Ana içeriğe atla

KUTUPLAŞMA

Korku ve endişe frekansından yayın yapan, kaostan beslenen uyarı ve bilgi kaynaklarını iyi analiz edebilmeli, korkmamız gereken tek şeyin özgür irademizin gasp edilmesi olduğunun farkına varabilmeliyiz. İçerisinde bulunduğumuz üçüncü yoğunluk derecesi, kutuplaşma tercihinin yapıldığı tekamül düzeyidir. Pozitif kutuplaşma, özgür iradesi ile hareket eden varlığın, Bir olan Yaratan'dan, evrenden ve farklı bir yansıması olan diğer varlıklardan ayrı olmadığı anlayışına dayanır. Negatif kutuplaşma ise özgür iradeyi hiçe sayan ve kendine hizmeti Yaratan'a hizmet olarak gören, varlıkları kontrol ve himaye altında bulundurmayı amaçlayan benmerkezci anlayışı benimser. İdrakli olmak, bilerek yaşamanın gereğidir. Bilerek yaşamak ise özgür irade sahibi olan varlığın, Sonsuz Yaratan'ı arama yolculuğunda, pozitif yönde kutuplaşabilmesinin en temel adımıdır.

İkilik dünyası, varoluşu birbirine zıt öğelerle içinde barındırır. Her ne kadar Sonsuz Yaratan'ın katında kutuplaşma olmasa da, bu tekamül düzeyinde deneysel süreçler geçiren varlıklar için pozitif ve negatif kutuplaşma birbirinin potansiyel vericisi halini alır. Bu durum, bir mıknatısın  birbirine bağlı zıt kutupları bünyesinde barındırmasına benzetilebilir. Kutuplaşma süreci yedinci yoğunluk derecesine kadar süregelir ve sonrasında varlıklar için birlik hali ortaya çıkmaya başlar.

Doğal felaketler, iklim değişiklikleri, hastalıklar ya da toplumsal bazı negatif, boğucu olarak gördüğümüz her ne varsa bizlerin bir yansıması ve evrimimizi hızlandırıcı etki yapması için ruhsal idare mekanizmasının planladığı dönüştürücü katalizörlerdir. Karşılaştığımız olaylara verdiğimiz tepkiler, tekamül yolculuğunda farkındalığımızla doğru orantılı olarak bilinçlenir. Pozitif yönlü kutuplaşma yolunu tercih etmiş bir varlık için karşılaştığı her zorluk, onun acı çekmesine ya da isyan etmesine sebep olan anlamsız bir katalizörden öte, üzerinde durarak ders alması ve bilincini yükselterek, evrim basamaklarını tırmanması için değerli bir uyarıcı halini alır. Her durumda neden sonuç ilişkisi kurabilmek gelişimin temelini oluşturur.

Yaşam içerisinde, maddi gücü üst seviyede, sağlıklı yaşamlar süren ve insanları çeşitli araçlarla etraflarında toplayarak onları kontrol eden, odak noktası olabilen insanları gözünüzde canlandırabilirsiniz. Bunlar özgür iradenin karşısında, kendine hizmet eğiliminde olan ve etki alanlarını genişlettikçe varlıklar üzerinde daha da çok hakimiyet kurabilen, negatif eğilimli varlıklardır. Bu varlıklar kader planlamalarını da bu yönde oluştururlar. Bir politikacının, özgür iradesini ve aklını kullanma yeteneğini gasp ettiği insanları, dinsel öğeleri kullanarak kontrol altında tutması ya da çok varlıklı ve ünlü birisinin, insanları etki alanında tutarak, bir gün onlar gibi olabilecekleri umudunu empoze eden, etrafı maddesel zenginliklerle çevrili hayatlar yaşamaları ve bunu özendirmeleri negatif kutuplaşmaya örnek olarak verilebilir. Bu yazılanlar, dinlerde çokça örnek olarak verilen 'Allah'tan başka ilahlar edinme' nin pratikteki karşılıklarıdır.

Madde odaklı yaşayarak, Yaratan'dan başka ilahlar edinerek ve özgür iradeyi hiçe sayarak bir yaşam sürmek ya da her varlığı kendisinden, evrenden ve Yaratan'da ayrı görmeden, özgür iradenin tahta oturtulduğu, idrakli, sevgi dolu ve vicdanlı bir yaşam sürmek elbette varlığın kendi yapacağı tercihe kalmıştır. Aklını kullanan varlık için günah ve sevap kavramları da, yapılan hareketin hangi kutuplaşma yönüne hizmet ettiği ile alakalıdır.


Sirius Misyonu












Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AKSİYON

Harekete geçmediğiniz sürece sevgi aksiyonları da alamazsınız. Dışarı doğru genişleyen yaratımınız olan duygularınız, ancak onları deneyimleme cesareti gösterdiğiniz takdirde sevgi eylemlerine dönüşebilir. Korkunun, ruhunuzun derinliklerinden akseden ilahi ışığın eylemlerinize yansımasını engelleyen bir yanılsama olduğunu unutmayınız. Küçücük bir eylemin, basit bir sözün bile kolektifte nasıl geniş yankılar uyandıracağını tahmin bile edemezsiniz. Şimdi ataleti ortadan kaldırmanın, sarsılmaz birliğin bir parçası olduğunuzu anımsamanın ve bunu sergilemenin zamanı. Etkili bir sevgi eyleminin karşısında ne zorbalık ne de cehalet ayakta kalabilir. Yaratılış gayenizi hatırlayınız, o zaman hiçbir şeyden, hiçbir koşulda korkmamanız gerektiğini anımsayacaksınız. Burak Cömertler

SENİN ESERİN

Sürekli mutlu olunması gerektiğini kim söyledi? Acı çekmenin, hasta olmanın gereksiz olduğunu, göğün her zaman açık olması gerektiğini kim söyledi? Kim söyledi dünyanın adaletli bir yer olması gerektiğini, buna dair kök inanç nasıl oluştu? Kim söyledi savaşların olmaması gerektiğini, ölümün kötü olduğunu? Dünya kendi etrafında dönüyor, insan da onun üzerinde etiyle, kemiğiyle ve düşüncesiyle dönüyor. Döngüleri kısır ve sevgisiz. Dışında olan, ona acı veren her şeyin kendi sevgisizliğinin eseri ve yansıması olduğunu anlayamıyor. Sorgulamıyor, yalnızca inanıyor. Hayır, o sadece rahat etmek istiyor, hem de hiç çaba harcamadan. Hiç sorumluluk almadan kalıplara sığmaya, kimlikler ardına gizlenmeye devam ediyor. En büyük marifeti de bir suçlu bulup onu dışarıda araması. Bu düzeni kendi eliyle kurdu. Dışında oyalandı, içine bakmayı unuttu, kurduğunun esiri oldu. Güç ve haz onun gözlerini kör etti. Her yeri acıyla kaplı halbuki. Etini çizsen kanayacak. Dışardan yardım beklemekten, kurtarıcı yo...

RUHSAL UYANIŞ

 Ruhsal uyanış, uyanmayı istemekle ya da uyanmalıyım demekle gerçekleşmez. Uyanış bir hedef değil, doğal bir sonuçtur. Kök çakradan giren evrensel kozmik enerjilerin, ilk üç enerji alanında içsel enerjilerle kesişerek meydana getirdiği deneyimler ve bunların sonuçlarının özümsenmesinin ardından, varlık bu kesişimi yeşil, mavi ve çivit renklerine karşılık gelen üst enerji alanlarında gerçekleştirmeyi talep eder hale gelir. Uyanış budur. Bu idrak aşamasına gelebilmek için kırmızı, turuncu ve sarı enerji alanlarına karşılık gelen hayatta kalma, kimlik oluşturma ve toplumsal ilişkiler ile ilgili deneyimlerin gözden geçirilmesi, idraki ve kabulü gerekir. Bu sayede geçmiş benlikler bağışlanır ve enerji alanlarını temizleyerek dengeye gelen varlık kendisini sever hale gelir. Karma denilen titreşimsel düzensizlikleri gidermenin tek yolu sevmekten ve bağışlamaktan geçer. Uyanış, deneyimler ve bu deneyimlerin açığa çıkan tesirlerinden bilinçli bir farkındalıkla arınabilmenin sonucunda kendil...