreç içerisindeki düşünce sapmalarını gözleyip, onları algılayarak giderdikleri noktada yerini sevgiye bırakır. Yaratan sizin aracılığınızla evrende bu şekilde tezahür eder. Sizi, size yansıtan benliklerinizle bu şekilde bütünleşip kendinizi keşfedersiniz.

Düşünce ayrılık yaratır. Dolayısıyla düşüncenin karşılığı olan yaşamlarımız da ayrılıklar ve sapmalar doğurur. Madde illüzyonu bunu temin eder. Varlık, deneyimler ve deneyimlerden elde ettiklerini özümseyerek ayrılıkları gidermenin yolunu arar. 

Çatışma, bölünme, ayrılık, korku, kaygı, bağımlılık vb. tüm haller düşüncenin eseridir. Varlık tüm bu hallere, dikkatini toparlayarak odaklandığı ve gerçeği duru bir biçimde görmeyi istediği zaman bir son verebilir. Bunun için de, enerjisini zaman düzlemine yerleştirdiği bu imgelerden çekerek, zihninde bir noktada toparlayabilme iradesini gösterebilmelidir. Etki altında kalmamış bir zihnin ürettiği saf ve duru düşünceye dikkatle odaklanılması, yüksek bir algı ve bilinçli farkındalık hali doğurur. Bu noktada varlık andadır. İçinde bulunulan an sevgi taşır ve anın barındırdığı sevgi varlık tarafından böyle ortaya çıkarılabilir. Sevgi deneyleri bu şekilde başarıyla gerçekleştirilebilir.

Burak Cömertler

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AKSİYON

Harekete geçmediğiniz sürece sevgi aksiyonları da alamazsınız. Dışarı doğru genişleyen yaratımınız olan duygularınız, ancak onları deneyimleme cesareti gösterdiğiniz takdirde sevgi eylemlerine dönüşebilir. Korkunun, ruhunuzun derinliklerinden akseden ilahi ışığın eylemlerinize yansımasını engelleyen bir yanılsama olduğunu unutmayınız. Küçücük bir eylemin, basit bir sözün bile kolektifte nasıl geniş yankılar uyandıracağını tahmin bile edemezsiniz. Şimdi ataleti ortadan kaldırmanın, sarsılmaz birliğin bir parçası olduğunuzu anımsamanın ve bunu sergilemenin zamanı. Etkili bir sevgi eyleminin karşısında ne zorbalık ne de cehalet ayakta kalabilir. Yaratılış gayenizi hatırlayınız, o zaman hiçbir şeyden, hiçbir koşulda korkmamanız gerektiğini anımsayacaksınız. Burak Cömertler

SENİN ESERİN

Sürekli mutlu olunması gerektiğini kim söyledi? Acı çekmenin, hasta olmanın gereksiz olduğunu, göğün her zaman açık olması gerektiğini kim söyledi? Kim söyledi dünyanın adaletli bir yer olması gerektiğini, buna dair kök inanç nasıl oluştu? Kim söyledi savaşların olmaması gerektiğini, ölümün kötü olduğunu? Dünya kendi etrafında dönüyor, insan da onun üzerinde etiyle, kemiğiyle ve düşüncesiyle dönüyor. Döngüleri kısır ve sevgisiz. Dışında olan, ona acı veren her şeyin kendi sevgisizliğinin eseri ve yansıması olduğunu anlayamıyor. Sorgulamıyor, yalnızca inanıyor. Hayır, o sadece rahat etmek istiyor, hem de hiç çaba harcamadan. Hiç sorumluluk almadan kalıplara sığmaya, kimlikler ardına gizlenmeye devam ediyor. En büyük marifeti de bir suçlu bulup onu dışarıda araması. Bu düzeni kendi eliyle kurdu. Dışında oyalandı, içine bakmayı unuttu, kurduğunun esiri oldu. Güç ve haz onun gözlerini kör etti. Her yeri acıyla kaplı halbuki. Etini çizsen kanayacak. Dışardan yardım beklemekten, kurtarıcı yo...

RUHSAL UYANIŞ

 Ruhsal uyanış, uyanmayı istemekle ya da uyanmalıyım demekle gerçekleşmez. Uyanış bir hedef değil, doğal bir sonuçtur. Kök çakradan giren evrensel kozmik enerjilerin, ilk üç enerji alanında içsel enerjilerle kesişerek meydana getirdiği deneyimler ve bunların sonuçlarının özümsenmesinin ardından, varlık bu kesişimi yeşil, mavi ve çivit renklerine karşılık gelen üst enerji alanlarında gerçekleştirmeyi talep eder hale gelir. Uyanış budur. Bu idrak aşamasına gelebilmek için kırmızı, turuncu ve sarı enerji alanlarına karşılık gelen hayatta kalma, kimlik oluşturma ve toplumsal ilişkiler ile ilgili deneyimlerin gözden geçirilmesi, idraki ve kabulü gerekir. Bu sayede geçmiş benlikler bağışlanır ve enerji alanlarını temizleyerek dengeye gelen varlık kendisini sever hale gelir. Karma denilen titreşimsel düzensizlikleri gidermenin tek yolu sevmekten ve bağışlamaktan geçer. Uyanış, deneyimler ve bu deneyimlerin açığa çıkan tesirlerinden bilinçli bir farkındalıkla arınabilmenin sonucunda kendil...