Ana içeriğe atla

GEÇİRGEN

 Zorlu enkarnasyon süreçlerinde varlığın ayakta sağlam kalabilmesi akışkan ve geçirgen olabilmesine bağlıdır. Kalıplar, sınırlar, katı tutum ve sorgulanmamış realiteler varlığı dış baskı yolu ile dengede tutuyor gibi görünebilir. Bu noktada henüz sorumluluk alınmamış ve yeterince irade gösterilmemiştir. Geçirgen varlık, geniş bir gönül açıklığıyla iç ve dış tesirleri sindirerek tepki geliştirebilendir. Bilgi ve farkındalık ile desteklediği vicdanı, en kötü görünen durumlarda bile tek yol göstericisidir ve bu durumların Yaratan'ı tanıma yolunda sayısız fırsatlar barındırdığının farkındadır. Pozitif yönde kutuplaşan varlık giderek daha da geçirgen, egolarını deneyimleyerek dönüştürebilen ve özündeki sevgiyi madde düzleminde ışıtmayı başarabilendir.

Dinlediğinin ve söyleyeceğinin farkında olan ve tepkisini sevgiyle verebilen birisi ile tutumları katı, dediğim dedik ve şartlanmalarla şekil alan bir zihnin tepkileri elbette birbirinden çok farklı olacaktır. 

Birisi, karşısındakini anlayarak yargılamaz ve onu tüm genişliğiyle kabul ederek affeder. Dersini çıkarır, kendi tekamülüne katkı sağlar ve yoluna devam eder. Diğeri, bir ömür sürecek kinini yüreğinde saklar. Ve hatta bunu bir marifet gibi görerek ömrü boyunca bu duyguyu besler durur. Yaşamdaki bir amacının bu dersi vermek olduğunun farkında değildir.

Bir diğeri inanıyor, bu inancını herkesin bakış açısından üstün görüyor ve sırf bu yüzden kendinden olmayana üstünlük taslayarak, yargılayarak ve ayrıştırarak muamele etmekte bir beis görmüyor ve kendisini kontrol eden dinsel kalıplara, onları hayatında bir kez bile olsun sorgulamadan biat ederek aklına ihanet ediyor. Bu insan da, karşısında durup onu koşulsuz seven, tüm varlıkları Yaratan'dan ötürü kendinden bilen ve çatışmaları merhamet ve sevgiyle gidermeye çalışan diğer bir varlıkla elbette aynı vicdani gelişmişlik düzeyinde değildir.

Bu örneklerden de anlaşılacağı gibi, geçirgen insan otomat hareket ve düşünce biçimlerini, giderek farkındalıklı sevgi anlayışlarıyla değiştirebilen ve idraklenen varlığı temsil eder. Geçirgenlik; alım genişliği, dönüşüm kabiliyeti ve tesirlere bilinçli göğüs gerebilme yetisi ile varlık nazarında giderek gelişen bir hal alır.

Burak Cömertler


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AKSİYON

Harekete geçmediğiniz sürece sevgi aksiyonları da alamazsınız. Dışarı doğru genişleyen yaratımınız olan duygularınız, ancak onları deneyimleme cesareti gösterdiğiniz takdirde sevgi eylemlerine dönüşebilir. Korkunun, ruhunuzun derinliklerinden akseden ilahi ışığın eylemlerinize yansımasını engelleyen bir yanılsama olduğunu unutmayınız. Küçücük bir eylemin, basit bir sözün bile kolektifte nasıl geniş yankılar uyandıracağını tahmin bile edemezsiniz. Şimdi ataleti ortadan kaldırmanın, sarsılmaz birliğin bir parçası olduğunuzu anımsamanın ve bunu sergilemenin zamanı. Etkili bir sevgi eyleminin karşısında ne zorbalık ne de cehalet ayakta kalabilir. Yaratılış gayenizi hatırlayınız, o zaman hiçbir şeyden, hiçbir koşulda korkmamanız gerektiğini anımsayacaksınız. Burak Cömertler

KONTROL

Kontrolün olduğu yerde korku, idrakli hakimiyetin olduğu yerde ise sevgi vardır. Psikolojik manada, kontrol edilerek baskılanan her düşünsel unsur, üzerinde henüz yeterince odaklanılmamış ve sağlıklı bir düzeyden gözlemlenerek gereğince içselleştirilmemiştir. Bu yaklaşım, titreşimsel düzensizlik yani karma meydana getirir. Gölge yanların potansiyel verdiği ve tekrarlayan döngüler halinde karşımıza çıkan tüm yaşam örüntülerini tespit ederek; onlardan kaçıp kurtulmak, onları baskılamak, derinlere itmek veya ötelemek yerine onlarla yüzleşmeyi istemek gerekir. Bu noktada idrak kazanılır, sevgi açığa çıkar, dolayısıyla limitli egonun hakimiyeti son bulur ve ayrışma biter. Şefkat ve bağışlama, idrakli hakimiyetten doğan bu anlayışla belirir. Kontrol etmekle üzerinde belirli bir anlayışa dayalı hakimiyet kurmak farklı yaklaşımlardır. İdrak belirdiğinde hakimiyet sağlanır ve özgür irade tam anlamıyla devreye girer. Özgür irade ile aksiyon almak varlığın yaratımının bütünüyle kendisine ait olma...

DUA

 Eğer ilahi mekanizmalar beni daima gözetiyorlar ve ihtiyaçlarımı biliyorlarsa, yaşam yolculuğumu sıkı bir şekilde denetliyorlar ve bana şah damarımdan daha yakınlarsa, ben neden hala dua etme ihtiyacı duyuyorum? Dua, yukarıya yani ilahi gözetici mekanizmalara doğru yöneltilen bir tür dilekçedir. Bu dilekçenin yukarıya, kuvvetle ve çabayla, uygun kademeye gönderilebilmesi, dua eden varlığa gelmesi gereken ya da gelebilecek olan potansiyel haldeki yardımların gerçekleşmesini, aktif hale gelmesini sağlar. Yani dua, yardımı talep eden varlığın gayretiyle, yukarıyla olan bağlantının kuvvetlenmesini ve genişlemesini sağlayarak, ihtimal dahilinde, pasif halde, hazırda bekleyen ve ihtiyaç duyulan yardımların cevap bulmasının yolunu açar. Duanın kabul olmasının ise iki şartı vardır. İlki, duanın kuvvetle ve samimiyetle yapılması, diğeri ise yapılan duanın kendisinin ve diğer varlıkların evrimine engel oluşturmayacak içerikte olmasıdır. Yani her istenilen şey, varlığa her şartta verilmez; n...