Ana içeriğe atla

ANALİZ

Varlık, geçmişi sürekli analiz edip, olan biteni zihninde imgeler ve yaşananların etrafında dolaşarak onları daima canlı tutarsa, kendisini zamanın içine hapsetmiş olur. Gözlemci, yaşadığı her olaya farkındalıkla odaklanarak, enerjisini, o olayı en geniş bir biçimde algılamak için yoğunlaştırdığı ve gerekli düşünce süreçlerini geçirebildiği zaman, olayın sonuçlarını öz bilgi haline getirebilir. Dönüşüm bu şekilde, sadece içinde bulunulan anda gerçekleşir. Geçmişin tesirlerinin etkisinde savrulmak yerine, o tesirleri kendisini dönüştürmek için itici güç olarak kullanmayı seçmek, anda olan varlığın irade göstermesine bağlıdır. Zaman, düşünce ve hareketlerimizi madde illüzyonunun içine hapsetmesi için değil; korku, endişe, kaygı gibi duyguları farkındalıkla gidererek, gölgelerimizle yüzleşmemiz ve özümüzdeki sevgiyi, bilgiyle ortaya çıkarabilmemiz için vardır.

Sürekli bir biçimde geçmişin analiz edilmesi varlığa hiçbir şey kazandırmaz. Geçmişin tesirleri, bu analiz ve veriler ışığında, içinde bulunulan anda yüksek düşünce ve bilgiyle, varlığı, belirli anlayış ve farkındalık hallerine getirebiliyorsa, yaşananlardan en yüksek verim alınmış demektir. Varlık o anda kendisini dönüştürebilir. Çünkü, geçmiş de gelecek de andadır. Saf ve etki altına alınmamış, dış şartlanma öğelerinden arınmış, bize özgün düşünce mekanizmasını kurabilmemiz, bu hakimiyeti sağlayabilmenin gereğidir. 

Burak Cömertler





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İNANÇ VE İDRAK

-İlk aşamada, inancın, her türlü inanışın, limitli ve egosantrik bir zihinsel yaklaşım biçimi olduğunu vurgulamakta fayda var. Şöyle ki; inanç mekanizmasını biraz açmaya çalışırsak eğer; - Önce zihinde katı bir imge belirir. Varlık, enerjisini bu imgeye sorgulamadan yoğunlaştırır ve ardından yoğunlaştırdığı enerjisini imge üzerinde sürekli ve sabit kılarak kendisine bir konfor alanı yaratır. Bunun adı inançtır. Varlık bu şekilde, inandığı, dokunulmazlık ve kutsiyet atadığı değere sahip çıkar, ötesini görmek istemez, onu bırakmak istemez, onun için savaşıp kan bile dökebilir. Bu aşamada sabit, durağan ve sorgulama yetisi henüz yeterince gelişmemiş bir zihnin yaklaşımını gözlemlemekteyiz. - Fark ettiğiniz üzere burada bir imgenin yani yaratım sonucu meydana gelen limitli mekanik bir örüntünün, varlık zihni üzerindeki hakimiyeti söz konusudur. Bir nevi maddenin varlık üzerindeki hakimiyeti de diyebiliriz bu duruma. İnancın yönlendirdiği insan, henüz sorgu ve idrak düzeyine erişilmediği iç...

ENKARNASYON & REENKARNASYON

 Reenkarnasyon bir inanç değil, farkındalık meselesidir ve evrenin işleyiş biçiminin temelidir. Evrim ihtiyacı duyan tüm varlıklar, belirli bir devre boyunca, bilinç yapılarına ve gözlem ihtiyaçlarına uygun olan gezegenlerde tekrar tekrar doğarlar. Ölüm bir son değil, yeniden doğacak, yani yeni bir şuur haline geçecek olan varlığın geçiş, dinlenme ve bir önceki enkarnasyondan elde ettiklerini özümsemesi sürecidir. Yaratan'ın bilgisi sonsuzdur, dolayısıyla evrim farklı gezegenlerde, farklı beden yapılarında ve bilinç seviyelerinde hiç bitmeden devam edecektir. Reenkarnasyon anlayışını, ruhsal bilgiler ışığında, dogmalardan kurtararak gereğince içselleştirebilmek, varlığın, evreni yani kendisini tanıyabilmesinin ve farkındalıklı hayatlar yaşayabilmesinin gereğidir.  Enkarnasyon şuur değişimi demektir. Her yeni yaşam, öncesinde kurgulanır ve realiteler düzeyinde gerekli olan şuur haline geçilir. Bu kurgu, yaşam maketini oluşturan yüksek benliğin kader planlamasıdır. İç içe geçmiş...

AKSİYON

Harekete geçmediğiniz sürece sevgi aksiyonları da alamazsınız. Dışarı doğru genişleyen yaratımınız olan duygularınız, ancak onları deneyimleme cesareti gösterdiğiniz takdirde sevgi eylemlerine dönüşebilir. Korkunun, ruhunuzun derinliklerinden akseden ilahi ışığın eylemlerinize yansımasını engelleyen bir yanılsama olduğunu unutmayınız. Küçücük bir eylemin, basit bir sözün bile kolektifte nasıl geniş yankılar uyandıracağını tahmin bile edemezsiniz. Şimdi ataleti ortadan kaldırmanın, sarsılmaz birliğin bir parçası olduğunuzu anımsamanın ve bunu sergilemenin zamanı. Etkili bir sevgi eyleminin karşısında ne zorbalık ne de cehalet ayakta kalabilir. Yaratılış gayenizi hatırlayınız, o zaman hiçbir şeyden, hiçbir koşulda korkmamanız gerektiğini anımsayacaksınız. Burak Cömertler