Ana içeriğe atla

PARALİZE

Dinsel metinlerde put olarak betimlenen her unsur, varlığın katı inançlarına ve bu yolla şartlanmasına vurgu yapar. Varlık, paralize halde zaman içerisindeki bir imgeye sorgulamadan yönlendirdiği enerjisini, konforunu bozmamak ve ortalığı yakıp yıkmak uğruna sürekli kılar. Dışarıdan bakılıp, etrafından kutsanarak dolaşılan katı kaya parçasının imgesi, içine girilip dehlizlerine bakıldığında, görülmeye ve anlaşılmaya çalışıldığında akışkan ve geçirgen bir hal alır. Kutsal ile kutsal olmayan, put ile aşkın olan, inanç ile sarsılmaz ve devinim eden bu noktada birbirinden ayrılmaya başlar. Akıl eden düşündüğü için değil, düşündüğünü gözlemlediği için algılar. Algıladıkça bakış açısı genişler. Genişledikçe her adımda kendisini yeniden doğurur. Doğurduğu ise saf bir biçimde çabasız elde ettiği farkındalığıdır.

İnanç, varlığın şartlanmasıdır ve bu tutum yalnızca, gerçek, saf bir biçimde görülmek istenildiğinde ortadan kalkabilir. İnanç sabittir, farkındalık ise devinim eder ve gelişkendir. Ataların inanç kalıplarını bu yüzden sorgulamak gerekir. 

Evrim, varlığın kendisine dair farkındalığının yükselmesidir. Bunun için korkmadan yaşamak ve yaşanılanlara dikkatlice odaklanmak gerekir. Varlık özündeki sevginin tezahür etmesi ve kademe kademe şuurun genişlemesi buna bağlıdır. Sevgi, inancın dağıldığı yerde, gerçeğe ulaşıldığında; yani realite kapsamlandığında açığa çıkar. Varlığın hakiki sevinci bu anda belirir ve sınırlandırıcıları ortadan kalkar.

Burak Cömertler

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AKSİYON

Harekete geçmediğiniz sürece sevgi aksiyonları da alamazsınız. Dışarı doğru genişleyen yaratımınız olan duygularınız, ancak onları deneyimleme cesareti gösterdiğiniz takdirde sevgi eylemlerine dönüşebilir. Korkunun, ruhunuzun derinliklerinden akseden ilahi ışığın eylemlerinize yansımasını engelleyen bir yanılsama olduğunu unutmayınız. Küçücük bir eylemin, basit bir sözün bile kolektifte nasıl geniş yankılar uyandıracağını tahmin bile edemezsiniz. Şimdi ataleti ortadan kaldırmanın, sarsılmaz birliğin bir parçası olduğunuzu anımsamanın ve bunu sergilemenin zamanı. Etkili bir sevgi eyleminin karşısında ne zorbalık ne de cehalet ayakta kalabilir. Yaratılış gayenizi hatırlayınız, o zaman hiçbir şeyden, hiçbir koşulda korkmamanız gerektiğini anımsayacaksınız. Burak Cömertler

SENİN ESERİN

Sürekli mutlu olunması gerektiğini kim söyledi? Acı çekmenin, hasta olmanın gereksiz olduğunu, göğün her zaman açık olması gerektiğini kim söyledi? Kim söyledi dünyanın adaletli bir yer olması gerektiğini, buna dair kök inanç nasıl oluştu? Kim söyledi savaşların olmaması gerektiğini, ölümün kötü olduğunu? Dünya kendi etrafında dönüyor, insan da onun üzerinde etiyle, kemiğiyle ve düşüncesiyle dönüyor. Döngüleri kısır ve sevgisiz. Dışında olan, ona acı veren her şeyin kendi sevgisizliğinin eseri ve yansıması olduğunu anlayamıyor. Sorgulamıyor, yalnızca inanıyor. Hayır, o sadece rahat etmek istiyor, hem de hiç çaba harcamadan. Hiç sorumluluk almadan kalıplara sığmaya, kimlikler ardına gizlenmeye devam ediyor. En büyük marifeti de bir suçlu bulup onu dışarıda araması. Bu düzeni kendi eliyle kurdu. Dışında oyalandı, içine bakmayı unuttu, kurduğunun esiri oldu. Güç ve haz onun gözlerini kör etti. Her yeri acıyla kaplı halbuki. Etini çizsen kanayacak. Dışardan yardım beklemekten, kurtarıcı yo...

RUHSAL UYANIŞ

 Ruhsal uyanış, uyanmayı istemekle ya da uyanmalıyım demekle gerçekleşmez. Uyanış bir hedef değil, doğal bir sonuçtur. Kök çakradan giren evrensel kozmik enerjilerin, ilk üç enerji alanında içsel enerjilerle kesişerek meydana getirdiği deneyimler ve bunların sonuçlarının özümsenmesinin ardından, varlık bu kesişimi yeşil, mavi ve çivit renklerine karşılık gelen üst enerji alanlarında gerçekleştirmeyi talep eder hale gelir. Uyanış budur. Bu idrak aşamasına gelebilmek için kırmızı, turuncu ve sarı enerji alanlarına karşılık gelen hayatta kalma, kimlik oluşturma ve toplumsal ilişkiler ile ilgili deneyimlerin gözden geçirilmesi, idraki ve kabulü gerekir. Bu sayede geçmiş benlikler bağışlanır ve enerji alanlarını temizleyerek dengeye gelen varlık kendisini sever hale gelir. Karma denilen titreşimsel düzensizlikleri gidermenin tek yolu sevmekten ve bağışlamaktan geçer. Uyanış, deneyimler ve bu deneyimlerin açığa çıkan tesirlerinden bilinçli bir farkındalıkla arınabilmenin sonucunda kendil...