Ana içeriğe atla

İDRAK AĞACI

Eğer bir Tanrı varsa, O'nu, yaratımını algılayabildiğiniz kadar bilebilirsiniz. Bu yüzden Tanrı'yı tanımak, varlıklar aracılığıyla meydana getirilen yaratımını anlamakla mümkündür. Sevgi, ancak idrak ağacının dallarına tırmanabildiğinde genişleyebilir ve göğe yaklaşabilir. Dolayısıyla idrakin artması, varlığın kendisiyle birlikte deneyimleyen Tanrı'yı tanımasının da anahtarıdır. Bu içsel bir keşif ve kendini gerçekleştirme sürecidir. O'nu hala korku dolu, baskıcı, cezalandıran ve kısıtlı dar anlayışlarda aramak; İbrahim'in kırdığı putlara tapınmaya eş değerdir. Üst realiteye geçiş, varlığın sorgulayarak, saf ve şartsız düşünce modelini içselleştirmesi ile mümkün olabilir. En yüksek dinin, aklınız ve sezgilerinizle eriştiğiniz en yüksek anlayışta olduğunu ve ancak idrak etmenin hakiki mutluluğu getirebileceğini anlamak gerekir.

Kendinize varlık ve yaratım hakkında sorular yöneltebildiğiniz ve içtenlikle, egolarınızı bir kenara bırakarak onları cevapladığınızda gelişim sağlayabilirsiniz. İlerleme, kendi sınırlarını ve hareket biçimini varlık kendisi belirlemeye başladığında mümkün olabilir. Bunların, uzun zamandır sormaktan ve cevaplamaktan korktuğumuz sorular olması muhtemeldir:

Tanrı nedir?

Neden korkuyor ve endişe duyuyorum?

Hareket ve düşüncemi şekillendiren din anlayışım sorgulamaya dayanıyor mu?

Yanımda duran ve bana benzemeyen varlığı yargılamaya hakkım var mı?

Yüreğim neden birisini koşulsuz sevemeyecek ve onu affedemeyecek kadar katı?

Neden bilgiyle değil, genel geçer söylentilerle yapıcı değil, yıkıcı eylemler içerisindeyim?

Realiteye hakim miyim? yoksa onun duygusal tesir alanında sürüklenerek enerjimi mi tüketiyorum?

Bu sorular elbette daha da türetilebilir. Duru ve kalıplara sıkışmamış bir zihinle, yüreğimizin sesini dinleyerek bazı sorulara cevap bulmaya çalışmak; idraklenmenin, ruhsal genişlemenin, özümüzde yer alan Tanrı'ya yaklaşmanın ve onu tanımanın yegane yoludur. Yüksek bilince ve vicdani değerlere bu sayede ulaşılabilir. 

Eğer bir Tanrı varsa, O'nun farkına varmamız; ona inanmanızdan çok daha fazla değerlidir.


Burak Cömertler


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AKSİYON

Harekete geçmediğiniz sürece sevgi aksiyonları da alamazsınız. Dışarı doğru genişleyen yaratımınız olan duygularınız, ancak onları deneyimleme cesareti gösterdiğiniz takdirde sevgi eylemlerine dönüşebilir. Korkunun, ruhunuzun derinliklerinden akseden ilahi ışığın eylemlerinize yansımasını engelleyen bir yanılsama olduğunu unutmayınız. Küçücük bir eylemin, basit bir sözün bile kolektifte nasıl geniş yankılar uyandıracağını tahmin bile edemezsiniz. Şimdi ataleti ortadan kaldırmanın, sarsılmaz birliğin bir parçası olduğunuzu anımsamanın ve bunu sergilemenin zamanı. Etkili bir sevgi eyleminin karşısında ne zorbalık ne de cehalet ayakta kalabilir. Yaratılış gayenizi hatırlayınız, o zaman hiçbir şeyden, hiçbir koşulda korkmamanız gerektiğini anımsayacaksınız. Burak Cömertler

KONTROL

Kontrolün olduğu yerde korku, idrakli hakimiyetin olduğu yerde ise sevgi vardır. Psikolojik manada, kontrol edilerek baskılanan her düşünsel unsur, üzerinde henüz yeterince odaklanılmamış ve sağlıklı bir düzeyden gözlemlenerek gereğince içselleştirilmemiştir. Bu yaklaşım, titreşimsel düzensizlik yani karma meydana getirir. Gölge yanların potansiyel verdiği ve tekrarlayan döngüler halinde karşımıza çıkan tüm yaşam örüntülerini tespit ederek; onlardan kaçıp kurtulmak, onları baskılamak, derinlere itmek veya ötelemek yerine onlarla yüzleşmeyi istemek gerekir. Bu noktada idrak kazanılır, sevgi açığa çıkar, dolayısıyla limitli egonun hakimiyeti son bulur ve ayrışma biter. Şefkat ve bağışlama, idrakli hakimiyetten doğan bu anlayışla belirir. Kontrol etmekle üzerinde belirli bir anlayışa dayalı hakimiyet kurmak farklı yaklaşımlardır. İdrak belirdiğinde hakimiyet sağlanır ve özgür irade tam anlamıyla devreye girer. Özgür irade ile aksiyon almak varlığın yaratımının bütünüyle kendisine ait olma...

DUA

 Eğer ilahi mekanizmalar beni daima gözetiyorlar ve ihtiyaçlarımı biliyorlarsa, yaşam yolculuğumu sıkı bir şekilde denetliyorlar ve bana şah damarımdan daha yakınlarsa, ben neden hala dua etme ihtiyacı duyuyorum? Dua, yukarıya yani ilahi gözetici mekanizmalara doğru yöneltilen bir tür dilekçedir. Bu dilekçenin yukarıya, kuvvetle ve çabayla, uygun kademeye gönderilebilmesi, dua eden varlığa gelmesi gereken ya da gelebilecek olan potansiyel haldeki yardımların gerçekleşmesini, aktif hale gelmesini sağlar. Yani dua, yardımı talep eden varlığın gayretiyle, yukarıyla olan bağlantının kuvvetlenmesini ve genişlemesini sağlayarak, ihtimal dahilinde, pasif halde, hazırda bekleyen ve ihtiyaç duyulan yardımların cevap bulmasının yolunu açar. Duanın kabul olmasının ise iki şartı vardır. İlki, duanın kuvvetle ve samimiyetle yapılması, diğeri ise yapılan duanın kendisinin ve diğer varlıkların evrimine engel oluşturmayacak içerikte olmasıdır. Yani her istenilen şey, varlığa her şartta verilmez; n...