Ana içeriğe atla

DEVRE

 Dünya nasıl bir yöne doğru dönüyorsa tekamül süreçlerimiz de belirli döngüler dahilinde gerçekleşir, bireysel anlamda sayısız enkarnasyonlar geçiren varlıklar, ihtiyaç duydukları maddesel deneyleri gerçekleştirmek için gerek Dünya üzerinde gerekse başka gezegenlerde, bedenleneceği maddi ortamın şartlarına uygun olan yapıda bedenler kurarlar. Her şey varlığın gözlemi için tasarlanmıştır ve her tasarım varlıkları, Mutlak Yaradan'ın sonsuz sistemlerinde birer görevli kılar. Fakat döngüsel tekamül süreçleri yalnızca varlıklar için değil gezegenler için de geçerlidir. Dünya üzerinde her bir devre ortalama 70.000 yıl sürer. Varlıklar bu süreçlerde farklı zamanlarda ve realitelerde tekamül etme fırsatı bulurlar.Kutsal kitaplarda tufan ya da yıkım gibi sembolik anlatımlarla ifade edilen süreçler, devre sonlarını işaret eder. Bu süreçlerin sonunda varlıklar, Dünya okulunu bitirebilmek için gerekli olan bilinç düzeyine ulaşmalıdırlar.

 Bu bilinç düzeyi nedir?

 Sevgi ve bilgi yönünde varlığımızı terbiye edip vicdan melekelerini ortaya çıkarmaktır, affetmektir, merhamet etmektir, yargılamamaktır, anlayış göstermektir, koşulsuzca herkesi, her varlığı sevmektir, hangi hareketimizi neden yaptığımızı devamlı gözlemleyerek idrakli bir varlığa dönüşebilmektir ve aynı zamanda madde ile olan ilişkilerimizi düzenleyerek, nefsimizi bilinçli bir şekilde kontrol altına almaktır, dogmatik sorgulanmamış inanç kalıplarımızdan kendimizi özgürleştirmektir ve bunları neden yaptığımızın farkına varmaktır...Bu liste uzayıp gider, kısacası aklımızı mümkün olan en yüksek verimle kullanmalıyız. Herkesin birbirinden ayrı olmadığı noktasında, ayrışmanın olmadığını anlamalıyız, eğer biz bir bütünün parçasıysak biz o bütünüz demektir. Nuh'un tufandan kurtulması için yaptığı gemi onun dünya tesirlerini geride bırakmasını sağlayan, yüksek bilinciydi, biz de devre sonuna yaklaştığımız şu günlerde aklımızı kullanarak kendi yüksek bilinç gemimizi inşa etmeliyiz. Ve bunu herkes yalnızca kendisi için yapabilir.


Sirius Misyonu

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AKSİYON

Harekete geçmediğiniz sürece sevgi aksiyonları da alamazsınız. Dışarı doğru genişleyen yaratımınız olan duygularınız, ancak onları deneyimleme cesareti gösterdiğiniz takdirde sevgi eylemlerine dönüşebilir. Korkunun, ruhunuzun derinliklerinden akseden ilahi ışığın eylemlerinize yansımasını engelleyen bir yanılsama olduğunu unutmayınız. Küçücük bir eylemin, basit bir sözün bile kolektifte nasıl geniş yankılar uyandıracağını tahmin bile edemezsiniz. Şimdi ataleti ortadan kaldırmanın, sarsılmaz birliğin bir parçası olduğunuzu anımsamanın ve bunu sergilemenin zamanı. Etkili bir sevgi eyleminin karşısında ne zorbalık ne de cehalet ayakta kalabilir. Yaratılış gayenizi hatırlayınız, o zaman hiçbir şeyden, hiçbir koşulda korkmamanız gerektiğini anımsayacaksınız. Burak Cömertler

KONTROL

Kontrolün olduğu yerde korku, idrakli hakimiyetin olduğu yerde ise sevgi vardır. Psikolojik manada, kontrol edilerek baskılanan her düşünsel unsur, üzerinde henüz yeterince odaklanılmamış ve sağlıklı bir düzeyden gözlemlenerek gereğince içselleştirilmemiştir. Bu yaklaşım, titreşimsel düzensizlik yani karma meydana getirir. Gölge yanların potansiyel verdiği ve tekrarlayan döngüler halinde karşımıza çıkan tüm yaşam örüntülerini tespit ederek; onlardan kaçıp kurtulmak, onları baskılamak, derinlere itmek veya ötelemek yerine onlarla yüzleşmeyi istemek gerekir. Bu noktada idrak kazanılır, sevgi açığa çıkar, dolayısıyla limitli egonun hakimiyeti son bulur ve ayrışma biter. Şefkat ve bağışlama, idrakli hakimiyetten doğan bu anlayışla belirir. Kontrol etmekle üzerinde belirli bir anlayışa dayalı hakimiyet kurmak farklı yaklaşımlardır. İdrak belirdiğinde hakimiyet sağlanır ve özgür irade tam anlamıyla devreye girer. Özgür irade ile aksiyon almak varlığın yaratımının bütünüyle kendisine ait olma...

DUA

 Eğer ilahi mekanizmalar beni daima gözetiyorlar ve ihtiyaçlarımı biliyorlarsa, yaşam yolculuğumu sıkı bir şekilde denetliyorlar ve bana şah damarımdan daha yakınlarsa, ben neden hala dua etme ihtiyacı duyuyorum? Dua, yukarıya yani ilahi gözetici mekanizmalara doğru yöneltilen bir tür dilekçedir. Bu dilekçenin yukarıya, kuvvetle ve çabayla, uygun kademeye gönderilebilmesi, dua eden varlığa gelmesi gereken ya da gelebilecek olan potansiyel haldeki yardımların gerçekleşmesini, aktif hale gelmesini sağlar. Yani dua, yardımı talep eden varlığın gayretiyle, yukarıyla olan bağlantının kuvvetlenmesini ve genişlemesini sağlayarak, ihtimal dahilinde, pasif halde, hazırda bekleyen ve ihtiyaç duyulan yardımların cevap bulmasının yolunu açar. Duanın kabul olmasının ise iki şartı vardır. İlki, duanın kuvvetle ve samimiyetle yapılması, diğeri ise yapılan duanın kendisinin ve diğer varlıkların evrimine engel oluşturmayacak içerikte olmasıdır. Yani her istenilen şey, varlığa her şartta verilmez; n...