Ana içeriğe atla

ÖZGÜR

Beşer, madde illüzyonuna hakim olduğu kadar özgürdür. İllüzyon hakimiyetini ise zamana yani duygusuna ve düşüncesine ait parçalarını fark edip, bu parçaları saf bir biçimde gözlemleyerek özünden gelen sevgiyle birleştirebildiği zaman sağlayabilir. Yani korkulardan arınmak, hazlar üzerinde disiplinli bir kontrol geliştirmek ve duyguların yönlendirici tesirlerini fark ederek düşünceyi revize etmek hakiki özgürleşmeyi sağlar. Bu aynı zamanda anın barındırdığı sevgiyi açığa çıkarabilmenin yoludur.

Tesir alan, üreten ve aktaran bir varlık olan beşer düzeyindeki insanın zihni, bağlı bilincinin yani madde illüzyonu ve bedeni ile alakalı deneyim ve hafızasının; bilinçdışından ve özünden gelen sevgi titreşimleriyle harmanlandığı işlem merkezidir. İki yönlü çalışan bu merkez, bedeni ve beyni aracılığıyla illüzyona dair madde realitelerine bağlıdır. Madde realiteleri denildiğinde işin içerisine duygu, düşünce, bilgi ve mekan gibi zamana bağlı unsurlar girmeye başlar. Zihnin bilinçdışına bağlı tarafı ise hem bu illüzyonatif kısma potansiyel verir hem de meydana gelen mizansenleri gözlemleyerek illüzyon hakkında farkındalık kazanır. Bu kısma öz ya da yüksek benlik de denilebilir. Gelişmek yani tekamül basamaklarını tırmanmak bu gözlem ve algı sayesinde elde edilen öz bilgi ile mümkün olur. 

Varlığın gelişmişlik düzeyi ve idraki, enkarnasyonlar boyunca geçirdiği evrimsel süreçleri ile birlikte eriştiği bilinç seviyesiyle paralel ilerler ve özün, varlık üzerinde hakimiyet kurmasıyla giderek yükselen şartlarda şekillenir. Bu aynı zamanda maddeyi şekillendirme kabiliyetini geliştiren yani illüzyon üzerinde giderek yükselen seviyelerde hakimiyet kuran varlığı temsil eder. İşte beşerin özgürlüğü bu hakimiyeti giderek daha yüksek seviyeden sağlayabilmesiyle mümkün olur. Bir anlamda illüzyona ait öğelerin neler olduğunu içselleştirmesi onlar üzerinde hakimiyet kurmasına yani zamanı kontrol etmesine yol açar. Zamanı kontrol etmek zaman içerisine zihin tarafından yerleştirilmiş imajlarını gözlemleyip onları yönetebilmek ve onlarla bütünleşerek evrim basamaklarını tırmanabilmek demektir. Bu da gerçek sevgiye erişmenin ve hakiki özgürlüğe kavuşmanın yegane yoludur.

Korkunun olmadığı yerde sevgi, sevginin olduğu yerde özgürlük vardır.

Burak Cömertler












Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İNANÇ VE İDRAK

-İlk aşamada, inancın, her türlü inanışın, limitli ve egosantrik bir zihinsel yaklaşım biçimi olduğunu vurgulamakta fayda var. Şöyle ki; inanç mekanizmasını biraz açmaya çalışırsak eğer; - Önce zihinde katı bir imge belirir. Varlık, enerjisini bu imgeye sorgulamadan yoğunlaştırır ve ardından yoğunlaştırdığı enerjisini imge üzerinde sürekli ve sabit kılarak kendisine bir konfor alanı yaratır. Bunun adı inançtır. Varlık bu şekilde, inandığı, dokunulmazlık ve kutsiyet atadığı değere sahip çıkar, ötesini görmek istemez, onu bırakmak istemez, onun için savaşıp kan bile dökebilir. Bu aşamada sabit, durağan ve sorgulama yetisi henüz yeterince gelişmemiş bir zihnin yaklaşımını gözlemlemekteyiz. - Fark ettiğiniz üzere burada bir imgenin yani yaratım sonucu meydana gelen limitli mekanik bir örüntünün, varlık zihni üzerindeki hakimiyeti söz konusudur. Bir nevi maddenin varlık üzerindeki hakimiyeti de diyebiliriz bu duruma. İnancın yönlendirdiği insan, henüz sorgu ve idrak düzeyine erişilmediği iç...

ENKARNASYON & REENKARNASYON

 Reenkarnasyon bir inanç değil, farkındalık meselesidir ve evrenin işleyiş biçiminin temelidir. Evrim ihtiyacı duyan tüm varlıklar, belirli bir devre boyunca, bilinç yapılarına ve gözlem ihtiyaçlarına uygun olan gezegenlerde tekrar tekrar doğarlar. Ölüm bir son değil, yeniden doğacak, yani yeni bir şuur haline geçecek olan varlığın geçiş, dinlenme ve bir önceki enkarnasyondan elde ettiklerini özümsemesi sürecidir. Yaratan'ın bilgisi sonsuzdur, dolayısıyla evrim farklı gezegenlerde, farklı beden yapılarında ve bilinç seviyelerinde hiç bitmeden devam edecektir. Reenkarnasyon anlayışını, ruhsal bilgiler ışığında, dogmalardan kurtararak gereğince içselleştirebilmek, varlığın, evreni yani kendisini tanıyabilmesinin ve farkındalıklı hayatlar yaşayabilmesinin gereğidir.  Enkarnasyon şuur değişimi demektir. Her yeni yaşam, öncesinde kurgulanır ve realiteler düzeyinde gerekli olan şuur haline geçilir. Bu kurgu, yaşam maketini oluşturan yüksek benliğin kader planlamasıdır. İç içe geçmiş...

AKSİYON

Harekete geçmediğiniz sürece sevgi aksiyonları da alamazsınız. Dışarı doğru genişleyen yaratımınız olan duygularınız, ancak onları deneyimleme cesareti gösterdiğiniz takdirde sevgi eylemlerine dönüşebilir. Korkunun, ruhunuzun derinliklerinden akseden ilahi ışığın eylemlerinize yansımasını engelleyen bir yanılsama olduğunu unutmayınız. Küçücük bir eylemin, basit bir sözün bile kolektifte nasıl geniş yankılar uyandıracağını tahmin bile edemezsiniz. Şimdi ataleti ortadan kaldırmanın, sarsılmaz birliğin bir parçası olduğunuzu anımsamanın ve bunu sergilemenin zamanı. Etkili bir sevgi eyleminin karşısında ne zorbalık ne de cehalet ayakta kalabilir. Yaratılış gayenizi hatırlayınız, o zaman hiçbir şeyden, hiçbir koşulda korkmamanız gerektiğini anımsayacaksınız. Burak Cömertler