Ana içeriğe atla

GÜVEN DUYGUSU

Sizi güvende hissettirmesi gereken şey malınız, mülkünüz, gücünüz ya da mevkiniz değil, eriştiğiniz yüksek bilinç ve geliştirdiğiniz vicdanınız olmalıdır. Madde illüzyonu yıkılır, dağılır ve yenilenir. Realiteler geçicidir ve salt güven hissi sadece bir yanılsamadır. Maddesel unsurlarla etrafınızı çevreleyebilir ya da inanç kalıplarınız içerisinde sorgulamadan, huzurlu, hazlarla dolu bir ömür geçirebilirsiniz. Bu kısır döngüler sizi, sahte bir güven hissinin ötesine geçiremeyecek ve konfor alanınızdan çıkmanızı engelleyerek, tekamülünüzü negatif yönde etkileyecektir. Yaşamsal realiteleri ulaşılacak birer amaç değil, üst bilince erişmek için kullanılıp geçilecek birer araç olması gerektiği ve mutlak güven hissinin erişmeye çalıştığınız özünüzde, Mutlak olan Yaratan'ı arayışınızda olduğunu anımsayabilirsiniz.

Gece suladığınız ekinlerinizi, sabah uyanınca sapasağlam, yerinde bulabileceğinizin garantisini kim verebilir? 

Etrafınızı ördüğünüz, size güven ve güç veren maddesel unsurlara sahip olduğunuzu sanırsınız ama aslında onlar size sahip olurlar. Üçüncü yoğunluk derecesi korku ve güvensizlik hissinin hüküm sürdüğü, karışık, iç içe geçmiş enerjilerin ve kaos hissinin epey etkin olduğu tekamül düzeyidir. Maddesel, fiziksel, politik, dinsel ya da ailesel... türlü realiteler düzeyinde güç sahibi olmak, bu yoğunluğu deneyimleyenleri kendisine bağlar, güven hissi verir ve yaşamı realitelere odaklı, bağımlı kılar. Beynimiz, her ne kadar yaşamda kalmaya ve güven duygusunu, arzular ve istekler ile pekiştirmeye odaklı olsa da, bu hallerin geçiciliğinin farkına varılmalıdır. Mutlak güven duygusuna, yıkılmaya mahkum madde realiteleri düzeyinde değil, varoluş, evren ve işleyişi hakkında idraklenerek, Mutlak olan Yaratan'ı arayarak ulaşılabilir.

Burak Cömertler













Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AKSİYON

Harekete geçmediğiniz sürece sevgi aksiyonları da alamazsınız. Dışarı doğru genişleyen yaratımınız olan duygularınız, ancak onları deneyimleme cesareti gösterdiğiniz takdirde sevgi eylemlerine dönüşebilir. Korkunun, ruhunuzun derinliklerinden akseden ilahi ışığın eylemlerinize yansımasını engelleyen bir yanılsama olduğunu unutmayınız. Küçücük bir eylemin, basit bir sözün bile kolektifte nasıl geniş yankılar uyandıracağını tahmin bile edemezsiniz. Şimdi ataleti ortadan kaldırmanın, sarsılmaz birliğin bir parçası olduğunuzu anımsamanın ve bunu sergilemenin zamanı. Etkili bir sevgi eyleminin karşısında ne zorbalık ne de cehalet ayakta kalabilir. Yaratılış gayenizi hatırlayınız, o zaman hiçbir şeyden, hiçbir koşulda korkmamanız gerektiğini anımsayacaksınız. Burak Cömertler

KONTROL

Kontrolün olduğu yerde korku, idrakli hakimiyetin olduğu yerde ise sevgi vardır. Psikolojik manada, kontrol edilerek baskılanan her düşünsel unsur, üzerinde henüz yeterince odaklanılmamış ve sağlıklı bir düzeyden gözlemlenerek gereğince içselleştirilmemiştir. Bu yaklaşım, titreşimsel düzensizlik yani karma meydana getirir. Gölge yanların potansiyel verdiği ve tekrarlayan döngüler halinde karşımıza çıkan tüm yaşam örüntülerini tespit ederek; onlardan kaçıp kurtulmak, onları baskılamak, derinlere itmek veya ötelemek yerine onlarla yüzleşmeyi istemek gerekir. Bu noktada idrak kazanılır, sevgi açığa çıkar, dolayısıyla limitli egonun hakimiyeti son bulur ve ayrışma biter. Şefkat ve bağışlama, idrakli hakimiyetten doğan bu anlayışla belirir. Kontrol etmekle üzerinde belirli bir anlayışa dayalı hakimiyet kurmak farklı yaklaşımlardır. İdrak belirdiğinde hakimiyet sağlanır ve özgür irade tam anlamıyla devreye girer. Özgür irade ile aksiyon almak varlığın yaratımının bütünüyle kendisine ait olma...

DUA

 Eğer ilahi mekanizmalar beni daima gözetiyorlar ve ihtiyaçlarımı biliyorlarsa, yaşam yolculuğumu sıkı bir şekilde denetliyorlar ve bana şah damarımdan daha yakınlarsa, ben neden hala dua etme ihtiyacı duyuyorum? Dua, yukarıya yani ilahi gözetici mekanizmalara doğru yöneltilen bir tür dilekçedir. Bu dilekçenin yukarıya, kuvvetle ve çabayla, uygun kademeye gönderilebilmesi, dua eden varlığa gelmesi gereken ya da gelebilecek olan potansiyel haldeki yardımların gerçekleşmesini, aktif hale gelmesini sağlar. Yani dua, yardımı talep eden varlığın gayretiyle, yukarıyla olan bağlantının kuvvetlenmesini ve genişlemesini sağlayarak, ihtimal dahilinde, pasif halde, hazırda bekleyen ve ihtiyaç duyulan yardımların cevap bulmasının yolunu açar. Duanın kabul olmasının ise iki şartı vardır. İlki, duanın kuvvetle ve samimiyetle yapılması, diğeri ise yapılan duanın kendisinin ve diğer varlıkların evrimine engel oluşturmayacak içerikte olmasıdır. Yani her istenilen şey, varlığa her şartta verilmez; n...