Ana içeriğe atla

ENKARNASYON & REENKARNASYON

 Reenkarnasyon bir inanç değil, farkındalık meselesidir ve evrenin işleyiş biçiminin temelidir. Evrim ihtiyacı duyan tüm varlıklar, belirli bir devre boyunca, bilinç yapılarına ve gözlem ihtiyaçlarına uygun olan gezegenlerde tekrar tekrar doğarlar. Ölüm bir son değil, yeniden doğacak, yani yeni bir şuur haline geçecek olan varlığın geçiş, dinlenme ve bir önceki enkarnasyondan elde ettiklerini özümsemesi sürecidir. Yaratan'ın bilgisi sonsuzdur, dolayısıyla evrim farklı gezegenlerde, farklı beden yapılarında ve bilinç seviyelerinde hiç bitmeden devam edecektir. Reenkarnasyon anlayışını, ruhsal bilgiler ışığında, dogmalardan kurtararak gereğince içselleştirebilmek, varlığın, evreni yani kendisini tanıyabilmesinin ve farkındalıklı hayatlar yaşayabilmesinin gereğidir.

 Enkarnasyon şuur değişimi demektir. Her yeni yaşam, öncesinde kurgulanır ve realiteler düzeyinde gerekli olan şuur haline geçilir. Bu kurgu, yaşam maketini oluşturan yüksek benliğin kader planlamasıdır. İç içe geçmiş realiteler madde illüzyonunu oluşturur ve bu realiteler geçicidir. Dolayısıyla bu planlamaları yaparken, kurduğumuz bedenler, cinsiyetimiz, içine doğduğumuz ülke, aile bireylerimiz, mesleğimiz, hastalıklarımız ve bunun gibi, varlığı tanımlayıcı tüm kavramlar biz doğmadan önce genel hatlarıyla tanımlanır ve yaşamdan yaşama farklılık gösterir. Varlığın nasıl bir evrimsel ihtiyacı olduğu, bu deneysel süreçlerin kurgulanmasında rol oynar.

 Beşer düzeyine ulaşana kadar, varlıklar bitki ve hayvan bedenlerini kullanırlar (bu verileri ayetlerle desteklemek isteyenler Nuh suresi 10-20 arasındaki ayetleri inceleyebilirler) uzun zamanlardan sonra ve gerektiğinde başka uygun gezegenlerde bu süreçleri geçirdikten sonra, deneyimlemeleri gereken realitelerin ve bilinç düzeyinin gerektirdiği insan bedenlerini kullanmaya başlarlar. Doğdukları gezegen üzerinde bir devre boyunca defalarca enkarne olurlar, bunun sürekli, tekrarlanan ve bir noktaya odaklı olması biçimine reenkarnasyon adı verilir. Devrenin sonuna doğru birçok yaşamlar sonucunda, öz bilginin artırılması, bilincin yükseltilmesi ve varlığın idraklenerek, bilgiyle hareket eden ve gelişmiş vicdani değerlere sahip olması yönünde evrimleşmesi hedeflenir. Yaşamlarımızın amacı ve Sonsuz Yaratan'ın bizleri evreden evreye geçirmesi budur. Kıyamet süreci tüm bu elde edilen bilgilerin varlık özelinde toparlanması ve evrenin farklı noktalarında, daha da yüksek deneysel aşamalarda Yaratan'ın yolunda hizmet edebilecek kapasiteye ulaşabilmesidir. Cennet bu okulu bitirmenin ve o yüksek aşamaların bilgisi ve sevincine erişebilmektir. 

Bu yazdıklarım kaynağını, deneysel ruhçuluktan ve ruhsal tebliğlerden elde edilen verilerden alır. Yüksek bir anlayışa ulaşabilmek için bu bilgileri incelemek gerekir ve bu durum, kendisini tanıma yolunda adım atmak isteyen herkes için elzemdir. İncelemek isteyenler için, konu ile ilgili Kuran ayetleri şunlardır: (30-11), (30-27), (84-19), (71-18), (2-28), (56-61), (10-04), (10-34), (27-64), (29-19)

Sirius Misyonu



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AKSİYON

Harekete geçmediğiniz sürece sevgi aksiyonları da alamazsınız. Dışarı doğru genişleyen yaratımınız olan duygularınız, ancak onları deneyimleme cesareti gösterdiğiniz takdirde sevgi eylemlerine dönüşebilir. Korkunun, ruhunuzun derinliklerinden akseden ilahi ışığın eylemlerinize yansımasını engelleyen bir yanılsama olduğunu unutmayınız. Küçücük bir eylemin, basit bir sözün bile kolektifte nasıl geniş yankılar uyandıracağını tahmin bile edemezsiniz. Şimdi ataleti ortadan kaldırmanın, sarsılmaz birliğin bir parçası olduğunuzu anımsamanın ve bunu sergilemenin zamanı. Etkili bir sevgi eyleminin karşısında ne zorbalık ne de cehalet ayakta kalabilir. Yaratılış gayenizi hatırlayınız, o zaman hiçbir şeyden, hiçbir koşulda korkmamanız gerektiğini anımsayacaksınız. Burak Cömertler

KONTROL

Kontrolün olduğu yerde korku, idrakli hakimiyetin olduğu yerde ise sevgi vardır. Psikolojik manada, kontrol edilerek baskılanan her düşünsel unsur, üzerinde henüz yeterince odaklanılmamış ve sağlıklı bir düzeyden gözlemlenerek gereğince içselleştirilmemiştir. Bu yaklaşım, titreşimsel düzensizlik yani karma meydana getirir. Gölge yanların potansiyel verdiği ve tekrarlayan döngüler halinde karşımıza çıkan tüm yaşam örüntülerini tespit ederek; onlardan kaçıp kurtulmak, onları baskılamak, derinlere itmek veya ötelemek yerine onlarla yüzleşmeyi istemek gerekir. Bu noktada idrak kazanılır, sevgi açığa çıkar, dolayısıyla limitli egonun hakimiyeti son bulur ve ayrışma biter. Şefkat ve bağışlama, idrakli hakimiyetten doğan bu anlayışla belirir. Kontrol etmekle üzerinde belirli bir anlayışa dayalı hakimiyet kurmak farklı yaklaşımlardır. İdrak belirdiğinde hakimiyet sağlanır ve özgür irade tam anlamıyla devreye girer. Özgür irade ile aksiyon almak varlığın yaratımının bütünüyle kendisine ait olma...

DUA

 Eğer ilahi mekanizmalar beni daima gözetiyorlar ve ihtiyaçlarımı biliyorlarsa, yaşam yolculuğumu sıkı bir şekilde denetliyorlar ve bana şah damarımdan daha yakınlarsa, ben neden hala dua etme ihtiyacı duyuyorum? Dua, yukarıya yani ilahi gözetici mekanizmalara doğru yöneltilen bir tür dilekçedir. Bu dilekçenin yukarıya, kuvvetle ve çabayla, uygun kademeye gönderilebilmesi, dua eden varlığa gelmesi gereken ya da gelebilecek olan potansiyel haldeki yardımların gerçekleşmesini, aktif hale gelmesini sağlar. Yani dua, yardımı talep eden varlığın gayretiyle, yukarıyla olan bağlantının kuvvetlenmesini ve genişlemesini sağlayarak, ihtimal dahilinde, pasif halde, hazırda bekleyen ve ihtiyaç duyulan yardımların cevap bulmasının yolunu açar. Duanın kabul olmasının ise iki şartı vardır. İlki, duanın kuvvetle ve samimiyetle yapılması, diğeri ise yapılan duanın kendisinin ve diğer varlıkların evrimine engel oluşturmayacak içerikte olmasıdır. Yani her istenilen şey, varlığa her şartta verilmez; n...