Ana içeriğe atla

DİNİN ÖTESİ

Vicdanı yeterince gelişmemiş ve nefsinde henüz katılıklar olan bir varlığı, otomatizmaya dayalı ahlak kurallarıyla kontrol altında tutabilir ve o varlığa, bilinç düzeyine karşılık gelen 'Tanrı' anlatılarını sunabilirsiniz. Bu yüzden insanlara, kendilerinin henüz oluşturamadıkları düzeni tebliğ etmek ve ham bilinçlerinin, düşünce süreçleri geçirerek, gereken tanrısal anlayışlara kendilerini ulaştırmalarını sağlamak için; sembolik, katmanlı ve kapalı anlatımların yer aldığı dinler gönderilmiştir. Bu iletiler belirli realitelerin karşılıklarıdır ve insanlar kendi düzenlerini, yüksek bilinç ve gelişmiş vicdani değerler yönünde kurabildikleri noktada terk edilmelidirler. Bu, dini reddetmek demek değildir, aksine; içerisinde barındırdığı dışsal şartlandırma öğelerine açık bilgilerle yaklaşarak, kapsamlanan realitelerin ve genişleyen anlayışların ışığında onları özümseyerek geride bırakmak ve uygun anlayış zeminine oturtmak demektir.

Din realitesinden öte bir realite olmadığını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Bunun ötesinde spiritüel realite, vazife realitesi ve evren realitesi gibi duygu ve düşüncelerinizin karşılığı olan hallerin içerisinde de kendinizi pekala bulabilirsiniz. Fakat şunu da belirtmek isterim ki, ulaşabileceğiniz en yüksek realiteye; aklınızı şartlanmalardan kurtarıp saf bir zihinle, yargısızca ve sınırsızca varoluşu sorguladığınız zaman ulaşabilirsiniz. Ve o zaman kendiniz hakkında herhangi bir tanımlamaya ihtiyaç duymaz, sizi tanımlayan öğelerin aslında sizi sınırlandıran öğeler de olduğunu anlar ve bu çabadan vazgeçersiniz.

Bu noktada henüz yeterince anlaşılamamış bazı dinsel hususlara dikkat çekeceğim.

- Dinleri direkt olarak Yaratan göndermemiştir. O'nun bilgisi ışığında bizi gözeten varlık grupları tarafından iletilmiştir. Bu iletilerin yazılması ve aktarılması göreceli, yaratılmış varlıklara özgü bir durumdur. Yaratan ne konuşur, ne yazar ne de yazdırır. Bu noktada Yaratan ve varlıklarının yaratım noktasındaki pozisyonlarını iyi idrak etmek gerekir. 

- Bu yapıları tebliğ eden bize göre rab konumunda olan Cebrail mekanizmasıdır. Görevli varlıklar bileşkesidir ve bizim gözeticilerimiz konumundadırlar. Yaratan'ın bilgisini ve ışığını ihtiyacımız doğrultusunda tekamül süreçleri geçirmemiz için bizlere projekte ederler. Bu yapı hem ruhsal idare mekanizmasının bir birimidir hem de bir yandan bizler gibi evren içerisinde enkarne olan uzaysal varlıklardır.

- Bir dinin mensubu olmamak sizde sanki Yaratan'ı reddediyormuşum hissi uyandırabilir. Bu hakkaten yalnızca sorgulanmamış bir duygudan ibarettir. Yaratan'a ve yaratılışına dair duru ve temiz anlayışlara ancak bu yapıların dışına çıktığınız zaman, düşünce süreçleri geçirerek ulaşabilirsiniz. Dogmalar sizi bir yere götüremez. Stratosfer aşıldığında, uzay aracını o noktaya getiren yakıt modüllerinin artık ayrılması gerekir.

- Yaşadıklarımız; düşünme, kendimizi ve bizimle birlikte deneyimleyen Sonsuz Yaratan'ı keşfetme sürecinden başka bir şey değildir. Yargıları ve katılıkları bırakarak açık bilgiyle hareket etmek gerekir. Anadolu toprakları geçmişte üzerinde enkarne olan ve bu bilgileri ruhsal planlardan alan yüksek varlıklar açısından oldukça şanslıdır. Dönüşümümüzün temeli bu açık bilgilerdedir ve artık bu bilgiler elimizi uzatıp alabileceğimiz yakınlıktadır. Yeter ki özgür irademizle talep edebilelim.

Burak Cömertler


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AKSİYON

Harekete geçmediğiniz sürece sevgi aksiyonları da alamazsınız. Dışarı doğru genişleyen yaratımınız olan duygularınız, ancak onları deneyimleme cesareti gösterdiğiniz takdirde sevgi eylemlerine dönüşebilir. Korkunun, ruhunuzun derinliklerinden akseden ilahi ışığın eylemlerinize yansımasını engelleyen bir yanılsama olduğunu unutmayınız. Küçücük bir eylemin, basit bir sözün bile kolektifte nasıl geniş yankılar uyandıracağını tahmin bile edemezsiniz. Şimdi ataleti ortadan kaldırmanın, sarsılmaz birliğin bir parçası olduğunuzu anımsamanın ve bunu sergilemenin zamanı. Etkili bir sevgi eyleminin karşısında ne zorbalık ne de cehalet ayakta kalabilir. Yaratılış gayenizi hatırlayınız, o zaman hiçbir şeyden, hiçbir koşulda korkmamanız gerektiğini anımsayacaksınız. Burak Cömertler

SENİN ESERİN

Sürekli mutlu olunması gerektiğini kim söyledi? Acı çekmenin, hasta olmanın gereksiz olduğunu, göğün her zaman açık olması gerektiğini kim söyledi? Kim söyledi dünyanın adaletli bir yer olması gerektiğini, buna dair kök inanç nasıl oluştu? Kim söyledi savaşların olmaması gerektiğini, ölümün kötü olduğunu? Dünya kendi etrafında dönüyor, insan da onun üzerinde etiyle, kemiğiyle ve düşüncesiyle dönüyor. Döngüleri kısır ve sevgisiz. Dışında olan, ona acı veren her şeyin kendi sevgisizliğinin eseri ve yansıması olduğunu anlayamıyor. Sorgulamıyor, yalnızca inanıyor. Hayır, o sadece rahat etmek istiyor, hem de hiç çaba harcamadan. Hiç sorumluluk almadan kalıplara sığmaya, kimlikler ardına gizlenmeye devam ediyor. En büyük marifeti de bir suçlu bulup onu dışarıda araması. Bu düzeni kendi eliyle kurdu. Dışında oyalandı, içine bakmayı unuttu, kurduğunun esiri oldu. Güç ve haz onun gözlerini kör etti. Her yeri acıyla kaplı halbuki. Etini çizsen kanayacak. Dışardan yardım beklemekten, kurtarıcı yo...

RUHSAL UYANIŞ

 Ruhsal uyanış, uyanmayı istemekle ya da uyanmalıyım demekle gerçekleşmez. Uyanış bir hedef değil, doğal bir sonuçtur. Kök çakradan giren evrensel kozmik enerjilerin, ilk üç enerji alanında içsel enerjilerle kesişerek meydana getirdiği deneyimler ve bunların sonuçlarının özümsenmesinin ardından, varlık bu kesişimi yeşil, mavi ve çivit renklerine karşılık gelen üst enerji alanlarında gerçekleştirmeyi talep eder hale gelir. Uyanış budur. Bu idrak aşamasına gelebilmek için kırmızı, turuncu ve sarı enerji alanlarına karşılık gelen hayatta kalma, kimlik oluşturma ve toplumsal ilişkiler ile ilgili deneyimlerin gözden geçirilmesi, idraki ve kabulü gerekir. Bu sayede geçmiş benlikler bağışlanır ve enerji alanlarını temizleyerek dengeye gelen varlık kendisini sever hale gelir. Karma denilen titreşimsel düzensizlikleri gidermenin tek yolu sevmekten ve bağışlamaktan geçer. Uyanış, deneyimler ve bu deneyimlerin açığa çıkan tesirlerinden bilinçli bir farkındalıkla arınabilmenin sonucunda kendil...