Ana içeriğe atla

DÖNGÜ

Bizler birer gözlemciyiz ve yeryüzüne, tekrarlayan kısır döngülerin içerisinde nedensizce savrulmak için değil, realiteler düzeyinde varoluşu gözlemlemek için enkarne oluruz. Bu yüzden enerjimizi yoğunlaştırdığımız noktaları iyi belirleyebilmeli ve tesir odaklarının farkında olabilmeliyiz. Acılarımız, kederlerimiz ve ayrılıklarımız bizden ayrı olmayan duygu durumlarıdır ve bu döngüler, içsel gelişimimiz için yaşamamız gerekenlerin, realiteler düzeyinde birer dışavurumudur. Bu duyguları kendimizden ayrıştırarak görmezden gelmek ve onları bastırmak yerine, dönüştürmemiz gereken birer parçamız olarak içselleştirebilmeliyiz. O zaman onlarla korkmadan yüzleşebilir, gereken içsel tepkiyi geliştirebilir ve duygu geçişine izin vererek kendimizi özgürleştirebiliriz.

Yıllarca şikayet ettiğimiz bir durumun, artık onu benimsedikten ve birlikte yaşamayı öğrendikten sonra hayatımızdan uzaklaşmaya başladığını fark etmişsinizdir. İlintili olarak duyumsadıklarımız her ne kadar bize acı verse de, kendimizden ayrıştırabileceğimiz ve yüzleşmekten kaçabileceğimiz parçalarımız değildirler. Biz o duyguların bütünüyüzdür ve ancak onları şifalandırarak gölgede kalan yanlarımızı dönüştürebiliriz.

Rüyalarımızın geneli, ilk üç çakra deneyimleriyle ilgili blokajları çözümleyebilmemiz için bize ipuçları iletirler. Çünkü, varlıklar bu sayede enerjilerini tıkanıklıktan kurtararak hayatın içinde aktif olabilir ve yaşam planında belirlenmiş deneyim süreçlerini olması gerektiği gibi yerine getirerek gözlem süreçleri geçirebilirler. Bu yüzden varlıksal enerjimizi, tekrarlayan döngüler içerisinde duygusal tıkanıklıklarımızda tüketmek yerine salt gözleme ayırabilmeliyiz. Bunun için de düşünmek, realiteye hakim olmak, otomatizasyondan kurtularak idraklenmek ve koşulsuz severek affedebilmek gerekir.

Burak Cömertler





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AKSİYON

Harekete geçmediğiniz sürece sevgi aksiyonları da alamazsınız. Dışarı doğru genişleyen yaratımınız olan duygularınız, ancak onları deneyimleme cesareti gösterdiğiniz takdirde sevgi eylemlerine dönüşebilir. Korkunun, ruhunuzun derinliklerinden akseden ilahi ışığın eylemlerinize yansımasını engelleyen bir yanılsama olduğunu unutmayınız. Küçücük bir eylemin, basit bir sözün bile kolektifte nasıl geniş yankılar uyandıracağını tahmin bile edemezsiniz. Şimdi ataleti ortadan kaldırmanın, sarsılmaz birliğin bir parçası olduğunuzu anımsamanın ve bunu sergilemenin zamanı. Etkili bir sevgi eyleminin karşısında ne zorbalık ne de cehalet ayakta kalabilir. Yaratılış gayenizi hatırlayınız, o zaman hiçbir şeyden, hiçbir koşulda korkmamanız gerektiğini anımsayacaksınız. Burak Cömertler

KONTROL

Kontrolün olduğu yerde korku, idrakli hakimiyetin olduğu yerde ise sevgi vardır. Psikolojik manada, kontrol edilerek baskılanan her düşünsel unsur, üzerinde henüz yeterince odaklanılmamış ve sağlıklı bir düzeyden gözlemlenerek gereğince içselleştirilmemiştir. Bu yaklaşım, titreşimsel düzensizlik yani karma meydana getirir. Gölge yanların potansiyel verdiği ve tekrarlayan döngüler halinde karşımıza çıkan tüm yaşam örüntülerini tespit ederek; onlardan kaçıp kurtulmak, onları baskılamak, derinlere itmek veya ötelemek yerine onlarla yüzleşmeyi istemek gerekir. Bu noktada idrak kazanılır, sevgi açığa çıkar, dolayısıyla limitli egonun hakimiyeti son bulur ve ayrışma biter. Şefkat ve bağışlama, idrakli hakimiyetten doğan bu anlayışla belirir. Kontrol etmekle üzerinde belirli bir anlayışa dayalı hakimiyet kurmak farklı yaklaşımlardır. İdrak belirdiğinde hakimiyet sağlanır ve özgür irade tam anlamıyla devreye girer. Özgür irade ile aksiyon almak varlığın yaratımının bütünüyle kendisine ait olma...

DUA

 Eğer ilahi mekanizmalar beni daima gözetiyorlar ve ihtiyaçlarımı biliyorlarsa, yaşam yolculuğumu sıkı bir şekilde denetliyorlar ve bana şah damarımdan daha yakınlarsa, ben neden hala dua etme ihtiyacı duyuyorum? Dua, yukarıya yani ilahi gözetici mekanizmalara doğru yöneltilen bir tür dilekçedir. Bu dilekçenin yukarıya, kuvvetle ve çabayla, uygun kademeye gönderilebilmesi, dua eden varlığa gelmesi gereken ya da gelebilecek olan potansiyel haldeki yardımların gerçekleşmesini, aktif hale gelmesini sağlar. Yani dua, yardımı talep eden varlığın gayretiyle, yukarıyla olan bağlantının kuvvetlenmesini ve genişlemesini sağlayarak, ihtimal dahilinde, pasif halde, hazırda bekleyen ve ihtiyaç duyulan yardımların cevap bulmasının yolunu açar. Duanın kabul olmasının ise iki şartı vardır. İlki, duanın kuvvetle ve samimiyetle yapılması, diğeri ise yapılan duanın kendisinin ve diğer varlıkların evrimine engel oluşturmayacak içerikte olmasıdır. Yani her istenilen şey, varlığa her şartta verilmez; n...