Ana içeriğe atla

TOPARLANMA

Yaşananlar, geçmişiniz ne kadar da kıymetli. Tüm bu yüklerin altına girerek sorumluluğu üstlendiğiniz için kendinizi kutlamalısınız. En çirkin ve bayağı görünenleri bile bugün bu noktaya gelmenize yardımcı oldu. Geçmişi şu anda dönüştürdünüz ve artık görevini yerine başarıyla getirdi. Emeliniz evrilmek değil miydi? Onları kucakladınız ve kabul ettiniz. Ayrılık ortadan kalktı. Bu sefer de kucakladıklarınız yükselmenize zemin oluşturdu. Geçmişi kucaklamak gerektiğini fark edebilmek ne büyük erdemmiş.

Dönüp baktığınızda geriye içiniz hala acıyorsa ya hala kendinizi yargılıyor veya başkalarının gözlerinden değerinizi biçiyorsunuz demektir. Etten kemikten olduğunuzu unutuyorsunuz. Sizi geriye çeken ve affedemediğiniz her şeyin bir imaj olduğunu da unutuyorsunuz. Sen geçmişe ait bir imajda değil şu andasın. Oysa ki sen farkında ol ya da olma, onlar farkında olsunlar ya da olmasınlar geçmiş imajlarında bu rolleri büyük bir cesaretle üstlendiniz. Hem bunu birbiriniz için büyük birer vazife bilerek yaptınız. Bu sayede potansiyelleriniz açığa çıktı, kendinizi bildiniz ve vicdanınızdaki katı parçalar dağıldı gitti.

Bunu fark edebilene, kendi değerini başkasının gözünden değil kendi kendine bilebilene, ne zor yollar geçtiğini anımsayıp yoluna ve kalbine teşekkür edene, temelde ayrılık olmadığını, yaşamın bizi bize yansıtan mizansenler bütünü olduğunu anlayana var olmak her anıyla ne kadar da kıymetli...

Siz üstlenmezseniz sizden başka sizin geçmişinizi kim üstlenebilirdi ki?


Burak Cömertler

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AKSİYON

Harekete geçmediğiniz sürece sevgi aksiyonları da alamazsınız. Dışarı doğru genişleyen yaratımınız olan duygularınız, ancak onları deneyimleme cesareti gösterdiğiniz takdirde sevgi eylemlerine dönüşebilir. Korkunun, ruhunuzun derinliklerinden akseden ilahi ışığın eylemlerinize yansımasını engelleyen bir yanılsama olduğunu unutmayınız. Küçücük bir eylemin, basit bir sözün bile kolektifte nasıl geniş yankılar uyandıracağını tahmin bile edemezsiniz. Şimdi ataleti ortadan kaldırmanın, sarsılmaz birliğin bir parçası olduğunuzu anımsamanın ve bunu sergilemenin zamanı. Etkili bir sevgi eyleminin karşısında ne zorbalık ne de cehalet ayakta kalabilir. Yaratılış gayenizi hatırlayınız, o zaman hiçbir şeyden, hiçbir koşulda korkmamanız gerektiğini anımsayacaksınız. Burak Cömertler

SENİN ESERİN

Sürekli mutlu olunması gerektiğini kim söyledi? Acı çekmenin, hasta olmanın gereksiz olduğunu, göğün her zaman açık olması gerektiğini kim söyledi? Kim söyledi dünyanın adaletli bir yer olması gerektiğini, buna dair kök inanç nasıl oluştu? Kim söyledi savaşların olmaması gerektiğini, ölümün kötü olduğunu? Dünya kendi etrafında dönüyor, insan da onun üzerinde etiyle, kemiğiyle ve düşüncesiyle dönüyor. Döngüleri kısır ve sevgisiz. Dışında olan, ona acı veren her şeyin kendi sevgisizliğinin eseri ve yansıması olduğunu anlayamıyor. Sorgulamıyor, yalnızca inanıyor. Hayır, o sadece rahat etmek istiyor, hem de hiç çaba harcamadan. Hiç sorumluluk almadan kalıplara sığmaya, kimlikler ardına gizlenmeye devam ediyor. En büyük marifeti de bir suçlu bulup onu dışarıda araması. Bu düzeni kendi eliyle kurdu. Dışında oyalandı, içine bakmayı unuttu, kurduğunun esiri oldu. Güç ve haz onun gözlerini kör etti. Her yeri acıyla kaplı halbuki. Etini çizsen kanayacak. Dışardan yardım beklemekten, kurtarıcı yo...

RUHSAL UYANIŞ

 Ruhsal uyanış, uyanmayı istemekle ya da uyanmalıyım demekle gerçekleşmez. Uyanış bir hedef değil, doğal bir sonuçtur. Kök çakradan giren evrensel kozmik enerjilerin, ilk üç enerji alanında içsel enerjilerle kesişerek meydana getirdiği deneyimler ve bunların sonuçlarının özümsenmesinin ardından, varlık bu kesişimi yeşil, mavi ve çivit renklerine karşılık gelen üst enerji alanlarında gerçekleştirmeyi talep eder hale gelir. Uyanış budur. Bu idrak aşamasına gelebilmek için kırmızı, turuncu ve sarı enerji alanlarına karşılık gelen hayatta kalma, kimlik oluşturma ve toplumsal ilişkiler ile ilgili deneyimlerin gözden geçirilmesi, idraki ve kabulü gerekir. Bu sayede geçmiş benlikler bağışlanır ve enerji alanlarını temizleyerek dengeye gelen varlık kendisini sever hale gelir. Karma denilen titreşimsel düzensizlikleri gidermenin tek yolu sevmekten ve bağışlamaktan geçer. Uyanış, deneyimler ve bu deneyimlerin açığa çıkan tesirlerinden bilinçli bir farkındalıkla arınabilmenin sonucunda kendil...