Çok okumak, bilgiyi yüklenmek ya da hakikatleri arayıp bulmak bir kimsenin dönüşümünü sağlayamaz. Etki altında kalmamış bir zihnin, saf ve duru gözlem biçimleriyle, bu unsurlara, bilgiye ya da hadiseye farkındalıkla odaklanması ve düşünme süreçleri geçirmesi dönüşümünü sağlar. Birçoğumuz farkında bile olmadan türlü dogma anlayışların yönlendirmesiyle hareket ve düşüncelerimizi biçimlendiririz. Şartlanma budur. Bu sorgulanmamış anlayışlar, irade göstermesine bağlı olarak zamana, harekete, yani madde illüzyonuna bağımlı olan varlığın; kendisini içinde bulunduğu ana çekebilmesiyle dönüştürülebilir. Anda kalarak dikkatle gözlem yapabilmek realitenin tüm çıplaklığıyla algılanmasına ve üzerinde hakimiyet kurulmasını sağlar. Hareketten bağımsız olduğu için çaba gerektirmeksizin oluş halinde gerçekleşir. Bir kimsenin kendisinin farkına varabilmesi, zihninin ne kadar çok yönlendirici dış tesirin etkisi altında olduğunu geniş bir biçimde algılayabilmesine bağlıdır. Bu öğeler tek tek odaklanarak ...