Ana içeriğe atla

PERDELEME SÜRECİ

Evrimsel sürecin getirisi olarak, varlıkların deneyimlemeleri gereken katalizörlerin niteliğini ve niceliğini artırmak amacıyla bilincin, bilinçdışından ayrışması perdeleme sürecini doğurur ve varlığın psişesini meydana getirir. Bilinçdışı havuzu, evrensel ve ruhsal üst tesirlerin alındığı bilinçüstünü, geçmiş yaşam deneyimlerinin depolandığı bilinçaltını kapsar ve kolektif deneyimsel örüntülerle varlıkları birbirlerine bağlar. Üçüncü yoğunluk derecesi tekamül süreçlerinde bilinçli prensipler tarafından zamanla geliştirilen perdeleme, özgür irade sapmasının deneyimlenmesine olanak vererek negatif ve pozitif kutbiyetin açığa çıkmasına neden olur. Perde, çivit rengi çakrada yoğunlaştırılan enerjinin sonsuz zekaya temas edebilmesiyle; rüya, meditasyon, imgeleme, duru görü, sezgi vb. yöntemler ile delinebilir.

Perdeleme sadece üçüncü yoğunluk derecesi tekamül süreçlerinde varlıklar tarafından deneyimlenir. Yani üst boyutlarda bu tarz bir bilinç bölünmesi söz konusu değildir. Özgür iradeye dayalı seçimler yapılmasına, bu seçimlere bağlı gelişen sapmaların deneyimlenmesine ve katalizörlerin çeşitlenmesine imkan verir. Enkarnasyon sırasında geçmiş yaşamların direkt olarak hatırlanmasının önüne geçer ve unutmaya sebep olur. 

Çocuklarda 5-6 yaşlarına kadar perde hala yeterince gelişmemiş ve esnek olduğu için, geçmiş yaşamların bilinçaltıyla bağlantı kurularak anımsanması sıkça görülür. Varlık evrim basamaklarını tırmandıkça kendi yüksek benliğine daha da yaklaşarak senkronize hareket etmeye başlar. Bu yaklaşım; iman, sorgulama, bilgelik ve farkındalıkla kendisini gösterir. Perdenin ötesine nüfuz edilmeye başlanması sonsuz zekayla bağlantı kurulmasına ve bu süreçlerin hızlanmasına sebep olur. Yüksek benliğimiz perdenin ötesinden adeta bir santral operatörü gibi çalışarak, bu kanallar aracılığıyla veriler aktarır, yüklemeler yapar, uyarılar gönderir, gerekirse geçmiş yaşam verilerini gün yüzüne çıkartarak tekamülümüz için kullanmamızı sağlar. 


Burak Cömertler



Kaynak: The Law of One, The Wanderer's Handbook





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AKSİYON

Harekete geçmediğiniz sürece sevgi aksiyonları da alamazsınız. Dışarı doğru genişleyen yaratımınız olan duygularınız, ancak onları deneyimleme cesareti gösterdiğiniz takdirde sevgi eylemlerine dönüşebilir. Korkunun, ruhunuzun derinliklerinden akseden ilahi ışığın eylemlerinize yansımasını engelleyen bir yanılsama olduğunu unutmayınız. Küçücük bir eylemin, basit bir sözün bile kolektifte nasıl geniş yankılar uyandıracağını tahmin bile edemezsiniz. Şimdi ataleti ortadan kaldırmanın, sarsılmaz birliğin bir parçası olduğunuzu anımsamanın ve bunu sergilemenin zamanı. Etkili bir sevgi eyleminin karşısında ne zorbalık ne de cehalet ayakta kalabilir. Yaratılış gayenizi hatırlayınız, o zaman hiçbir şeyden, hiçbir koşulda korkmamanız gerektiğini anımsayacaksınız. Burak Cömertler

KONTROL

Kontrolün olduğu yerde korku, idrakli hakimiyetin olduğu yerde ise sevgi vardır. Psikolojik manada, kontrol edilerek baskılanan her düşünsel unsur, üzerinde henüz yeterince odaklanılmamış ve sağlıklı bir düzeyden gözlemlenerek gereğince içselleştirilmemiştir. Bu yaklaşım, titreşimsel düzensizlik yani karma meydana getirir. Gölge yanların potansiyel verdiği ve tekrarlayan döngüler halinde karşımıza çıkan tüm yaşam örüntülerini tespit ederek; onlardan kaçıp kurtulmak, onları baskılamak, derinlere itmek veya ötelemek yerine onlarla yüzleşmeyi istemek gerekir. Bu noktada idrak kazanılır, sevgi açığa çıkar, dolayısıyla limitli egonun hakimiyeti son bulur ve ayrışma biter. Şefkat ve bağışlama, idrakli hakimiyetten doğan bu anlayışla belirir. Kontrol etmekle üzerinde belirli bir anlayışa dayalı hakimiyet kurmak farklı yaklaşımlardır. İdrak belirdiğinde hakimiyet sağlanır ve özgür irade tam anlamıyla devreye girer. Özgür irade ile aksiyon almak varlığın yaratımının bütünüyle kendisine ait olma...

DUA

 Eğer ilahi mekanizmalar beni daima gözetiyorlar ve ihtiyaçlarımı biliyorlarsa, yaşam yolculuğumu sıkı bir şekilde denetliyorlar ve bana şah damarımdan daha yakınlarsa, ben neden hala dua etme ihtiyacı duyuyorum? Dua, yukarıya yani ilahi gözetici mekanizmalara doğru yöneltilen bir tür dilekçedir. Bu dilekçenin yukarıya, kuvvetle ve çabayla, uygun kademeye gönderilebilmesi, dua eden varlığa gelmesi gereken ya da gelebilecek olan potansiyel haldeki yardımların gerçekleşmesini, aktif hale gelmesini sağlar. Yani dua, yardımı talep eden varlığın gayretiyle, yukarıyla olan bağlantının kuvvetlenmesini ve genişlemesini sağlayarak, ihtimal dahilinde, pasif halde, hazırda bekleyen ve ihtiyaç duyulan yardımların cevap bulmasının yolunu açar. Duanın kabul olmasının ise iki şartı vardır. İlki, duanın kuvvetle ve samimiyetle yapılması, diğeri ise yapılan duanın kendisinin ve diğer varlıkların evrimine engel oluşturmayacak içerikte olmasıdır. Yani her istenilen şey, varlığa her şartta verilmez; n...