Ana içeriğe atla

DÜŞÜNCE&REALİTE

Yaratan düşünmez. Düşünmek zamana ve varlıklara ait bir eylemdir. Yaratım da evren dahilinde, yaratılan varlıklar tarafından bu şekilde meydana getirilir. Duygu, düşünce ve bilginin karşılığı olan realiteler ile madde illüzyonu kurulur ve yaşam, katlanan boyutlar içerisinde belirir. Din, millet, ülke, eş, çocuk, evlilik, zenginlik, duygular, travmalar... vb. tüm yaşamsal realiteler birer düşünce unsurudur, varlıklar tarafından oluşturulur, zamanla dağılır ve yükselen düşünceyle kapsamlanır. Tüm bu unsurların tesirleri varlık tarafından gözlenir, algılanır ve anlamlandırılır. Bu sayede üst bilinç aşamasına geçilerek tekamül basamakları tırmanılabilir. Realite kavramının ne olduğunu sorgulayarak iyice anlamak; hangi realitemize tutunduğumuzu ya da hangisini kullanarak bilincimizi yukarı çıkarabildiğimizi idrak etmemiz adına biz kolaylık sağlayacaktır.

Düşünce, varlığa aittir ve ayrılık yaratır. Deneyimlediğimiz ikilik alemi, düşünce ve sapmalarının gelişip yayıldığı uzay/zaman düzlemidir. Tüm bu sapmalar gözlenerek bilince getirildiğinde ve ardında yatan veriler özümsendiğinde ikiliğe ait unsurlar yerini birliğe bırakır. Zaten ayrılık diye bir şey yoktur. Varlık enerjisi anda toparlandığında ve bu enerjiyi dağınık ve ayrışmış olarak gösteren ikilik içerisinde tüm yönleriyle, dikkatle algılanıp gözlemlendiğinde illüzyon dağılır. Böylece gözlenen realitelerden veri elde edilmiş olur. Bu özümseme hem varlık tarafından gerçekleştirilir, varlığın idrakini artırır, hem de anda olan Sonsuz Yaratan tarafından özümsenir. Yaşam serüvenimiz bu deneyimsel süreçlerde, yükselen düşünce ve karşılıkları olarak kapsamlanan realitelerin gözlemlenmesiyle süregelir.

Sonsuz ve Kaynak olan Yaratan andır. Yaratım ise tüm yaratılanların kendilerinden ayrı olmayan ve sürekli gelişen imajlarından ibarettir. 

Burak Cömertler

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AKSİYON

Harekete geçmediğiniz sürece sevgi aksiyonları da alamazsınız. Dışarı doğru genişleyen yaratımınız olan duygularınız, ancak onları deneyimleme cesareti gösterdiğiniz takdirde sevgi eylemlerine dönüşebilir. Korkunun, ruhunuzun derinliklerinden akseden ilahi ışığın eylemlerinize yansımasını engelleyen bir yanılsama olduğunu unutmayınız. Küçücük bir eylemin, basit bir sözün bile kolektifte nasıl geniş yankılar uyandıracağını tahmin bile edemezsiniz. Şimdi ataleti ortadan kaldırmanın, sarsılmaz birliğin bir parçası olduğunuzu anımsamanın ve bunu sergilemenin zamanı. Etkili bir sevgi eyleminin karşısında ne zorbalık ne de cehalet ayakta kalabilir. Yaratılış gayenizi hatırlayınız, o zaman hiçbir şeyden, hiçbir koşulda korkmamanız gerektiğini anımsayacaksınız. Burak Cömertler

KONTROL

Kontrolün olduğu yerde korku, idrakli hakimiyetin olduğu yerde ise sevgi vardır. Psikolojik manada, kontrol edilerek baskılanan her düşünsel unsur, üzerinde henüz yeterince odaklanılmamış ve sağlıklı bir düzeyden gözlemlenerek gereğince içselleştirilmemiştir. Bu yaklaşım, titreşimsel düzensizlik yani karma meydana getirir. Gölge yanların potansiyel verdiği ve tekrarlayan döngüler halinde karşımıza çıkan tüm yaşam örüntülerini tespit ederek; onlardan kaçıp kurtulmak, onları baskılamak, derinlere itmek veya ötelemek yerine onlarla yüzleşmeyi istemek gerekir. Bu noktada idrak kazanılır, sevgi açığa çıkar, dolayısıyla limitli egonun hakimiyeti son bulur ve ayrışma biter. Şefkat ve bağışlama, idrakli hakimiyetten doğan bu anlayışla belirir. Kontrol etmekle üzerinde belirli bir anlayışa dayalı hakimiyet kurmak farklı yaklaşımlardır. İdrak belirdiğinde hakimiyet sağlanır ve özgür irade tam anlamıyla devreye girer. Özgür irade ile aksiyon almak varlığın yaratımının bütünüyle kendisine ait olma...

DUA

 Eğer ilahi mekanizmalar beni daima gözetiyorlar ve ihtiyaçlarımı biliyorlarsa, yaşam yolculuğumu sıkı bir şekilde denetliyorlar ve bana şah damarımdan daha yakınlarsa, ben neden hala dua etme ihtiyacı duyuyorum? Dua, yukarıya yani ilahi gözetici mekanizmalara doğru yöneltilen bir tür dilekçedir. Bu dilekçenin yukarıya, kuvvetle ve çabayla, uygun kademeye gönderilebilmesi, dua eden varlığa gelmesi gereken ya da gelebilecek olan potansiyel haldeki yardımların gerçekleşmesini, aktif hale gelmesini sağlar. Yani dua, yardımı talep eden varlığın gayretiyle, yukarıyla olan bağlantının kuvvetlenmesini ve genişlemesini sağlayarak, ihtimal dahilinde, pasif halde, hazırda bekleyen ve ihtiyaç duyulan yardımların cevap bulmasının yolunu açar. Duanın kabul olmasının ise iki şartı vardır. İlki, duanın kuvvetle ve samimiyetle yapılması, diğeri ise yapılan duanın kendisinin ve diğer varlıkların evrimine engel oluşturmayacak içerikte olmasıdır. Yani her istenilen şey, varlığa her şartta verilmez; n...