Ana içeriğe atla

DEVRE SONU

Varlıklar bir devre boyunca defalarca doğarlar ve ölürler. Realiteler bu süreçlerde gelişen duygu ve bilinç durumlarının karşılığı olarak giderek kapsamlanırlar. Varlıkların bir sonraki evrim basamağına ulaşmaları ve evrenin üst kademelerinde fonksiyon görmeleri, bu döngüsel devrelerin sonunda erişebildikleri şuur uyanıklığı sayesinde gerçekleşir. Sevginin uygulamalarını idrakle yapabilen, vicdanını nefsinin tersi yönünde geliştirebilmiş, egosal benliklerini şifalandırabilmiş ve evrenin işleyişi hakkında bilgi sahibi olabilmiş kimse bu aşamayı başarıyla tamamlayabilmiş demektir. Devre sonuna yaklaşıldığında ruhsal idare mekanizması tarafından planlanan kitlesel ölçekteki baskılayıcı, dönüştürücü ve tekamülü hızlandırıcı olaylar, bu geçişi yapacak yani hasat edilecek varlıkların oranını artıracak tesirlerin kaynaklarıdır.

Kuran'da yer alan altından ırmaklar akan, yani tüm bu dünya tesirlerinin geride kaldığı cennet bu geçişi yapabilen, hasat edilmiş varlığın sevincidir. Dinsel metinlerde üstü kapalı olarak anlatılan tufan ya da yıkım kıssaları karakteristiktir. Belirli bir şuur aşamasına gelerek duygusal, sezgisel ve bilişsel bir yapıyı kendi bünyesinde kurabilen az sayıda beşeri varlığın; vicdan unsurlarını geliştiremeyen ve nefsini tanrı olarak gören çok sayıdaki varlığa göre pozisyonunu, bir sonraki aşamaya geçebilmesini ifade ederler. Nuh'un yaptığı gemi, kendisini bir sonraki evrim aşamasına geçirebilecek bilinç bütünlüğünü kurmasının sembolüdür. 

Evren, sonsuz bilginin türlü seviyelerde ve sistemlerde varlıklar tarafından işlendiği dev bir laboratuvardır. Varlıkların giderek daha yüksek evrim seviyelerinde ve geniş bilgiler ile işlem yapmaları, Sonsuz Yaratan'ı arama sürecinde varlıkların her basamakta duydukları mutluluk ve hazzın yegane kaynağıdır. Liyakat, özgür irade sahibi varlıkların, bir sonraki aşamaya başkalarından medet umarak değil; kendi özlerinde  geliştirdikleri, tüm tesirlerden arınmış anlayışlarla ulaşabilmeleridir.

Burak Cömertler

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AKSİYON

Harekete geçmediğiniz sürece sevgi aksiyonları da alamazsınız. Dışarı doğru genişleyen yaratımınız olan duygularınız, ancak onları deneyimleme cesareti gösterdiğiniz takdirde sevgi eylemlerine dönüşebilir. Korkunun, ruhunuzun derinliklerinden akseden ilahi ışığın eylemlerinize yansımasını engelleyen bir yanılsama olduğunu unutmayınız. Küçücük bir eylemin, basit bir sözün bile kolektifte nasıl geniş yankılar uyandıracağını tahmin bile edemezsiniz. Şimdi ataleti ortadan kaldırmanın, sarsılmaz birliğin bir parçası olduğunuzu anımsamanın ve bunu sergilemenin zamanı. Etkili bir sevgi eyleminin karşısında ne zorbalık ne de cehalet ayakta kalabilir. Yaratılış gayenizi hatırlayınız, o zaman hiçbir şeyden, hiçbir koşulda korkmamanız gerektiğini anımsayacaksınız. Burak Cömertler

SENİN ESERİN

Sürekli mutlu olunması gerektiğini kim söyledi? Acı çekmenin, hasta olmanın gereksiz olduğunu, göğün her zaman açık olması gerektiğini kim söyledi? Kim söyledi dünyanın adaletli bir yer olması gerektiğini, buna dair kök inanç nasıl oluştu? Kim söyledi savaşların olmaması gerektiğini, ölümün kötü olduğunu? Dünya kendi etrafında dönüyor, insan da onun üzerinde etiyle, kemiğiyle ve düşüncesiyle dönüyor. Döngüleri kısır ve sevgisiz. Dışında olan, ona acı veren her şeyin kendi sevgisizliğinin eseri ve yansıması olduğunu anlayamıyor. Sorgulamıyor, yalnızca inanıyor. Hayır, o sadece rahat etmek istiyor, hem de hiç çaba harcamadan. Hiç sorumluluk almadan kalıplara sığmaya, kimlikler ardına gizlenmeye devam ediyor. En büyük marifeti de bir suçlu bulup onu dışarıda araması. Bu düzeni kendi eliyle kurdu. Dışında oyalandı, içine bakmayı unuttu, kurduğunun esiri oldu. Güç ve haz onun gözlerini kör etti. Her yeri acıyla kaplı halbuki. Etini çizsen kanayacak. Dışardan yardım beklemekten, kurtarıcı yo...

RUHSAL UYANIŞ

 Ruhsal uyanış, uyanmayı istemekle ya da uyanmalıyım demekle gerçekleşmez. Uyanış bir hedef değil, doğal bir sonuçtur. Kök çakradan giren evrensel kozmik enerjilerin, ilk üç enerji alanında içsel enerjilerle kesişerek meydana getirdiği deneyimler ve bunların sonuçlarının özümsenmesinin ardından, varlık bu kesişimi yeşil, mavi ve çivit renklerine karşılık gelen üst enerji alanlarında gerçekleştirmeyi talep eder hale gelir. Uyanış budur. Bu idrak aşamasına gelebilmek için kırmızı, turuncu ve sarı enerji alanlarına karşılık gelen hayatta kalma, kimlik oluşturma ve toplumsal ilişkiler ile ilgili deneyimlerin gözden geçirilmesi, idraki ve kabulü gerekir. Bu sayede geçmiş benlikler bağışlanır ve enerji alanlarını temizleyerek dengeye gelen varlık kendisini sever hale gelir. Karma denilen titreşimsel düzensizlikleri gidermenin tek yolu sevmekten ve bağışlamaktan geçer. Uyanış, deneyimler ve bu deneyimlerin açığa çıkan tesirlerinden bilinçli bir farkındalıkla arınabilmenin sonucunda kendil...