Ana içeriğe atla

YAYILIM

Yaşam andadır. En önemli an, geçmiş ve gelecek vizyonlarına takılı kalmadan dolu dolu yaşadığımız ve Yaratan'ın sevgisinin ve ışığının içimizden akıp geçmesine izin verdiğimiz içinde bulunduğumuz andır ve o anda en önemli insan karşımızdaki insandır. Bir kişinin gelişimine yapılan katkı bütüne yapılan katkıya eş değerdir. Bir kişinin dönüşmesine hizmet etmek onunla beraber deneyimleyen Sonsuz Yaratan'a hizmet etmektir. Varlıkların, yaşam realiteleri içindeki çatışmaları, dayanışmaları ve etkileşimleri; onlara bilinçlenmeleri ve idraklenmeleri adına birçok fırsatlar sunar. Bu değişim bireyden başlar ve giderek bütüne yayılır. Yayılım tıpkı atılan bir taşın suda oluşturduğu halkalar gibidir. 

Şu an yeryüzünde bulunmamızın nedeni gözlem yapmaktır. Yaşadığımız her bir enkarnasyon; dürbünle bir noktaya odaklanıp, o noktayı bir süre için izleme, deneyleme, analiz etme ve sonuçlarını özümseme örneğine benzetilebilir. Bu gözlem araçları; zaman enerjisi ile boyutlar ve mekanlar arasında bağlantı kurmamızı sağlar. Gelişen evrim sürecinde varlığın kullandığı bu araçlar da giderek değişir ve gelişir çünkü; Sonsuz Yaratan'a ve bütüne hizmet etme arzusundaki varlık buna ihtiyaç duyar. Bu demektir ki, varlığın ruhsal özü, zamandan ve mekandan bağımsızdır ve anda varolur.  

Deneyimsel eğitim ve öğrenim süreçleri için madde dünyalarına giren varlıklar yaşadıkça ve fark ettikçe, anda var olan özlerine uygun hareket etmeye başlarlar. Bu süreçte bilinçlenme; yüklerden kurtulmakla ve  sorgulanmamış inanç kalıplarından sıyrılmakla mümkün olabilir. Bu da ancak realiteler içerisinde, varlıklar arasında oluşan etkileşimlerle mümkündür. Kıyas yapmak ve bilgilenmek gelişimin özüdür. Bu yüzden insanların evrenle ya da doğayla olan ilişkileri gibi birbirleriyle olan ilişkileri de ve o ilişkilerden elde ettikleri kazanımlar da evrimsel sürecin sağlıklı ilerlemesi için çok kıymetlidir.

Hepimiz kollektif şuur havuzundan besleniriz ve aynı zamanda bu yapıyı birlikte biçimlendiririz. Bu bütünleşik şuur yapısı bizim bir yansımamızdan öte bir şey değildir ve bu şuur yapısının evrimi bir kişinin evrimine dayalıdır. Aydınlanma; bilgi ile işlem gören bir varlığın dönüşmesi ve bunun domino etkisi yaratarak bütün varlıkları etkilemesiyle bütüne yayılır. Bu yüzden biz biliriz ki toplumsal her değişim bireyden başlar ve her bir insanla kurulan en küçük bir diyalog ya da o insana gösterilen sevgi ya da yapılan yardım, yani her bir kimseyi önemseyerek kurulan en küçük bir etkileşim ve Sonsuz Yaratan'ın onunla birlikte deneyimlediği bilincinde hareket etmek; bizleri birlik bilincine daha da yaklaştıracaktır. Unutmamalıyız ki hepimiz birbirimizin farklı birer yansımasıyız, hepimiz birbirimizin tekamülü için birer vazifeliyiz ve ancak ayrışarak değil bütünleşerek varoluş amacımızı gerçekleştirebiliriz.

Sirius Misyonu

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AKSİYON

Harekete geçmediğiniz sürece sevgi aksiyonları da alamazsınız. Dışarı doğru genişleyen yaratımınız olan duygularınız, ancak onları deneyimleme cesareti gösterdiğiniz takdirde sevgi eylemlerine dönüşebilir. Korkunun, ruhunuzun derinliklerinden akseden ilahi ışığın eylemlerinize yansımasını engelleyen bir yanılsama olduğunu unutmayınız. Küçücük bir eylemin, basit bir sözün bile kolektifte nasıl geniş yankılar uyandıracağını tahmin bile edemezsiniz. Şimdi ataleti ortadan kaldırmanın, sarsılmaz birliğin bir parçası olduğunuzu anımsamanın ve bunu sergilemenin zamanı. Etkili bir sevgi eyleminin karşısında ne zorbalık ne de cehalet ayakta kalabilir. Yaratılış gayenizi hatırlayınız, o zaman hiçbir şeyden, hiçbir koşulda korkmamanız gerektiğini anımsayacaksınız. Burak Cömertler

KONTROL

Kontrolün olduğu yerde korku, idrakli hakimiyetin olduğu yerde ise sevgi vardır. Psikolojik manada, kontrol edilerek baskılanan her düşünsel unsur, üzerinde henüz yeterince odaklanılmamış ve sağlıklı bir düzeyden gözlemlenerek gereğince içselleştirilmemiştir. Bu yaklaşım, titreşimsel düzensizlik yani karma meydana getirir. Gölge yanların potansiyel verdiği ve tekrarlayan döngüler halinde karşımıza çıkan tüm yaşam örüntülerini tespit ederek; onlardan kaçıp kurtulmak, onları baskılamak, derinlere itmek veya ötelemek yerine onlarla yüzleşmeyi istemek gerekir. Bu noktada idrak kazanılır, sevgi açığa çıkar, dolayısıyla limitli egonun hakimiyeti son bulur ve ayrışma biter. Şefkat ve bağışlama, idrakli hakimiyetten doğan bu anlayışla belirir. Kontrol etmekle üzerinde belirli bir anlayışa dayalı hakimiyet kurmak farklı yaklaşımlardır. İdrak belirdiğinde hakimiyet sağlanır ve özgür irade tam anlamıyla devreye girer. Özgür irade ile aksiyon almak varlığın yaratımının bütünüyle kendisine ait olma...

DUA

 Eğer ilahi mekanizmalar beni daima gözetiyorlar ve ihtiyaçlarımı biliyorlarsa, yaşam yolculuğumu sıkı bir şekilde denetliyorlar ve bana şah damarımdan daha yakınlarsa, ben neden hala dua etme ihtiyacı duyuyorum? Dua, yukarıya yani ilahi gözetici mekanizmalara doğru yöneltilen bir tür dilekçedir. Bu dilekçenin yukarıya, kuvvetle ve çabayla, uygun kademeye gönderilebilmesi, dua eden varlığa gelmesi gereken ya da gelebilecek olan potansiyel haldeki yardımların gerçekleşmesini, aktif hale gelmesini sağlar. Yani dua, yardımı talep eden varlığın gayretiyle, yukarıyla olan bağlantının kuvvetlenmesini ve genişlemesini sağlayarak, ihtimal dahilinde, pasif halde, hazırda bekleyen ve ihtiyaç duyulan yardımların cevap bulmasının yolunu açar. Duanın kabul olmasının ise iki şartı vardır. İlki, duanın kuvvetle ve samimiyetle yapılması, diğeri ise yapılan duanın kendisinin ve diğer varlıkların evrimine engel oluşturmayacak içerikte olmasıdır. Yani her istenilen şey, varlığa her şartta verilmez; n...