Ana içeriğe atla

POTANSİYEL

 İçine doğduğumuz millet, ırk, din ya da kültürler değişken dünya realiteleridir ve hiçbiri sonsuz yolculuğunda varlığın daimi unsurları değildirler. Varlığın genişliği ve bilinç düzeyi içine doğduğu ırktan ve o ırkın genlerinden değil, ruhsal yapısının enkarnasyonlar boyunca biriktirdiği potansiyelinden ötür gelir. Hiçbir ırk birbirinden kutsal değildir, ayrım yapılamaz, kutsal olan yalnızca Allah'tır ve onun ışığı ve bilgisi varoluşun her zerresinde tüm yarattıkları ile beraberdir. Her varlığın yüzünde Yaratan'ı gördüğümüz ve ayrımı değil koşulsuz birliği idrak ettiğimiz zaman yüksek bir anlayışa ulaşabiliriz.

Varlığımızın potansiyel vericisi enerjetik ruhsal yapıdır. Genişliği ve kapasitesi ondan kaynaklanır. Çivit rengi beden, yani astral beden sonsuz zekaya açılan süptil bedenimizdir (perispri) ve sarı renkli ışın bedeni dünya içerisinde sonda aracı olarak kullandığımız kaba bedenimizdir. Bu beden genetik aktarım yolu ile kalıtsal ve fizyolojik bilgilerimizi gelecek nesillere iletir ve ruhsal enerjimiz ile bir alaşım oluşturduğunda varlığımızı meydana getirir. Reenkarnasyon kaba beden için kalıtsal aktarım sağlar ama potansiyel verici ruhsal yapı için sadece kısa bir süre deney imkanı sunar.

 Ruhsal varlık enkarne olduğu milletin, kültürün ya da topluluğun kollektif şuuru içine doğar. O topluluğun evrim ihtiyacı, liyakati ve görev bilincine uygun hareket edebilir, birçok yüksek potansiyelli ruhsal varlık belirli bir dönem bu liyakat doğrultusunda o topluluk içerisinde enkarne olabilir. Bu yapılar organik evrilen unsurlardır. Ama Potansiyel verici ruhsal yapı için bu sınırlı bir deneyimden öteye geçmez. Ruhsal varlık evrim ihtiyacına göre bir sonraki enkarnasyonunda dünyanin farklı bir yerinde, farklı bir kültürde ya da evrenin farklı noktalarında, farklı beden yapılarında, sistemlerinde ve gezegenlerinde yaşantısını sürdürebilir.

 Varlık ne bedendir ne de ruhtur, her enkarnasyon sonrasında bir dinlenme ve tecrübeleri özümseme aşaması vardır, sonrasında varlık reenkarne olur. Reenkarnasyon evrenin en temel yasalarından biridir. Kaba bedenler, içine doğulan milletler, etnik unsurlar, kültürler hepsi evrilen dünya realiteleri olup varlığın belirli kısa bir dönem için deneylemesi gereken unsurlardır. Hepsi göreceli ve geçicidir. Hiçbir gen ya da millet diğerinden üstün değildir. Yaratımın hiçbir zerresi kutsaldır ya da değildir diye ayrılamaz, her bir zerre Yaratan'dan ötürü kutsaldır. Bu aşamanın özü ayrıştırma ya da üstünlük kurma değil, birlik ve her türlü ayrışmanın idrakle ortadan kaldırılması aşamasıdır. Varlığın gelişmişlik seviyesini onun Yaratan'a dair fikri ve olaylara karşı verdiği tepkileri belirler. Sonsuz evren ruhlar için sınırsız opsiyonları olan deney alanıdır. Bakış açımızı geniş tutarak içinde bulunduğumuz durumun geçiciliğini idrak etmeliyiz. 

 

Sirius Misyonu










Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AKSİYON

Harekete geçmediğiniz sürece sevgi aksiyonları da alamazsınız. Dışarı doğru genişleyen yaratımınız olan duygularınız, ancak onları deneyimleme cesareti gösterdiğiniz takdirde sevgi eylemlerine dönüşebilir. Korkunun, ruhunuzun derinliklerinden akseden ilahi ışığın eylemlerinize yansımasını engelleyen bir yanılsama olduğunu unutmayınız. Küçücük bir eylemin, basit bir sözün bile kolektifte nasıl geniş yankılar uyandıracağını tahmin bile edemezsiniz. Şimdi ataleti ortadan kaldırmanın, sarsılmaz birliğin bir parçası olduğunuzu anımsamanın ve bunu sergilemenin zamanı. Etkili bir sevgi eyleminin karşısında ne zorbalık ne de cehalet ayakta kalabilir. Yaratılış gayenizi hatırlayınız, o zaman hiçbir şeyden, hiçbir koşulda korkmamanız gerektiğini anımsayacaksınız. Burak Cömertler

KONTROL

Kontrolün olduğu yerde korku, idrakli hakimiyetin olduğu yerde ise sevgi vardır. Psikolojik manada, kontrol edilerek baskılanan her düşünsel unsur, üzerinde henüz yeterince odaklanılmamış ve sağlıklı bir düzeyden gözlemlenerek gereğince içselleştirilmemiştir. Bu yaklaşım, titreşimsel düzensizlik yani karma meydana getirir. Gölge yanların potansiyel verdiği ve tekrarlayan döngüler halinde karşımıza çıkan tüm yaşam örüntülerini tespit ederek; onlardan kaçıp kurtulmak, onları baskılamak, derinlere itmek veya ötelemek yerine onlarla yüzleşmeyi istemek gerekir. Bu noktada idrak kazanılır, sevgi açığa çıkar, dolayısıyla limitli egonun hakimiyeti son bulur ve ayrışma biter. Şefkat ve bağışlama, idrakli hakimiyetten doğan bu anlayışla belirir. Kontrol etmekle üzerinde belirli bir anlayışa dayalı hakimiyet kurmak farklı yaklaşımlardır. İdrak belirdiğinde hakimiyet sağlanır ve özgür irade tam anlamıyla devreye girer. Özgür irade ile aksiyon almak varlığın yaratımının bütünüyle kendisine ait olma...

DUA

 Eğer ilahi mekanizmalar beni daima gözetiyorlar ve ihtiyaçlarımı biliyorlarsa, yaşam yolculuğumu sıkı bir şekilde denetliyorlar ve bana şah damarımdan daha yakınlarsa, ben neden hala dua etme ihtiyacı duyuyorum? Dua, yukarıya yani ilahi gözetici mekanizmalara doğru yöneltilen bir tür dilekçedir. Bu dilekçenin yukarıya, kuvvetle ve çabayla, uygun kademeye gönderilebilmesi, dua eden varlığa gelmesi gereken ya da gelebilecek olan potansiyel haldeki yardımların gerçekleşmesini, aktif hale gelmesini sağlar. Yani dua, yardımı talep eden varlığın gayretiyle, yukarıyla olan bağlantının kuvvetlenmesini ve genişlemesini sağlayarak, ihtimal dahilinde, pasif halde, hazırda bekleyen ve ihtiyaç duyulan yardımların cevap bulmasının yolunu açar. Duanın kabul olmasının ise iki şartı vardır. İlki, duanın kuvvetle ve samimiyetle yapılması, diğeri ise yapılan duanın kendisinin ve diğer varlıkların evrimine engel oluşturmayacak içerikte olmasıdır. Yani her istenilen şey, varlığa her şartta verilmez; n...