Ana içeriğe atla

BİLGİNİN SÜRECİ

Çok bilmek ya da her konuya hakim olmak gerekmiyor. Olaylara karşı saf, duru bakış açıları geliştirebilmek, şartlanmamış bir zihin yapısı inşa edebilmek ve yargısız yaklaşım tarzının geliştirildiği, açık bilgiye dayalı düşünce süreçleri geçirebilmek yeterlidir. Bilgi, ona tapılması ve biriktirilmesi için değil, muhatabını; o bilginin tesiri doğrultusunda, içsel keşif süreçleri geçirmesini sağlayarak, yüksek anlayışlara eriştirebilmesi için vardır. Diğer türlü, saplanılan realite varlık üzerinde hakimiyet kurar ve onu, tekrar eden kısır döngülerin esiri haline getirir. Bilmediğini bilerek hareket etmek, geçmiş ve gelecek imgelerinin ardından sürüklenmeden, duyguların esiri olmadan ve sınırlandırıcılarından farkındalıkla kurtulmuş bir zihinle yaşamı an be an gözlemlemek gerekir.

Sonsuz Yaratan'ın bilgisi evren içerisinde istasyonlardan geçerek ilerler. Varlıkların oluşturduğu bilinç bileşkeleri (logoslar) her seferinde, himaye ettikleri alt logoslara projekte ettikleri bilgilerle, boyutlar içerisine yayılmış yaratımın ortaya çıkmasını sağlarlar. Beşeri varlık da bir alt logostur; bilgiyi alır, benlikler düzeyinde işler ve realiteleri birlikte deneyimlediği varlıklara düşünce ve etkileşim süreçleri geçirerek aktarım sağlarlar. Demek oluyor ki, evrenin işleyiş temeli bilgi ve bilginin varlıklar tarafından giderek daha da çok keşfedilmesine dayanır.

Herkes, bilginin varlıkları yüksek anlayışlara ulaştırdığını düşünür ama bu görüş hatalıdır. Bilgi sadece bir tesir kaynağıdır ve yükselen bilince ancak; bilginin etkisi doğrultusunda düşünce süreçleri geçirerek, varlıkların kendi kendilerini, gereken ışık anlayışına eriştirmeleri sonucunda varılabilir. Bu yüzden pozitif kutuplaşan varlıklar bilgiyi işleme ve etkileşimde olduklarına aktarma konusunda ileri gitmiş, geçirgen varlıklardır. Hatta rüyalarda karşılaşılan geçirgenlik ve saydamlık sembolleri bu yetinin gelişmişliğine işaret eder.

Bilginin mekanizması ve işlevi kadar, onu işleyen zihinlerin alım kabiliyeti de önemlidir. Şartlanmış bir zihin, özünün bağlantısını oldukça zayıflatmış ve iç sesinin uyaranlarına karşı tepki geliştiremeyecek konumda olan bir varlıkta temsil olunur. Etrafınızda birçok insan gözlemlemişsinizdir ki, bilgiyi almakta ve kendisini huzurda hissettiren realitesini terk etmekte oldukça zorlanırlar. (bkz. atalarının dinini sorgulamayanlar). Kulakları duyar, ama bilgiyi işlemede ve aksiyona geçmede ağır kalırlar. Dogmatik tradisyonlar ve katı inanç yapıları genellikle bu ilerleyememenin sebebidir. 

Sonuç olarak, hayatı akışına bıraktığınızda siz zaten yaşamanız gerekeni yaşar, gözlem süreçleri geçirir ve evrimsel açıdan ilerleme kaydedersiniz; fakat sınırlanmış ve sınırlarının farkına varamayan bir varlık için putlarla çevrili, huzur dolu, otomatik bir yaşam ve ilerleyememe de kaçınılmazdır. Ve bilirseniz ki Yaratan'ın muradı sizin ilerlemenizdedir.

Burak Cömertler




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AKSİYON

Harekete geçmediğiniz sürece sevgi aksiyonları da alamazsınız. Dışarı doğru genişleyen yaratımınız olan duygularınız, ancak onları deneyimleme cesareti gösterdiğiniz takdirde sevgi eylemlerine dönüşebilir. Korkunun, ruhunuzun derinliklerinden akseden ilahi ışığın eylemlerinize yansımasını engelleyen bir yanılsama olduğunu unutmayınız. Küçücük bir eylemin, basit bir sözün bile kolektifte nasıl geniş yankılar uyandıracağını tahmin bile edemezsiniz. Şimdi ataleti ortadan kaldırmanın, sarsılmaz birliğin bir parçası olduğunuzu anımsamanın ve bunu sergilemenin zamanı. Etkili bir sevgi eyleminin karşısında ne zorbalık ne de cehalet ayakta kalabilir. Yaratılış gayenizi hatırlayınız, o zaman hiçbir şeyden, hiçbir koşulda korkmamanız gerektiğini anımsayacaksınız. Burak Cömertler

KONTROL

Kontrolün olduğu yerde korku, idrakli hakimiyetin olduğu yerde ise sevgi vardır. Psikolojik manada, kontrol edilerek baskılanan her düşünsel unsur, üzerinde henüz yeterince odaklanılmamış ve sağlıklı bir düzeyden gözlemlenerek gereğince içselleştirilmemiştir. Bu yaklaşım, titreşimsel düzensizlik yani karma meydana getirir. Gölge yanların potansiyel verdiği ve tekrarlayan döngüler halinde karşımıza çıkan tüm yaşam örüntülerini tespit ederek; onlardan kaçıp kurtulmak, onları baskılamak, derinlere itmek veya ötelemek yerine onlarla yüzleşmeyi istemek gerekir. Bu noktada idrak kazanılır, sevgi açığa çıkar, dolayısıyla limitli egonun hakimiyeti son bulur ve ayrışma biter. Şefkat ve bağışlama, idrakli hakimiyetten doğan bu anlayışla belirir. Kontrol etmekle üzerinde belirli bir anlayışa dayalı hakimiyet kurmak farklı yaklaşımlardır. İdrak belirdiğinde hakimiyet sağlanır ve özgür irade tam anlamıyla devreye girer. Özgür irade ile aksiyon almak varlığın yaratımının bütünüyle kendisine ait olma...

DUA

 Eğer ilahi mekanizmalar beni daima gözetiyorlar ve ihtiyaçlarımı biliyorlarsa, yaşam yolculuğumu sıkı bir şekilde denetliyorlar ve bana şah damarımdan daha yakınlarsa, ben neden hala dua etme ihtiyacı duyuyorum? Dua, yukarıya yani ilahi gözetici mekanizmalara doğru yöneltilen bir tür dilekçedir. Bu dilekçenin yukarıya, kuvvetle ve çabayla, uygun kademeye gönderilebilmesi, dua eden varlığa gelmesi gereken ya da gelebilecek olan potansiyel haldeki yardımların gerçekleşmesini, aktif hale gelmesini sağlar. Yani dua, yardımı talep eden varlığın gayretiyle, yukarıyla olan bağlantının kuvvetlenmesini ve genişlemesini sağlayarak, ihtimal dahilinde, pasif halde, hazırda bekleyen ve ihtiyaç duyulan yardımların cevap bulmasının yolunu açar. Duanın kabul olmasının ise iki şartı vardır. İlki, duanın kuvvetle ve samimiyetle yapılması, diğeri ise yapılan duanın kendisinin ve diğer varlıkların evrimine engel oluşturmayacak içerikte olmasıdır. Yani her istenilen şey, varlığa her şartta verilmez; n...