29 Mart 2023 Çarşamba

DÖNÜŞÜM

Çok okumak, bilgiyi yüklenmek ya da hakikatleri arayıp bulmak bir kimsenin dönüşümünü sağlayamaz. Etki altında kalmamış bir zihnin, saf ve duru gözlem biçimleriyle, bu unsurlara, bilgiye ya da hadiseye farkındalıkla odaklanması ve düşünme süreçleri geçirmesi dönüşümünü sağlar. Birçoğumuz farkında bile olmadan türlü dogma anlayışların yönlendirmesiyle hareket ve düşüncelerimizi biçimlendiririz. Şartlanma budur. Bu sorgulanmamış anlayışlar, irade göstermesine bağlı olarak zamana, harekete, yani madde illüzyonuna bağımlı olan varlığın; kendisini içinde bulunduğu ana çekebilmesiyle dönüştürülebilir. Anda kalarak dikkatle gözlem yapabilmek realitenin tüm çıplaklığıyla algılanmasına ve üzerinde hakimiyet kurulmasını sağlar. Hareketten bağımsız olduğu için çaba gerektirmeksizin oluş halinde gerçekleşir.

Bir kimsenin kendisinin farkına varabilmesi, zihninin ne kadar çok yönlendirici dış tesirin etkisi altında olduğunu geniş bir biçimde algılayabilmesine bağlıdır. Bu öğeler tek tek odaklanarak dikkatle çözümlendiği ve bu yolla tesir altında kalmadan, kendi yaşayış biçimlerini ortaya koyabildiği oranda, varlık şahsiyet sahibi ve idrakli olabilir. Bir din öğretisi, kitap bilgisi ya da toplumsal kalıbın himayesinde hareketlerini biçimlendiren varlığın fark etmesi gereken şey kendisinin özgün bir birey olmadığıdır. Bu kalıplar varlık adına varlığın hareketlerini biçimlendirirler ve algısını sınırlandırırlar. Yükselen bilincin varlık nazarındaki gösterimi dışsal bir etki, tesir ya da şartlandırıcı kalıbın etkisinde kalmadan, kendi içsel yönlenme ve düşünme mekanizmasını vicdanıyla oluşturabilmesindedir. Bu sayede ideal deneyimleyen, gözleyen ve tecrübe ettiklerini süzgeçten geçirerek içselleştirebilen biri haline gelebilir. Dönüşümün ve realite geçişinin sırrı idrakli olmaktan geçer. Evrim hızı bu şekilde varlığın kendisini giderek daha çok bilebilmesiyle artar. 

Bilginin ya da hakikatin dönüştürücü tesiri ya varlık tarafından hazmedilerek üst tekamül basamaklarına tırmanmak için kullanılır ya da bilgi o varlığı zaman döngülerinin içinde amaçsızca sürükler. Birinde realiteye insan hakim olur, diğerinde realite insana hakim olur. Bu ince farkı anlayan insana gelişim basamaklarının kapıları bir bir açılır.


Burak Cömertler

23 Mart 2023 Perşembe

KARAR

Bir eylemin gerçekleştirilmesi konusunda kararsız kalındığı vakit, o eylemin sevgiden ötürü mü yoksa; korku, kaygı, öfke vs. gibi ego kaynaklı bir duygudan ötürü mü olup olmadığı gözlemlenerek en doğru ve vicdani karar verilebilir. Yaşanan her ne olursa olsun tanrısal bir eylemdir ve derinlerinde gizli olan sevgiyi bulup ortaya çıkarmak, bu düzlemde tekamül eden varlığın temel fonksiyonudur. Sevgini olmadığı yerde korku vardır ve korku deneyimlerin kısıtlanmasına yol açar. Oysa ki, varlık deneyimlediğinde, yanıldığında ve yaşananların sonuçlarını saf bir biçimde gözlemleyerek bilince getirebildiğinde kendisini tanıyarak düşüncesine hakim olmaya başlar. Sorgulanmamış toplumsal ve dinsel kalıpların içerisinde, dışsal şartlanma öğelerinin himayesinde hata yapmadan yaşamak en doğru yol gibi görünse de, varlık kendi içsel tepki mekanizmasını oluşturamadığı sürece gereken gelişimi sağlayamaz.

Bu baskılama ve sınırlama deneyim eksikliğine yol açarak karmik döngülerin oluşmasına neden olabilir. Yaşamın özü, varılacak hedefte değil, gidilecek yolda an be an yapılan gözlemdedir. Hedef, zamana bağlıdır ve illüzyona ait yıkılabilecek bir imgedir. İçinde bulunulan an ise sevgi taşır. Sonucu her ne olacaksa olsun bazen bir seçim yaparak, anda kalarak gözlemlemek ve irdeleyerek düşünme süreçleri geçirmek varlığı evirebilecek yegane yoldur.


Burak Cömertler

20 Mart 2023 Pazartesi

ANALİZ

Varlık, geçmişi sürekli analiz edip, olan biteni zihninde imgeler ve yaşananların etrafında dolaşarak onları daima canlı tutarsa, kendisini zamanın içine hapsetmiş olur. Gözlemci, yaşadığı her olaya farkındalıkla odaklanarak, enerjisini, o olayı en geniş bir biçimde algılamak için yoğunlaştırdığı ve gerekli düşünce süreçlerini geçirebildiği zaman, olayın sonuçlarını öz bilgi haline getirebilir. Dönüşüm bu şekilde, sadece içinde bulunulan anda gerçekleşir. Geçmişin tesirlerinin etkisinde savrulmak yerine, o tesirleri kendisini dönüştürmek için itici güç olarak kullanmayı seçmek, anda olan varlığın irade göstermesine bağlıdır. Zaman, düşünce ve hareketlerimizi madde illüzyonunun içine hapsetmesi için değil; korku, endişe, kaygı gibi duyguları farkındalıkla gidererek, gölgelerimizle yüzleşmemiz ve özümüzdeki sevgiyi, bilgiyle ortaya çıkarabilmemiz için vardır.

Sürekli bir biçimde geçmişin analiz edilmesi varlığa hiçbir şey kazandırmaz. Geçmişin tesirleri, bu analiz ve veriler ışığında, içinde bulunulan anda yüksek düşünce ve bilgiyle, varlığı, belirli anlayış ve farkındalık hallerine getirebiliyorsa, yaşananlardan en yüksek verim alınmış demektir. Varlık o anda kendisini dönüştürebilir. Çünkü, geçmiş de gelecek de andadır. Saf ve etki altına alınmamış, dış şartlanma öğelerinden arınmış, bize özgün düşünce mekanizmasını kurabilmemiz, bu hakimiyeti sağlayabilmenin gereğidir. 

Burak Cömertler





9 Mart 2023 Perşembe

İNANÇ

İnanmayınız, fark ediniz. İnanç, zihni şartlandıran ve ötesini algılamaktan alıkoyan putunuzdur. Sezgilerinizi, ulaşabildiğiniz en yüksek varlıksal bilgilerle, özgürce düşünerek temellendirmediğiniz sürece, ayrılık yaratacak ve zihninizi sınırlandıracak geri bir yaklaşım biçimidir. Varlığı, huzurlu kısır döngülerin içerisine hapsederek tek tipleştirir ve otomatik davranış biçimlerine sevk ederek kontrol altında tutar. Bu sayede deneyim çeşitliliği azalır. Hata yapmaktan korkmadan, kendinizi kısıtlamayarak, hür vicdanınızla olayın neden ve sonuçlarını analiz edip algılayabildiğiniz zaman geliştireceğiniz tepki sizi siz yapacaktır. Yaratan'ı inanç kalıplarında ya da birilerinin öğretilerinde aramak yerine, etki altında kalmamış düşüncenizde, ulaştığınız yüksek bilgelikte ve vicdanda arayabilirsiniz. 

Bu aynı zamanda kendinizi keşfetmenizdir. Varlık, düşüncesi ve farkındalığı kadardır. Sizi sınırlandıran kalıplar ve kendinizi ait hissettiğiniz tüm yollar siz farkında bile olmadan sizi himaye edip ve etki altında tutarak, özünüzün madde düzleminde ışımasını engellerler. Yolun oyuncağı olmak budur. Kontrol tamamen size ait olmalıdır.

İçselleştirdiğiniz en yüksek bilgiyle varoluşu algılamanız Yaratan'ı algılamanızdır. Attığınız her adımın, aldığınız her nefesin O'ndan ötürü olduğunu ve bu yolla katlanmış boyutlar içerisinde vazife gördüğünüzü anımsayabilirsiniz.

Burak Cömertler









2 Mart 2023 Perşembe

HAKİMİYET

Varlığın zihninde gerçekleştirdiği imajinasyon faaliyeti sonucu oluşan imgenin, zaman enerjisine mekan içerisinde bağlanması ve bu sayede sürekli hareket biçimlerini açığa çıkarmasıyla; madde illüzyonu ve realiteler meydana gelir. Demek ki, yaşam tümüyle bizim düşüncemizin bir yansımasıdır. İdrakli varlık bu düşüncelere neden ve sonuçlarıyla hakim olabilendir. Realitelere hakim olabilmek demek, varlığın, bir olayı bilgisi ölçüsünde, etki altında bırakılmamış bir zihinle ve yüksek düşünceyle algılayabilmesi demektir. Bu algılama hali, herhangi bir analiz ya da yargılamadan uzak olmalıdır. Bu sayede varlık, enerjisini duygu durumlarının içerisinde tüketmek yerine, hadiseyi en yüksek mertebeden anlamlandırmak için kullanır, anda kalmaya yaklaşır ve kapsamlanan realiteler arasında geçiş yaparak gelişim basamaklarını tırmanabilir.

Enkarnasyonun temel amacı olan gözlem bu şekilde sağlıklı yapılabilir. Varlığın evrimi, kapsamlanan realitelerinin doğrultusunda, giderek kendini daha çok bilebilmesinde ve düşüncesine hakim olabilmesindedir. Bilerek yaşamanın tanımı budur. Hareket ve zamana bağımlı olan düşünce faaliyetinin; anda, şartsız ve özgürce gerçekleştirilmesi varlığın kendi kendisiyle yüzleşerek çatışma ve ayrılıkları bitirebilmesinin de yegane yoludur.

Burak Cömertler


ANDA MI KALMALIYIM?

 "Anda kalmalıyım" diyerek ana gelinmeye çalışılması, yaşam döngülerine farkındalıkla odaklanılmadığı sürece, geçici bir rahatlama...