Ana içeriğe atla

ODAK

 Bizler hep sonuç odaklı yaşıyoruz. Yaşam amacımızın yolda ilerlerken an be an gözlemlemek olduğunu unutuyoruz. Yargılamadan, sevgiyle ve bilgiyle yapılması gereken bir gözlem bu, her adımda yüklerimizden, dar kalıplarımızdan ve cehaletimizden kurtulmak gerektiğini idrak etmemiz gereken bir gözlem... Bazen sonuç ne olursa olsun, hata yapmaktan korkmadan sadece bir tercih yapmak, yolda kalmak ve bu süreçleri idrak etmeye çalışmak yeterlidir.

 Varlığımızın özü bilgiden oluşur ve doğası gereği bilgiyi talep eder, genişlemek ve daha çok bilmek ister, bu da ancak maddesel ortamlarda deney ve gözlem ile mümkün olabilir. Giderek daha da artan deneyimiyle nefsini tanır, sorgular ve vicdani değerleri yükselmeye başlar. İdrakli olma ve şahsiyet kazanma süreci böyle işler. Evrim bilgiyi işleme kabiliyetinin giderek yükselmesi demektir.

 Maddeye bağlılığımız ve hırslarımız bizi farkında olmadan elde edilen sonuca odaklar. Bazen çok para kazanmak isteriz, bazen çok mutlu olmak, bazen de haz almak isteriz. Unuttuğumuz bir şey şu ki yaşam denilen deneyimler bütününün, elde edilen bu sonuçlarda değil; illüzyonik yaşam örgülerinde, yuksek benliğimizde kurguladığımız bu mizansenler içinde saklı olduğudur. Anda kalmanın önemini bu yüzden devamlı vurgularız. Bu anlarda, geçmiş ve geleceğe dair bizleri tesir altında bırakan imgelerden bağımsız yapabildiğimiz gözlemler; en sağlıklı katkıları, yaşamsal deneyimleri ve gözlemleri bizlere sağlar.

 Yaşam içerisinde kararsız kaldığımız zamanlar çok olur. Zihnimizde beliren gelecek imgelerinden hangisini seçmemiz gerektiğini bilemeyiz. Geçmiş tecrübelerimizi aklımıza getirmeye çalışırız. Seçtiğimiz yola göre bazen sonu bize göre hüsran olur bazen de başarı kazandığımızı düşünürüz. Esasen sonuçları ya da süreci başarılı ya da başarısız diye ayırmak anlamsızdır. Gerçek başarı o süreçten dersler çıkarabilmemizde yatar, yaşanılanlar bizim için büyük derslerle gizli anların toplamından ibarettir. Sonuçlar görecelidir. Önemli olan yolda kalmak ve o yolda mutlulukla, sevgiyle her anın tadını çıkararak ilerlemektir. Acılar da çeksek, hazlar da duysak, kötü sonuçlar da elde etsek aslında bunun bir önemi yoktur. Duyumsadığımız hiçbir gerçeklik daimi değildir. En önemli an içerisinde bulunduğumuz ve bizi yüksek anlayışa ulaştıran andır. 

Sirius Misyonu






Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İNANÇ VE İDRAK

-İlk aşamada, inancın, her türlü inanışın, limitli ve egosantrik bir zihinsel yaklaşım biçimi olduğunu vurgulamakta fayda var. Şöyle ki; inanç mekanizmasını biraz açmaya çalışırsak eğer; - Önce zihinde katı bir imge belirir. Varlık, enerjisini bu imgeye sorgulamadan yoğunlaştırır ve ardından yoğunlaştırdığı enerjisini imge üzerinde sürekli ve sabit kılarak kendisine bir konfor alanı yaratır. Bunun adı inançtır. Varlık bu şekilde, inandığı, dokunulmazlık ve kutsiyet atadığı değere sahip çıkar, ötesini görmek istemez, onu bırakmak istemez, onun için savaşıp kan bile dökebilir. Bu aşamada sabit, durağan ve sorgulama yetisi henüz yeterince gelişmemiş bir zihnin yaklaşımını gözlemlemekteyiz. - Fark ettiğiniz üzere burada bir imgenin yani yaratım sonucu meydana gelen limitli mekanik bir örüntünün, varlık zihni üzerindeki hakimiyeti söz konusudur. Bir nevi maddenin varlık üzerindeki hakimiyeti de diyebiliriz bu duruma. İnancın yönlendirdiği insan, henüz sorgu ve idrak düzeyine erişilmediği iç...

ENKARNASYON & REENKARNASYON

 Reenkarnasyon bir inanç değil, farkındalık meselesidir ve evrenin işleyiş biçiminin temelidir. Evrim ihtiyacı duyan tüm varlıklar, belirli bir devre boyunca, bilinç yapılarına ve gözlem ihtiyaçlarına uygun olan gezegenlerde tekrar tekrar doğarlar. Ölüm bir son değil, yeniden doğacak, yani yeni bir şuur haline geçecek olan varlığın geçiş, dinlenme ve bir önceki enkarnasyondan elde ettiklerini özümsemesi sürecidir. Yaratan'ın bilgisi sonsuzdur, dolayısıyla evrim farklı gezegenlerde, farklı beden yapılarında ve bilinç seviyelerinde hiç bitmeden devam edecektir. Reenkarnasyon anlayışını, ruhsal bilgiler ışığında, dogmalardan kurtararak gereğince içselleştirebilmek, varlığın, evreni yani kendisini tanıyabilmesinin ve farkındalıklı hayatlar yaşayabilmesinin gereğidir.  Enkarnasyon şuur değişimi demektir. Her yeni yaşam, öncesinde kurgulanır ve realiteler düzeyinde gerekli olan şuur haline geçilir. Bu kurgu, yaşam maketini oluşturan yüksek benliğin kader planlamasıdır. İç içe geçmiş...

AKSİYON

Harekete geçmediğiniz sürece sevgi aksiyonları da alamazsınız. Dışarı doğru genişleyen yaratımınız olan duygularınız, ancak onları deneyimleme cesareti gösterdiğiniz takdirde sevgi eylemlerine dönüşebilir. Korkunun, ruhunuzun derinliklerinden akseden ilahi ışığın eylemlerinize yansımasını engelleyen bir yanılsama olduğunu unutmayınız. Küçücük bir eylemin, basit bir sözün bile kolektifte nasıl geniş yankılar uyandıracağını tahmin bile edemezsiniz. Şimdi ataleti ortadan kaldırmanın, sarsılmaz birliğin bir parçası olduğunuzu anımsamanın ve bunu sergilemenin zamanı. Etkili bir sevgi eyleminin karşısında ne zorbalık ne de cehalet ayakta kalabilir. Yaratılış gayenizi hatırlayınız, o zaman hiçbir şeyden, hiçbir koşulda korkmamanız gerektiğini anımsayacaksınız. Burak Cömertler