Ana içeriğe atla

UYAN

 Bir varlığa ya da topluluğa hitaben söylenen 'artık uyanın!' ya da 'ne zaman uyanacaksınız?' tarzı cümleler, hitap edilen varlıkların realitelerine saygısızlıktan başka bir şey değildir. Her varlık bir diğerine göre farklı evrim aşamasında ve ihtiyacında olabilir. Dönüşüm, ancak kazanılan tecrübeler, çekilen ızdıraplar ve elde edilen farkındalıklardan sonra varlığın içsel olarak kendisini keşfetmesiyle sağlanır ve bunu özgür iradesiyle kendisinin talep etmesi gerekir. Uyanma süreci herkes için farklı gelişen, subjektif ve kişinin yalnızca kendi içine dönerek geçirebileceği bir süreçtir. Bilge insan, diğer bir varlığın realitesini anlayıp ona saygı gösterebilen insandır. Her varlığın tanrısal özü farklı karakterdedir, dolayısıyla izleyeceği yol ve tesir kaynaklarına vereceği tepkiler ve bunların süreleri de farklı olacaktır.


"Ben uyandım, bakalım siz ne zaman uyanacaksınız?"

"Ben bu bilgilere hakim oldum, ya siz bunları anlayabilir misiniz?"

"Siz bunları kaldırabilir misiniz acaba?"

Spiritüel ego dönüştürülmesi en zor egolardan birisi olabilir. Kendi bildiğini en iyisi olarak gören, başkalarını dinlemekte güçlük çeken ve karşısındakilere üstten bakarak uyanmaları için sürekli uyarılarda bulunan tavırlar ve yaklaşımlar kuşkusuz zararlı ve anlamsızdır. 

Her varlığın yolu özgündür, aydınlanma biçimi eşsizdir. Bir kimseye talep etmediği sürece bilgi verilmemesi gerektiği gibi, uyanma ve bir öte aşamaya geçme isteği de varlığın içinden gelmelidir. Gelişmesi gereken içsel tepki, özgür irade sahibi olan varlığın kıyas yapıp neden sonuç ilişkisi kurabilmesine bağlıdır. Bir realiteden üst bir realiteye geçiş baskı ya da dikte yoluyla değil, tüm şartlandırma ve tesirlerden arınmış bir biçimde kişinin kendi içinden gelmelidir.


Sirius Misyonu

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AKSİYON

Harekete geçmediğiniz sürece sevgi aksiyonları da alamazsınız. Dışarı doğru genişleyen yaratımınız olan duygularınız, ancak onları deneyimleme cesareti gösterdiğiniz takdirde sevgi eylemlerine dönüşebilir. Korkunun, ruhunuzun derinliklerinden akseden ilahi ışığın eylemlerinize yansımasını engelleyen bir yanılsama olduğunu unutmayınız. Küçücük bir eylemin, basit bir sözün bile kolektifte nasıl geniş yankılar uyandıracağını tahmin bile edemezsiniz. Şimdi ataleti ortadan kaldırmanın, sarsılmaz birliğin bir parçası olduğunuzu anımsamanın ve bunu sergilemenin zamanı. Etkili bir sevgi eyleminin karşısında ne zorbalık ne de cehalet ayakta kalabilir. Yaratılış gayenizi hatırlayınız, o zaman hiçbir şeyden, hiçbir koşulda korkmamanız gerektiğini anımsayacaksınız. Burak Cömertler

KONTROL

Kontrolün olduğu yerde korku, idrakli hakimiyetin olduğu yerde ise sevgi vardır. Psikolojik manada, kontrol edilerek baskılanan her düşünsel unsur, üzerinde henüz yeterince odaklanılmamış ve sağlıklı bir düzeyden gözlemlenerek gereğince içselleştirilmemiştir. Bu yaklaşım, titreşimsel düzensizlik yani karma meydana getirir. Gölge yanların potansiyel verdiği ve tekrarlayan döngüler halinde karşımıza çıkan tüm yaşam örüntülerini tespit ederek; onlardan kaçıp kurtulmak, onları baskılamak, derinlere itmek veya ötelemek yerine onlarla yüzleşmeyi istemek gerekir. Bu noktada idrak kazanılır, sevgi açığa çıkar, dolayısıyla limitli egonun hakimiyeti son bulur ve ayrışma biter. Şefkat ve bağışlama, idrakli hakimiyetten doğan bu anlayışla belirir. Kontrol etmekle üzerinde belirli bir anlayışa dayalı hakimiyet kurmak farklı yaklaşımlardır. İdrak belirdiğinde hakimiyet sağlanır ve özgür irade tam anlamıyla devreye girer. Özgür irade ile aksiyon almak varlığın yaratımının bütünüyle kendisine ait olma...

DUA

 Eğer ilahi mekanizmalar beni daima gözetiyorlar ve ihtiyaçlarımı biliyorlarsa, yaşam yolculuğumu sıkı bir şekilde denetliyorlar ve bana şah damarımdan daha yakınlarsa, ben neden hala dua etme ihtiyacı duyuyorum? Dua, yukarıya yani ilahi gözetici mekanizmalara doğru yöneltilen bir tür dilekçedir. Bu dilekçenin yukarıya, kuvvetle ve çabayla, uygun kademeye gönderilebilmesi, dua eden varlığa gelmesi gereken ya da gelebilecek olan potansiyel haldeki yardımların gerçekleşmesini, aktif hale gelmesini sağlar. Yani dua, yardımı talep eden varlığın gayretiyle, yukarıyla olan bağlantının kuvvetlenmesini ve genişlemesini sağlayarak, ihtimal dahilinde, pasif halde, hazırda bekleyen ve ihtiyaç duyulan yardımların cevap bulmasının yolunu açar. Duanın kabul olmasının ise iki şartı vardır. İlki, duanın kuvvetle ve samimiyetle yapılması, diğeri ise yapılan duanın kendisinin ve diğer varlıkların evrimine engel oluşturmayacak içerikte olmasıdır. Yani her istenilen şey, varlığa her şartta verilmez; n...