Ana içeriğe atla

ŞARTLANMA & İLLÜZYON

 Bireyin tepki ve hareketlerine iki unsur yön verebilir. İlki düşüncesi; ikincisi ise düşüncesini gözlemleyerek elde ettiği algısıdır. Düşüncenin biçimlendirdiği tepki varlığın özüne ait değildir ve şartlanmış zihnin ürünüdür. Düşünce illüzyondur ve şartlanma doğurur. Saf algıdan ötürü verilen tepki ise, zaman düzlemindeki hareketli düşüncenin gözlemlenerek, bütün ve yalın halde görülmesinden ötürü verilir. Bu tepki ve hareket biçimi realiteye hakim olmaktan, yani sevgiden ve özden verilen tepkidir. Dualitenin neden olduğu özgür irade sapmaları bu şekilde giderilebilir. Realiteye bu sağlıklı gözlem biçimiyle hakim olunabilir ve tekamül basamakları tırmanılır.

Şartlanmış zihin, imajların yani duygunun, inancın ve dogmanın kontrolü elinde bulundurduğu ve varlığın illüzyon içerisinde yönlendirildiği zihindir. Zihnin kontrolü büyük oranda varlığın elinde değildir, otomat yaşam biçimleri dahilinde algısı yönlendirilmeye yatkın olan varlık, manipülasyona açıktır. 

Sınırlandırıcılarından kurtulmuş zihin ise bir adım geriye atarak algısını genişleten ve odaklanarak tüm bu yönlendiricilerin ne olduğunu ve neler demek istediğini saf bir biçimde algılayan zihindir. Her şeyin üzerinde olan gerçek, hakikat ve sevgi; bu şartlanmamış zihinde daha yüksek oranda belirebilir.

Varlığın inançlarının, duygularının, düşüncelerinin ve kendisine yön veren her türlü toplumsal kalıbın farkına varabilmesi; kendi özgün yolunu şahsiyet kazanarak yürümesinin ve yüksek karakterli yaşam biçimlerini vicdanıyla geliştirmesinin yolunu açar. İllüzyonun yarattığı ayrılık, bu ayrılığın farkına varılması ve gözlemlenip algılanmasıyla ve onunla bütünleşilmesiyle ortadan kalkar ve anın barındırdığı sevgi varlıkların özünden, döngülerin ardından açığa çıkmaya başlar.

Burak Cömertler


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AKSİYON

Harekete geçmediğiniz sürece sevgi aksiyonları da alamazsınız. Dışarı doğru genişleyen yaratımınız olan duygularınız, ancak onları deneyimleme cesareti gösterdiğiniz takdirde sevgi eylemlerine dönüşebilir. Korkunun, ruhunuzun derinliklerinden akseden ilahi ışığın eylemlerinize yansımasını engelleyen bir yanılsama olduğunu unutmayınız. Küçücük bir eylemin, basit bir sözün bile kolektifte nasıl geniş yankılar uyandıracağını tahmin bile edemezsiniz. Şimdi ataleti ortadan kaldırmanın, sarsılmaz birliğin bir parçası olduğunuzu anımsamanın ve bunu sergilemenin zamanı. Etkili bir sevgi eyleminin karşısında ne zorbalık ne de cehalet ayakta kalabilir. Yaratılış gayenizi hatırlayınız, o zaman hiçbir şeyden, hiçbir koşulda korkmamanız gerektiğini anımsayacaksınız. Burak Cömertler

KONTROL

Kontrolün olduğu yerde korku, idrakli hakimiyetin olduğu yerde ise sevgi vardır. Psikolojik manada, kontrol edilerek baskılanan her düşünsel unsur, üzerinde henüz yeterince odaklanılmamış ve sağlıklı bir düzeyden gözlemlenerek gereğince içselleştirilmemiştir. Bu yaklaşım, titreşimsel düzensizlik yani karma meydana getirir. Gölge yanların potansiyel verdiği ve tekrarlayan döngüler halinde karşımıza çıkan tüm yaşam örüntülerini tespit ederek; onlardan kaçıp kurtulmak, onları baskılamak, derinlere itmek veya ötelemek yerine onlarla yüzleşmeyi istemek gerekir. Bu noktada idrak kazanılır, sevgi açığa çıkar, dolayısıyla limitli egonun hakimiyeti son bulur ve ayrışma biter. Şefkat ve bağışlama, idrakli hakimiyetten doğan bu anlayışla belirir. Kontrol etmekle üzerinde belirli bir anlayışa dayalı hakimiyet kurmak farklı yaklaşımlardır. İdrak belirdiğinde hakimiyet sağlanır ve özgür irade tam anlamıyla devreye girer. Özgür irade ile aksiyon almak varlığın yaratımının bütünüyle kendisine ait olma...

DUA

 Eğer ilahi mekanizmalar beni daima gözetiyorlar ve ihtiyaçlarımı biliyorlarsa, yaşam yolculuğumu sıkı bir şekilde denetliyorlar ve bana şah damarımdan daha yakınlarsa, ben neden hala dua etme ihtiyacı duyuyorum? Dua, yukarıya yani ilahi gözetici mekanizmalara doğru yöneltilen bir tür dilekçedir. Bu dilekçenin yukarıya, kuvvetle ve çabayla, uygun kademeye gönderilebilmesi, dua eden varlığa gelmesi gereken ya da gelebilecek olan potansiyel haldeki yardımların gerçekleşmesini, aktif hale gelmesini sağlar. Yani dua, yardımı talep eden varlığın gayretiyle, yukarıyla olan bağlantının kuvvetlenmesini ve genişlemesini sağlayarak, ihtimal dahilinde, pasif halde, hazırda bekleyen ve ihtiyaç duyulan yardımların cevap bulmasının yolunu açar. Duanın kabul olmasının ise iki şartı vardır. İlki, duanın kuvvetle ve samimiyetle yapılması, diğeri ise yapılan duanın kendisinin ve diğer varlıkların evrimine engel oluşturmayacak içerikte olmasıdır. Yani her istenilen şey, varlığa her şartta verilmez; n...