Ana içeriğe atla

TEZAHÜR

 Yaşam örüntülerine dikkatle odaklanıldığında sınırsız ve birleştirici olduğu fark edilen tüm olguların, Yaratan'ın sevgisinin ve ışığının tezahürü olduğu anlaşılır. Sevgi sınırsızdır ve andadır. Sevgiden doğan merhamet ve barış eylemleri birleştiricidir. Düşünce ise sınırlıdır ve zamandadır. Düşünce ve duygunun illüzyon içerisinde karşılığı olan realiteler ayrılık yaratır. Bu ayrılıkların giderilmesi, özgür irade sapmalarının algılanarak idrak edilmesi ve realiteler üzerinde hakimiyet kurulması ile mümkündür. Sınırsızın, sınırlı olanı gözlemleyerek anlamlandırması ve aradaki bağı illüzyon içerisinde keşfetmesi, kendisini tanımasının ve özündeki sevgiyi açığa çıkarabilmesinin yoludur.

Sınırları olan, değişken ve tükenen yaşam unsurlarını kavrayabilmek, illüzyona dair temel bir farkındalık kazandırdığı gibi tüm bunlara kaynak olan sınırsız kapsayıcı sevginin de anlaşılmasını kolaylaştıracaktır. Sınırsız olanın, kaynak olduğu sınırlı ortamlarda, illüzyonatif imajlar sayesinde kendisini gözlemlemesi ve anlaması madde düzleminde geçirilen enkarnasyon süreçlerini tanımlar. 

Duygu, düşünce ve bilginin karşılığı olan millet, ırk, meslek, din, gelenek, cinsiyet vb. türlü iç içe geçmiş realiteler ayrıştırıcıdır ve tüm bunlara ait deneyimler algılanarak meydana getirdikleri sapmalar giderildiğinde sevgi deneyleri de başarıyla gerçekleştirilmiş olur. Bu düşünce unsurları varlığı kontrol altında tuttuğu sürece varlık şartlanmıştır, yani illüzyonun kontrolü altındadır. Ama varlık, bunların meydana getirdiği kısır döngülerin üzerine özden gelen sevgiyle çıkabildiği zaman özgürdür ve sınırsız olana uyumlanmıştır.

Burak Cömertler

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AKSİYON

Harekete geçmediğiniz sürece sevgi aksiyonları da alamazsınız. Dışarı doğru genişleyen yaratımınız olan duygularınız, ancak onları deneyimleme cesareti gösterdiğiniz takdirde sevgi eylemlerine dönüşebilir. Korkunun, ruhunuzun derinliklerinden akseden ilahi ışığın eylemlerinize yansımasını engelleyen bir yanılsama olduğunu unutmayınız. Küçücük bir eylemin, basit bir sözün bile kolektifte nasıl geniş yankılar uyandıracağını tahmin bile edemezsiniz. Şimdi ataleti ortadan kaldırmanın, sarsılmaz birliğin bir parçası olduğunuzu anımsamanın ve bunu sergilemenin zamanı. Etkili bir sevgi eyleminin karşısında ne zorbalık ne de cehalet ayakta kalabilir. Yaratılış gayenizi hatırlayınız, o zaman hiçbir şeyden, hiçbir koşulda korkmamanız gerektiğini anımsayacaksınız. Burak Cömertler

SENİN ESERİN

Sürekli mutlu olunması gerektiğini kim söyledi? Acı çekmenin, hasta olmanın gereksiz olduğunu, göğün her zaman açık olması gerektiğini kim söyledi? Kim söyledi dünyanın adaletli bir yer olması gerektiğini, buna dair kök inanç nasıl oluştu? Kim söyledi savaşların olmaması gerektiğini, ölümün kötü olduğunu? Dünya kendi etrafında dönüyor, insan da onun üzerinde etiyle, kemiğiyle ve düşüncesiyle dönüyor. Döngüleri kısır ve sevgisiz. Dışında olan, ona acı veren her şeyin kendi sevgisizliğinin eseri ve yansıması olduğunu anlayamıyor. Sorgulamıyor, yalnızca inanıyor. Hayır, o sadece rahat etmek istiyor, hem de hiç çaba harcamadan. Hiç sorumluluk almadan kalıplara sığmaya, kimlikler ardına gizlenmeye devam ediyor. En büyük marifeti de bir suçlu bulup onu dışarıda araması. Bu düzeni kendi eliyle kurdu. Dışında oyalandı, içine bakmayı unuttu, kurduğunun esiri oldu. Güç ve haz onun gözlerini kör etti. Her yeri acıyla kaplı halbuki. Etini çizsen kanayacak. Dışardan yardım beklemekten, kurtarıcı yo...

RUHSAL UYANIŞ

 Ruhsal uyanış, uyanmayı istemekle ya da uyanmalıyım demekle gerçekleşmez. Uyanış bir hedef değil, doğal bir sonuçtur. Kök çakradan giren evrensel kozmik enerjilerin, ilk üç enerji alanında içsel enerjilerle kesişerek meydana getirdiği deneyimler ve bunların sonuçlarının özümsenmesinin ardından, varlık bu kesişimi yeşil, mavi ve çivit renklerine karşılık gelen üst enerji alanlarında gerçekleştirmeyi talep eder hale gelir. Uyanış budur. Bu idrak aşamasına gelebilmek için kırmızı, turuncu ve sarı enerji alanlarına karşılık gelen hayatta kalma, kimlik oluşturma ve toplumsal ilişkiler ile ilgili deneyimlerin gözden geçirilmesi, idraki ve kabulü gerekir. Bu sayede geçmiş benlikler bağışlanır ve enerji alanlarını temizleyerek dengeye gelen varlık kendisini sever hale gelir. Karma denilen titreşimsel düzensizlikleri gidermenin tek yolu sevmekten ve bağışlamaktan geçer. Uyanış, deneyimler ve bu deneyimlerin açığa çıkan tesirlerinden bilinçli bir farkındalıkla arınabilmenin sonucunda kendil...