Ana içeriğe atla

KARAR

Bir eylemin gerçekleştirilmesi konusunda kararsız kalındığı vakit, o eylemin sevgiden ötürü mü yoksa; korku, kaygı, öfke vs. gibi ego kaynaklı bir duygudan ötürü mü olup olmadığı gözlemlenerek en doğru ve vicdani karar verilebilir. Yaşanan her ne olursa olsun tanrısal bir eylemdir ve derinlerinde gizli olan sevgiyi bulup ortaya çıkarmak, bu düzlemde tekamül eden varlığın temel fonksiyonudur. Sevgini olmadığı yerde korku vardır ve korku deneyimlerin kısıtlanmasına yol açar. Oysa ki, varlık deneyimlediğinde, yanıldığında ve yaşananların sonuçlarını saf bir biçimde gözlemleyerek bilince getirebildiğinde kendisini tanıyarak düşüncesine hakim olmaya başlar. Sorgulanmamış toplumsal ve dinsel kalıpların içerisinde, dışsal şartlanma öğelerinin himayesinde hata yapmadan yaşamak en doğru yol gibi görünse de, varlık kendi içsel tepki mekanizmasını oluşturamadığı sürece gereken gelişimi sağlayamaz.

Bu baskılama ve sınırlama deneyim eksikliğine yol açarak karmik döngülerin oluşmasına neden olabilir. Yaşamın özü, varılacak hedefte değil, gidilecek yolda an be an yapılan gözlemdedir. Hedef, zamana bağlıdır ve illüzyona ait yıkılabilecek bir imgedir. İçinde bulunulan an ise sevgi taşır. Sonucu her ne olacaksa olsun bazen bir seçim yaparak, anda kalarak gözlemlemek ve irdeleyerek düşünme süreçleri geçirmek varlığı evirebilecek yegane yoldur.


Burak Cömertler

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AKSİYON

Harekete geçmediğiniz sürece sevgi aksiyonları da alamazsınız. Dışarı doğru genişleyen yaratımınız olan duygularınız, ancak onları deneyimleme cesareti gösterdiğiniz takdirde sevgi eylemlerine dönüşebilir. Korkunun, ruhunuzun derinliklerinden akseden ilahi ışığın eylemlerinize yansımasını engelleyen bir yanılsama olduğunu unutmayınız. Küçücük bir eylemin, basit bir sözün bile kolektifte nasıl geniş yankılar uyandıracağını tahmin bile edemezsiniz. Şimdi ataleti ortadan kaldırmanın, sarsılmaz birliğin bir parçası olduğunuzu anımsamanın ve bunu sergilemenin zamanı. Etkili bir sevgi eyleminin karşısında ne zorbalık ne de cehalet ayakta kalabilir. Yaratılış gayenizi hatırlayınız, o zaman hiçbir şeyden, hiçbir koşulda korkmamanız gerektiğini anımsayacaksınız. Burak Cömertler

KONTROL

Kontrolün olduğu yerde korku, idrakli hakimiyetin olduğu yerde ise sevgi vardır. Psikolojik manada, kontrol edilerek baskılanan her düşünsel unsur, üzerinde henüz yeterince odaklanılmamış ve sağlıklı bir düzeyden gözlemlenerek gereğince içselleştirilmemiştir. Bu yaklaşım, titreşimsel düzensizlik yani karma meydana getirir. Gölge yanların potansiyel verdiği ve tekrarlayan döngüler halinde karşımıza çıkan tüm yaşam örüntülerini tespit ederek; onlardan kaçıp kurtulmak, onları baskılamak, derinlere itmek veya ötelemek yerine onlarla yüzleşmeyi istemek gerekir. Bu noktada idrak kazanılır, sevgi açığa çıkar, dolayısıyla limitli egonun hakimiyeti son bulur ve ayrışma biter. Şefkat ve bağışlama, idrakli hakimiyetten doğan bu anlayışla belirir. Kontrol etmekle üzerinde belirli bir anlayışa dayalı hakimiyet kurmak farklı yaklaşımlardır. İdrak belirdiğinde hakimiyet sağlanır ve özgür irade tam anlamıyla devreye girer. Özgür irade ile aksiyon almak varlığın yaratımının bütünüyle kendisine ait olma...

DUA

 Eğer ilahi mekanizmalar beni daima gözetiyorlar ve ihtiyaçlarımı biliyorlarsa, yaşam yolculuğumu sıkı bir şekilde denetliyorlar ve bana şah damarımdan daha yakınlarsa, ben neden hala dua etme ihtiyacı duyuyorum? Dua, yukarıya yani ilahi gözetici mekanizmalara doğru yöneltilen bir tür dilekçedir. Bu dilekçenin yukarıya, kuvvetle ve çabayla, uygun kademeye gönderilebilmesi, dua eden varlığa gelmesi gereken ya da gelebilecek olan potansiyel haldeki yardımların gerçekleşmesini, aktif hale gelmesini sağlar. Yani dua, yardımı talep eden varlığın gayretiyle, yukarıyla olan bağlantının kuvvetlenmesini ve genişlemesini sağlayarak, ihtimal dahilinde, pasif halde, hazırda bekleyen ve ihtiyaç duyulan yardımların cevap bulmasının yolunu açar. Duanın kabul olmasının ise iki şartı vardır. İlki, duanın kuvvetle ve samimiyetle yapılması, diğeri ise yapılan duanın kendisinin ve diğer varlıkların evrimine engel oluşturmayacak içerikte olmasıdır. Yani her istenilen şey, varlığa her şartta verilmez; n...