Ana içeriğe atla

KUTSİYET

 Bozulması ve dokunulması yasak saydığınız ve sorgulamadan muhafaza ettiğiniz değer, inanç ve kalıplar sizin kutsalınız değil putunuzdur. Çünkü bunlar birer realitedir. Realiteler, duygu ve düşüncelerin yaşamdaki değişken karşılıklarıdır. Hiçbir bayrak, devlet, millet, eşya, kitap ya da din kutsal değildir ve tüm bunlar düşünce ürünüdür. Düşünce ürünü olan her unsur ise madde illüzyonu içinde hareketlidir, yani zamana aittir. Zamana ait olan dağılmaya mahkumdur ve gelişen düşünceyle hep bir yüksek olanıyla değiştirilir. Kutsiyet yalnızca anda, sarsılmaz ve kapsayıcı olana atfedilir. Kutsal olan yalnızca mutlak olandır. İllüzyon içerisinde sıkı sıkıya tutunulan hiçbir unsur; sarsılmaz, anda ve mutlak olanla kıyaslanamaz. Kutsal olan ise yaşam içerisinde yalnızca sevginin tezahürleri ile belirebilir.

Mükemmel ve kusursuz olandan başka hiçbir yaşamsal unsura kutsiyet ithaf edilemez. Evren tamamiyle düşünce eseridir. Düşünce ise her zaman bir yükseği olan, ayrışma ve sapmalar meydana getiren illüzyona ait imajlardan ibarettir.Varlığın gayesi bu düşünceleri ve meydana getirdiği sapmaları deneyimlemek ve onları itici güç olarak kullanarak yükselmektir. Bu sayede Sonsuz ve Kaynak olana hizmet etmiş olur. Bu sayede kendisine hizmet etmiş olur. Onlara sıkı sıkıya bağlanmak, düşüncenin hakiki manasının ve işlevinin anlaşılmadığının göstergesidir.

Burak Cömertler

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İNANÇ VE İDRAK

-İlk aşamada, inancın, her türlü inanışın, limitli ve egosantrik bir zihinsel yaklaşım biçimi olduğunu vurgulamakta fayda var. Şöyle ki; inanç mekanizmasını biraz açmaya çalışırsak eğer; - Önce zihinde katı bir imge belirir. Varlık, enerjisini bu imgeye sorgulamadan yoğunlaştırır ve ardından yoğunlaştırdığı enerjisini imge üzerinde sürekli ve sabit kılarak kendisine bir konfor alanı yaratır. Bunun adı inançtır. Varlık bu şekilde, inandığı, dokunulmazlık ve kutsiyet atadığı değere sahip çıkar, ötesini görmek istemez, onu bırakmak istemez, onun için savaşıp kan bile dökebilir. Bu aşamada sabit, durağan ve sorgulama yetisi henüz yeterince gelişmemiş bir zihnin yaklaşımını gözlemlemekteyiz. - Fark ettiğiniz üzere burada bir imgenin yani yaratım sonucu meydana gelen limitli mekanik bir örüntünün, varlık zihni üzerindeki hakimiyeti söz konusudur. Bir nevi maddenin varlık üzerindeki hakimiyeti de diyebiliriz bu duruma. İnancın yönlendirdiği insan, henüz sorgu ve idrak düzeyine erişilmediği iç...

ENKARNASYON & REENKARNASYON

 Reenkarnasyon bir inanç değil, farkındalık meselesidir ve evrenin işleyiş biçiminin temelidir. Evrim ihtiyacı duyan tüm varlıklar, belirli bir devre boyunca, bilinç yapılarına ve gözlem ihtiyaçlarına uygun olan gezegenlerde tekrar tekrar doğarlar. Ölüm bir son değil, yeniden doğacak, yani yeni bir şuur haline geçecek olan varlığın geçiş, dinlenme ve bir önceki enkarnasyondan elde ettiklerini özümsemesi sürecidir. Yaratan'ın bilgisi sonsuzdur, dolayısıyla evrim farklı gezegenlerde, farklı beden yapılarında ve bilinç seviyelerinde hiç bitmeden devam edecektir. Reenkarnasyon anlayışını, ruhsal bilgiler ışığında, dogmalardan kurtararak gereğince içselleştirebilmek, varlığın, evreni yani kendisini tanıyabilmesinin ve farkındalıklı hayatlar yaşayabilmesinin gereğidir.  Enkarnasyon şuur değişimi demektir. Her yeni yaşam, öncesinde kurgulanır ve realiteler düzeyinde gerekli olan şuur haline geçilir. Bu kurgu, yaşam maketini oluşturan yüksek benliğin kader planlamasıdır. İç içe geçmiş...

AKSİYON

Harekete geçmediğiniz sürece sevgi aksiyonları da alamazsınız. Dışarı doğru genişleyen yaratımınız olan duygularınız, ancak onları deneyimleme cesareti gösterdiğiniz takdirde sevgi eylemlerine dönüşebilir. Korkunun, ruhunuzun derinliklerinden akseden ilahi ışığın eylemlerinize yansımasını engelleyen bir yanılsama olduğunu unutmayınız. Küçücük bir eylemin, basit bir sözün bile kolektifte nasıl geniş yankılar uyandıracağını tahmin bile edemezsiniz. Şimdi ataleti ortadan kaldırmanın, sarsılmaz birliğin bir parçası olduğunuzu anımsamanın ve bunu sergilemenin zamanı. Etkili bir sevgi eyleminin karşısında ne zorbalık ne de cehalet ayakta kalabilir. Yaratılış gayenizi hatırlayınız, o zaman hiçbir şeyden, hiçbir koşulda korkmamanız gerektiğini anımsayacaksınız. Burak Cömertler