Ana içeriğe atla

ÖZDEĞER

Başkalarını sevebilmenin yolu insanın önce kendisini sevmesinden ve değerini bilmesinden geçer. Bunun için de kendisine dikkatle odaklanması gerekir. Odaklanmak; sağlıklı gözlem yapıldığı takdirde bağımlılıkların, arzuların ve duyguların üzerinde bilinçli bir hakimiyet kurulmasına yol açar ve tesir alınan noktaları daha büyük oranda varlığın kontrolüne geçirir. Bu yolla kendisini başkalarının yargı ve imajlarına göre değil, kendi yüksek algısına göre keşfetmeye başlar. Makinesinin parçalarını gözden geçirerek işlevselliğini kontrol edebilir ve psişesine biçim verebilir. Bu sayede illüzyon üzerindeki hakimiyeti artacağından yaşamına denge gelir. 

Bütünü yani kendisini yansıtan diğer parçaları anlamanın, affetmenin, sevmenin ve onlara şefkat göstermenin yolu da insanın önce kendisini sevmesinden başlar. Kendisinin dönüşmesi bütünün dönüşmesiyle aynıdır, kendisini sevmesi bütünü sevmesiyle aynıdır.

İnsan kendisinin evrende nasıl önemli bir fonksiyonu olduğunu bilmez ve anlamazken bile değerini başkalarının gözünden biçmesi ve yaşamdan geri çekilerek deneyimlerini kısıtlaması abestir. 

Bu odaklanma hali zamana ait geçmiş ve gelecek imajlarından, bunların neden olduğu korkudan, endişeden ve kaygıdan kopararak görüşün berraklaşmasına yol açar. İllüzyon zamandır. Zaman, düşünce ve duygulardan ibaret imajları taşır, sevgi odaklanılan anda olanı olduğu gibi görüp anlamlandırılan andadır.

Burak Cömertler







Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İNANÇ VE İDRAK

-İlk aşamada, inancın, her türlü inanışın, limitli ve egosantrik bir zihinsel yaklaşım biçimi olduğunu vurgulamakta fayda var. Şöyle ki; inanç mekanizmasını biraz açmaya çalışırsak eğer; - Önce zihinde katı bir imge belirir. Varlık, enerjisini bu imgeye sorgulamadan yoğunlaştırır ve ardından yoğunlaştırdığı enerjisini imge üzerinde sürekli ve sabit kılarak kendisine bir konfor alanı yaratır. Bunun adı inançtır. Varlık bu şekilde, inandığı, dokunulmazlık ve kutsiyet atadığı değere sahip çıkar, ötesini görmek istemez, onu bırakmak istemez, onun için savaşıp kan bile dökebilir. Bu aşamada sabit, durağan ve sorgulama yetisi henüz yeterince gelişmemiş bir zihnin yaklaşımını gözlemlemekteyiz. - Fark ettiğiniz üzere burada bir imgenin yani yaratım sonucu meydana gelen limitli mekanik bir örüntünün, varlık zihni üzerindeki hakimiyeti söz konusudur. Bir nevi maddenin varlık üzerindeki hakimiyeti de diyebiliriz bu duruma. İnancın yönlendirdiği insan, henüz sorgu ve idrak düzeyine erişilmediği iç...

ENKARNASYON & REENKARNASYON

 Reenkarnasyon bir inanç değil, farkındalık meselesidir ve evrenin işleyiş biçiminin temelidir. Evrim ihtiyacı duyan tüm varlıklar, belirli bir devre boyunca, bilinç yapılarına ve gözlem ihtiyaçlarına uygun olan gezegenlerde tekrar tekrar doğarlar. Ölüm bir son değil, yeniden doğacak, yani yeni bir şuur haline geçecek olan varlığın geçiş, dinlenme ve bir önceki enkarnasyondan elde ettiklerini özümsemesi sürecidir. Yaratan'ın bilgisi sonsuzdur, dolayısıyla evrim farklı gezegenlerde, farklı beden yapılarında ve bilinç seviyelerinde hiç bitmeden devam edecektir. Reenkarnasyon anlayışını, ruhsal bilgiler ışığında, dogmalardan kurtararak gereğince içselleştirebilmek, varlığın, evreni yani kendisini tanıyabilmesinin ve farkındalıklı hayatlar yaşayabilmesinin gereğidir.  Enkarnasyon şuur değişimi demektir. Her yeni yaşam, öncesinde kurgulanır ve realiteler düzeyinde gerekli olan şuur haline geçilir. Bu kurgu, yaşam maketini oluşturan yüksek benliğin kader planlamasıdır. İç içe geçmiş...

AKSİYON

Harekete geçmediğiniz sürece sevgi aksiyonları da alamazsınız. Dışarı doğru genişleyen yaratımınız olan duygularınız, ancak onları deneyimleme cesareti gösterdiğiniz takdirde sevgi eylemlerine dönüşebilir. Korkunun, ruhunuzun derinliklerinden akseden ilahi ışığın eylemlerinize yansımasını engelleyen bir yanılsama olduğunu unutmayınız. Küçücük bir eylemin, basit bir sözün bile kolektifte nasıl geniş yankılar uyandıracağını tahmin bile edemezsiniz. Şimdi ataleti ortadan kaldırmanın, sarsılmaz birliğin bir parçası olduğunuzu anımsamanın ve bunu sergilemenin zamanı. Etkili bir sevgi eyleminin karşısında ne zorbalık ne de cehalet ayakta kalabilir. Yaratılış gayenizi hatırlayınız, o zaman hiçbir şeyden, hiçbir koşulda korkmamanız gerektiğini anımsayacaksınız. Burak Cömertler