Ana içeriğe atla

İNANÇ & İLLÜZYON

Sonsuz Yaratan madde illüzyonundaki dağılacak bir imgede aranmaz; O, süregelen ve genişleyen anın farkındalığında aranır. Bu yüzden inançta ve imanda sevgi yoktur, sadece sanı vardır. Her ikisi de, madde illüzyonuna ait bir tanrı imgesinin şartlandırdığı yani hakim olunmamış düşüncenin yönlendirdiği ve kontrol altında tuttuğu zihin yapısına hitap eder. İllüzyona ait imge gözlemlenip algılanmaya başlanınca imaj yerini idrake; inanç şartlanması ise yerini sevgiye bırakır. Üçüncü boyut insanının zihni dördüncü boyuta bu şekilde evrilir. Korkunun bittiği yerde sevgi ve idrak belirmeye başlar.

Saflaştırılmış bir zihinle algılamak, yani zaman düzlemine ait düşünce temelli bir unsuru gözlemleyerek içselleştirmek realite üzerinde hakimiyet kurulmasını sağlar. İnanç temelli tüm düşünce unsurları da ancak sağlıklı bir şekilde sorgulandığı ve gözlemlendiği zaman algılanıp üzerinde hakimiyet kurulabilir.

Enkarnasyon gözlemlemek için; gözlem süreçleri de madde illüzyonu üzerinde hakimiyet kurabilmek için varlıklarca geçirilir.

Nedir bu madde illüzyonu?

Varlık mekanizması parçalarına ayırılıp incelendiğinde, sevgiden ve bilgiden oluşmuş kaynağa bağlı özün, zaman ve mekan içerisine bağlanmış bedenin ve bu birlikteliğin hayat akışı dahilinde meydana getirdiği düşünce yani imaj temelli korku, endişe, haz, mutluluk, inanç vb. unsurların dalgalar halinde birbiri içine geçtiği gözlemlenir. 

Düşünce varlığın yaratımıdır ve illüzyon denilen şey bu imajlar birlikteliğinin mekan içerisinde zaman ile birlikte yol alabildiği yaratım alanıdır. Yani, düşünce varlık tarafından yine varlığın gelişimi için üretilir ve deneyimler gözlemlenerek gelişim sağlanır. Hakim olunan düşüncenin her adımda üzerine çıkılır ve varlığın öz bilgisi artar. Sonuç olarak zaman yani illüzyon içerisine aktarılan her imaj ve bu imajların karşılığı olan realiteler bütünüyle geçicidir ve varlığı özünde yükseltmesi için meydana getirilir.

İllüzyon öğeleri incelenip araştırılmak ve gözlemlenmek içindir. İnanç ve duygu temelli varlık döngüleri bu yüzden gelişimi kısıtlar ve varlık enerjisini illüzyon içerisine hapseder. Bunların sağlıklı gözlemlenmesi ise öze yani sevgiden oluşan bütüncül kaynağa deneyim olarak hizmet eder. Bu yüzden kendini keşfetme yolundaki varlık ulaşılan bilinç düzeyinde inanmak yerine fark etmeye çalışmalıdır. Bu aynı zamanda dışa bakan gözün kendini, Yaratan'ı ve evreni keşfetmek için içe yönelmesidir. 

Burak Cömertler


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İNANÇ VE İDRAK

-İlk aşamada, inancın, her türlü inanışın, limitli ve egosantrik bir zihinsel yaklaşım biçimi olduğunu vurgulamakta fayda var. Şöyle ki; inanç mekanizmasını biraz açmaya çalışırsak eğer; - Önce zihinde katı bir imge belirir. Varlık, enerjisini bu imgeye sorgulamadan yoğunlaştırır ve ardından yoğunlaştırdığı enerjisini imge üzerinde sürekli ve sabit kılarak kendisine bir konfor alanı yaratır. Bunun adı inançtır. Varlık bu şekilde, inandığı, dokunulmazlık ve kutsiyet atadığı değere sahip çıkar, ötesini görmek istemez, onu bırakmak istemez, onun için savaşıp kan bile dökebilir. Bu aşamada sabit, durağan ve sorgulama yetisi henüz yeterince gelişmemiş bir zihnin yaklaşımını gözlemlemekteyiz. - Fark ettiğiniz üzere burada bir imgenin yani yaratım sonucu meydana gelen limitli mekanik bir örüntünün, varlık zihni üzerindeki hakimiyeti söz konusudur. Bir nevi maddenin varlık üzerindeki hakimiyeti de diyebiliriz bu duruma. İnancın yönlendirdiği insan, henüz sorgu ve idrak düzeyine erişilmediği iç...

ENKARNASYON & REENKARNASYON

 Reenkarnasyon bir inanç değil, farkındalık meselesidir ve evrenin işleyiş biçiminin temelidir. Evrim ihtiyacı duyan tüm varlıklar, belirli bir devre boyunca, bilinç yapılarına ve gözlem ihtiyaçlarına uygun olan gezegenlerde tekrar tekrar doğarlar. Ölüm bir son değil, yeniden doğacak, yani yeni bir şuur haline geçecek olan varlığın geçiş, dinlenme ve bir önceki enkarnasyondan elde ettiklerini özümsemesi sürecidir. Yaratan'ın bilgisi sonsuzdur, dolayısıyla evrim farklı gezegenlerde, farklı beden yapılarında ve bilinç seviyelerinde hiç bitmeden devam edecektir. Reenkarnasyon anlayışını, ruhsal bilgiler ışığında, dogmalardan kurtararak gereğince içselleştirebilmek, varlığın, evreni yani kendisini tanıyabilmesinin ve farkındalıklı hayatlar yaşayabilmesinin gereğidir.  Enkarnasyon şuur değişimi demektir. Her yeni yaşam, öncesinde kurgulanır ve realiteler düzeyinde gerekli olan şuur haline geçilir. Bu kurgu, yaşam maketini oluşturan yüksek benliğin kader planlamasıdır. İç içe geçmiş...

AKSİYON

Harekete geçmediğiniz sürece sevgi aksiyonları da alamazsınız. Dışarı doğru genişleyen yaratımınız olan duygularınız, ancak onları deneyimleme cesareti gösterdiğiniz takdirde sevgi eylemlerine dönüşebilir. Korkunun, ruhunuzun derinliklerinden akseden ilahi ışığın eylemlerinize yansımasını engelleyen bir yanılsama olduğunu unutmayınız. Küçücük bir eylemin, basit bir sözün bile kolektifte nasıl geniş yankılar uyandıracağını tahmin bile edemezsiniz. Şimdi ataleti ortadan kaldırmanın, sarsılmaz birliğin bir parçası olduğunuzu anımsamanın ve bunu sergilemenin zamanı. Etkili bir sevgi eyleminin karşısında ne zorbalık ne de cehalet ayakta kalabilir. Yaratılış gayenizi hatırlayınız, o zaman hiçbir şeyden, hiçbir koşulda korkmamanız gerektiğini anımsayacaksınız. Burak Cömertler