Ana içeriğe atla

İÇSEL ÖZGÜRLÜK

Her varlığın içindeki tanrısal öz farklı karakterdedir. Bilgiden oluşan bu öz, bilginin uygulamalarını yaptığı realiteler içinde kendisini gerçekleştirmek için yol alır. Her varlık kendi içine dönerek bunu kendisi için yapabilir. Gölgeleriyle yüzleşir, içindeki tanrısallığı keşfeder, yaratılışı sorgular, yüklerinden kurtulur. Ruhsal yapı bu sayede genişler ve bakış açısı giderek gelişir. Evrim, varlığın kendisini giderek daha
çok bilmesidir. İçsel özgürlüğe ancak bu yolla adım adım ulaşılabilir.

Bir insanın içsel özgürlüğe kavuşabilmesinin ilk koşulu sorgulamasıdır. İdrakli yaşamak ya da otomatik davranışlar sergilemek, giderek şahsiyet kazanan ve bilinçlenen varlığın kendi elindedir. Bilerek yaşayan varlık nereden tesir aldığını, hangi olayın ve etkileşimin kendisini nasıl etkilediğini ya da kendi gelişim aşamalarını an be an takip edebilen varlıktır. Bu süreç kişiye özel bir keşfetme sürecidir. Bu süreç varlığın kendi kendisini yönetebilme, bilgiyle ve deneyimle yaşam içerisinde aktif bir rol oynama, bilincini dogmatik kalıplardan kurtararak kendi rotasını kendisinin oluşturmasıyla süregelir.

Özgürlük kavramı, bilmeyle ve tanımayla paralel ilerler. Karanlıktan aydınlığa çıkmak aktif bir mücadele gerektirir. Varlığın kaderi, sürekli daha ötesini bilme, kendisi ile birlikte evren ve yaratım arasındaki bağları keşfetme, yani bir bakıma kendisini tanıma yönündedir. İçimizdeki tanrısallığı, yüksek bilinç, koşulsuz sevgi, bilerek ve bilgiyle yaşamak yönünde keşfederek; yargılamadan, Sonsuz Yaratan'ın tüm varlıklarıyla beraber deneyimlediğini unutmadan ve birbirimizin ayrı bir yansımamız olduğu bilincine vararak keşfetmeye çalıştığımızda, giderek yükselen anlayışımız bizi içimizde daha da özgür kılacaktır. 

Sirius Misyonu

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AKSİYON

Harekete geçmediğiniz sürece sevgi aksiyonları da alamazsınız. Dışarı doğru genişleyen yaratımınız olan duygularınız, ancak onları deneyimleme cesareti gösterdiğiniz takdirde sevgi eylemlerine dönüşebilir. Korkunun, ruhunuzun derinliklerinden akseden ilahi ışığın eylemlerinize yansımasını engelleyen bir yanılsama olduğunu unutmayınız. Küçücük bir eylemin, basit bir sözün bile kolektifte nasıl geniş yankılar uyandıracağını tahmin bile edemezsiniz. Şimdi ataleti ortadan kaldırmanın, sarsılmaz birliğin bir parçası olduğunuzu anımsamanın ve bunu sergilemenin zamanı. Etkili bir sevgi eyleminin karşısında ne zorbalık ne de cehalet ayakta kalabilir. Yaratılış gayenizi hatırlayınız, o zaman hiçbir şeyden, hiçbir koşulda korkmamanız gerektiğini anımsayacaksınız. Burak Cömertler

SENİN ESERİN

Sürekli mutlu olunması gerektiğini kim söyledi? Acı çekmenin, hasta olmanın gereksiz olduğunu, göğün her zaman açık olması gerektiğini kim söyledi? Kim söyledi dünyanın adaletli bir yer olması gerektiğini, buna dair kök inanç nasıl oluştu? Kim söyledi savaşların olmaması gerektiğini, ölümün kötü olduğunu? Dünya kendi etrafında dönüyor, insan da onun üzerinde etiyle, kemiğiyle ve düşüncesiyle dönüyor. Döngüleri kısır ve sevgisiz. Dışında olan, ona acı veren her şeyin kendi sevgisizliğinin eseri ve yansıması olduğunu anlayamıyor. Sorgulamıyor, yalnızca inanıyor. Hayır, o sadece rahat etmek istiyor, hem de hiç çaba harcamadan. Hiç sorumluluk almadan kalıplara sığmaya, kimlikler ardına gizlenmeye devam ediyor. En büyük marifeti de bir suçlu bulup onu dışarıda araması. Bu düzeni kendi eliyle kurdu. Dışında oyalandı, içine bakmayı unuttu, kurduğunun esiri oldu. Güç ve haz onun gözlerini kör etti. Her yeri acıyla kaplı halbuki. Etini çizsen kanayacak. Dışardan yardım beklemekten, kurtarıcı yo...

RUHSAL UYANIŞ

 Ruhsal uyanış, uyanmayı istemekle ya da uyanmalıyım demekle gerçekleşmez. Uyanış bir hedef değil, doğal bir sonuçtur. Kök çakradan giren evrensel kozmik enerjilerin, ilk üç enerji alanında içsel enerjilerle kesişerek meydana getirdiği deneyimler ve bunların sonuçlarının özümsenmesinin ardından, varlık bu kesişimi yeşil, mavi ve çivit renklerine karşılık gelen üst enerji alanlarında gerçekleştirmeyi talep eder hale gelir. Uyanış budur. Bu idrak aşamasına gelebilmek için kırmızı, turuncu ve sarı enerji alanlarına karşılık gelen hayatta kalma, kimlik oluşturma ve toplumsal ilişkiler ile ilgili deneyimlerin gözden geçirilmesi, idraki ve kabulü gerekir. Bu sayede geçmiş benlikler bağışlanır ve enerji alanlarını temizleyerek dengeye gelen varlık kendisini sever hale gelir. Karma denilen titreşimsel düzensizlikleri gidermenin tek yolu sevmekten ve bağışlamaktan geçer. Uyanış, deneyimler ve bu deneyimlerin açığa çıkan tesirlerinden bilinçli bir farkındalıkla arınabilmenin sonucunda kendil...