Ana içeriğe atla

VARLIK İMAJI

 Yaşam, her zerresiyle düşüncenin zihin tarafından aksettirildiği bir ekran görevi yapar. Yani, zihinde canlandırılan imaj, zamanın akışıyla mekan içerisinde hareket kazanır ve madde illüzyonunda can bulur. Deneyimlenen bu akış içerisinde, karşınızda gördüğünüz arkadaşınız değil onun duyularla algıladığınız imajıdır. Gözlemlediğiniz bir olay ya da geçmiş hatıralarınız da birer imajdan ibarettir. Duygu, bilgi ve hislerinizle bağlantı kurduğunuz aileniz, ırkınız, milletiniz, bayrağınız da sadece birer imajdır. Madde illüzyonu, varlık imajlarını etkin olduğu boyut düzlemi boyunca yoğunluğu oranında taşıyan deneyim sahasıdır ve limitlidir. Bu limitli sahanın gözlemlenmesi, algılanması ve bu sayede imajların meydana getirdiği ayrılıkların giderilmesi, limitsiz olanın tezahürünü sağlar. Siz bunu sevgi olarak duyumsarsınız.

Yaşamda deneyimlenen ve algılanan olaylar, kişiler ya da durumlar değil; tüm bunların limitli sahada yani madde ortamında tezahür etmiş hareketli birer versiyonudur. İllüzyon, aracı bir ortamdır ve hareketli yansıtıcı bir ekran işlevi görür. Bu ekranda renkli hayatlar, acı tecrübeler, ayrılıklar, korkular, inançlar, umutlar, çatışmalar, kısacası tüm düşünsel unsurlar varlıkların zihinlerinden aksederek belirgin hale gelir. 

Fizik evren sonsuzluğun deneyim için odaklandığı sonsuz enerjiden oluşur. Varlık, bu enerjiyi odaklandığı sahada düşüncesiyle deneyim sağlamak için belirli biçimler halinde yönlendirir. Bu yöneliş, her varlık özelinde yaşam örüntülerini meydana getirir. Yani düşüncesi, imajinasyon kabiliyeti olan varlığın yaratımıdır ve zihninin evren içindeki aksidir. 

Varlık, deneyim sağlamak ve düşünce üretmek için illüzyona yönlendirdiği enerjisini tekrar toparlayarak yaratımını gözlemleme ve içselleştirme kabiliyetine sahiptir. Bu noktada hem yaratıcı hem yarattığını gözleyen pozisyondadır. Evrimini de giderek yükselen bu düşünce kademeleriyle sağlar.

Zaman düzleminin nasıl akışkan bir illüzyon kurucusu olduğunu ve mekanlar dahilinde maddeyi yani duygu ve düşünceyi taşıdığını anlamak bu açıdan çok kıymetlidir. Çünkü, maddenin hakimiyeti duygu ve düşüncenin varlık üzerindeki hakimiyetidir. Ruhsal hakimiyet ise bu illüzyonun fark edilerek bünyesinde taşıdığı mekanik düşünsel öğelerin üzerinde varlığın hakimiyet sağladığı bir aşamadır. İlki otomatizmadır, şartlanmış yani düşüncenin sürüklediği bir zihindir. İkincisi ise düşüncenin saf bir biçimde algılanmış, ruhun sevgiden ötürü hakim olduğu ve tepki geliştirdiği bir zihindir. Yaşamlar boyu bu ruhsal hakimiyet aşamasına gelmeye çalışıyoruz. 

Bu hakimiyet direkt olarak varlığın cennet bilincine erişmesini anlatır. İllüzyon farkındalığı varlığın kendisini keşfetmesi için oldukça önemlidir. Limitsiz ve sonsuz olan, kaynak olduğu limitli ortamların gözlemlenip keşfedildiği kadar bilinebilir. Bu, varlığın kendini bilmesidir. Bu, varlığın Yaratan'ı keşfetmesidir.

Burak Cömertler


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AKSİYON

Harekete geçmediğiniz sürece sevgi aksiyonları da alamazsınız. Dışarı doğru genişleyen yaratımınız olan duygularınız, ancak onları deneyimleme cesareti gösterdiğiniz takdirde sevgi eylemlerine dönüşebilir. Korkunun, ruhunuzun derinliklerinden akseden ilahi ışığın eylemlerinize yansımasını engelleyen bir yanılsama olduğunu unutmayınız. Küçücük bir eylemin, basit bir sözün bile kolektifte nasıl geniş yankılar uyandıracağını tahmin bile edemezsiniz. Şimdi ataleti ortadan kaldırmanın, sarsılmaz birliğin bir parçası olduğunuzu anımsamanın ve bunu sergilemenin zamanı. Etkili bir sevgi eyleminin karşısında ne zorbalık ne de cehalet ayakta kalabilir. Yaratılış gayenizi hatırlayınız, o zaman hiçbir şeyden, hiçbir koşulda korkmamanız gerektiğini anımsayacaksınız. Burak Cömertler

KONTROL

Kontrolün olduğu yerde korku, idrakli hakimiyetin olduğu yerde ise sevgi vardır. Psikolojik manada, kontrol edilerek baskılanan her düşünsel unsur, üzerinde henüz yeterince odaklanılmamış ve sağlıklı bir düzeyden gözlemlenerek gereğince içselleştirilmemiştir. Bu yaklaşım, titreşimsel düzensizlik yani karma meydana getirir. Gölge yanların potansiyel verdiği ve tekrarlayan döngüler halinde karşımıza çıkan tüm yaşam örüntülerini tespit ederek; onlardan kaçıp kurtulmak, onları baskılamak, derinlere itmek veya ötelemek yerine onlarla yüzleşmeyi istemek gerekir. Bu noktada idrak kazanılır, sevgi açığa çıkar, dolayısıyla limitli egonun hakimiyeti son bulur ve ayrışma biter. Şefkat ve bağışlama, idrakli hakimiyetten doğan bu anlayışla belirir. Kontrol etmekle üzerinde belirli bir anlayışa dayalı hakimiyet kurmak farklı yaklaşımlardır. İdrak belirdiğinde hakimiyet sağlanır ve özgür irade tam anlamıyla devreye girer. Özgür irade ile aksiyon almak varlığın yaratımının bütünüyle kendisine ait olma...

DUA

 Eğer ilahi mekanizmalar beni daima gözetiyorlar ve ihtiyaçlarımı biliyorlarsa, yaşam yolculuğumu sıkı bir şekilde denetliyorlar ve bana şah damarımdan daha yakınlarsa, ben neden hala dua etme ihtiyacı duyuyorum? Dua, yukarıya yani ilahi gözetici mekanizmalara doğru yöneltilen bir tür dilekçedir. Bu dilekçenin yukarıya, kuvvetle ve çabayla, uygun kademeye gönderilebilmesi, dua eden varlığa gelmesi gereken ya da gelebilecek olan potansiyel haldeki yardımların gerçekleşmesini, aktif hale gelmesini sağlar. Yani dua, yardımı talep eden varlığın gayretiyle, yukarıyla olan bağlantının kuvvetlenmesini ve genişlemesini sağlayarak, ihtimal dahilinde, pasif halde, hazırda bekleyen ve ihtiyaç duyulan yardımların cevap bulmasının yolunu açar. Duanın kabul olmasının ise iki şartı vardır. İlki, duanın kuvvetle ve samimiyetle yapılması, diğeri ise yapılan duanın kendisinin ve diğer varlıkların evrimine engel oluşturmayacak içerikte olmasıdır. Yani her istenilen şey, varlığa her şartta verilmez; n...