Yargı, varlığı ben merkezci bir anlayışla tepki vermeye iter. Benliklerle verilen bu tepkiye düşünce odağı olan ego biçim verir. Düşünce ise madde illüzyonuna yani zamana aittir ve yargılama durumunda gözlemci ile gözlenen arasında ayrılık yaratır. Odaklanarak, düşünce ve duyguların ötesinden bütün halde görebilmek saf bir biçimde algılamanın ve sapmaları gidermenin yolunu açar. Bu anda yargı ve ayrılık biter, illüzyonun ötesine geçilir ve farkındalık hali başlar. Varlık ya zihninde imaj oluşturur onun ardından sürüklenerek ayrışmaya devam eder ya da oluşturduğu imajı gözlemleyerek özden sevgi dolu bir bütünlük anlayışına ulaşır. Birisi illüzyonun etkisini sürdürür, diğeri ise varlığın idrakli hakimiyetini sağlar.
Özgür irade sapmaları, ikilik unsurlarının gözlemlenerek teke indirgenmesi ile giderilebilir. Bu anlayış ve algılama durumunda sevgi deneyleri başarıyla sonuçlanır. Yani illüzyona dair çatışma, ayrışma ve korkunun gözlemlenerek algılanması ve giderilmesi varlığın bu madde düzlemindeki temel fonksiyonudur.
Yargı, varlık enerjisinin zaman düzleminde kalmasına neden olur ve özden sevgi dolu bir kavrayışın önüne geçerek ayrışma yaratır. Çünkü yargıya sebep olan benlik bir diğerinden ayrışmış halde zaman düzleminde yer alırken, bütüncül anlayışa sahip öz andadır. Bir olay ya da varlığı saf bir biçimde algılamak için enerjinin bir noktada toparlanması ve deneyimlenen yaşam örgülerine odaklanılması bu yüzden önemlidir.
Burak Cömertler
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder