Ana içeriğe atla

ALGI VE GÖZLEM

 Bir şeyi düşündüğünüz zaman değil, gözlemlediğiniz zaman algılarsınız. Düşünce, algılanacak imgesel örüntünün uygun biçime dönüşmesini ve saflaşmasını sağlayan süreçtir. Ağacın ağaç olduğunu anladığınız anda sadece odaklanmışsınızdır ve zihninizde herhangi bir imaj kalmamıştır. Bu hal, imajlardan arınmış saf gözlem halidir. Bu odaklanma anında Sonsuz Yaratan'a kanal olursunuz. Evrendeki sevgi de bu odaklanma halinde keşfedilebilir. Önce arzu vardır, bu duygudan ötürü varlık deneyim sahasına itilir. Sonra aksiyon alınıp realite deneyimlenir ve yaşam örgüsü belirir. Son aşamada deneyimlenen gözlenir ve elde edilen veriler öz bilgi haline dönüştürülür. Varlığın, Sonsuz Yaratan'ın kendisini tanımasındaki fonksiyonu budur. Yine özgür iradesiyle deneyimlediği madde düzleminde tecrübesini artırması ve yükselmesi de buna bağlıdır.

Realitelerinizin düşünce ürünü olduğunu anladığınız ve onları amaç değil araç edindiğiniz zaman yükselen anlayışlara ulaşırsınız. Bu realiteleri meydana getiren ve varlığın yaratımı olan düşüncenin; mekanik olduğunu, öte yandan şartlanmaya ve ayrışmaya yol açtığını öncelikle fark etmek gerekir. Tüm bunlardan ötürü meydana gelen sapmaların yol açtığı ayrışma giderildiğinde, deneyim süreci, ruhun vicdan kanalıyla hakimiyet kurması ve anın barındırdığı sevgiyi açığa çıkarmasıyla son bulur. Sevgi, ayrılıkların giderildiği, korkunun dağıldığı ve mekanik imgelerin yüksek karakterli birleştirici yaklaşım biçimlerinin geliştirilmesiyle tezahür edebilir. Yaşam döngülerine odaklanmak bu açıdan oldukça önemlidir. Odaklanmak, onları saf bir biçimde gözlemlemenin ve anlayışları geliştirmenin yolunu açar. Gözlemci olan ruh, bu odaklanma halinde imajların tesirinden özgürleşerek gayesini gerçekleştirir ve evren içerisinde keşfedilen sevgiye erişebilir.

Burak Cömertler


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AKSİYON

Harekete geçmediğiniz sürece sevgi aksiyonları da alamazsınız. Dışarı doğru genişleyen yaratımınız olan duygularınız, ancak onları deneyimleme cesareti gösterdiğiniz takdirde sevgi eylemlerine dönüşebilir. Korkunun, ruhunuzun derinliklerinden akseden ilahi ışığın eylemlerinize yansımasını engelleyen bir yanılsama olduğunu unutmayınız. Küçücük bir eylemin, basit bir sözün bile kolektifte nasıl geniş yankılar uyandıracağını tahmin bile edemezsiniz. Şimdi ataleti ortadan kaldırmanın, sarsılmaz birliğin bir parçası olduğunuzu anımsamanın ve bunu sergilemenin zamanı. Etkili bir sevgi eyleminin karşısında ne zorbalık ne de cehalet ayakta kalabilir. Yaratılış gayenizi hatırlayınız, o zaman hiçbir şeyden, hiçbir koşulda korkmamanız gerektiğini anımsayacaksınız. Burak Cömertler

KONTROL

Kontrolün olduğu yerde korku, idrakli hakimiyetin olduğu yerde ise sevgi vardır. Psikolojik manada, kontrol edilerek baskılanan her düşünsel unsur, üzerinde henüz yeterince odaklanılmamış ve sağlıklı bir düzeyden gözlemlenerek gereğince içselleştirilmemiştir. Bu yaklaşım, titreşimsel düzensizlik yani karma meydana getirir. Gölge yanların potansiyel verdiği ve tekrarlayan döngüler halinde karşımıza çıkan tüm yaşam örüntülerini tespit ederek; onlardan kaçıp kurtulmak, onları baskılamak, derinlere itmek veya ötelemek yerine onlarla yüzleşmeyi istemek gerekir. Bu noktada idrak kazanılır, sevgi açığa çıkar, dolayısıyla limitli egonun hakimiyeti son bulur ve ayrışma biter. Şefkat ve bağışlama, idrakli hakimiyetten doğan bu anlayışla belirir. Kontrol etmekle üzerinde belirli bir anlayışa dayalı hakimiyet kurmak farklı yaklaşımlardır. İdrak belirdiğinde hakimiyet sağlanır ve özgür irade tam anlamıyla devreye girer. Özgür irade ile aksiyon almak varlığın yaratımının bütünüyle kendisine ait olma...

DUA

 Eğer ilahi mekanizmalar beni daima gözetiyorlar ve ihtiyaçlarımı biliyorlarsa, yaşam yolculuğumu sıkı bir şekilde denetliyorlar ve bana şah damarımdan daha yakınlarsa, ben neden hala dua etme ihtiyacı duyuyorum? Dua, yukarıya yani ilahi gözetici mekanizmalara doğru yöneltilen bir tür dilekçedir. Bu dilekçenin yukarıya, kuvvetle ve çabayla, uygun kademeye gönderilebilmesi, dua eden varlığa gelmesi gereken ya da gelebilecek olan potansiyel haldeki yardımların gerçekleşmesini, aktif hale gelmesini sağlar. Yani dua, yardımı talep eden varlığın gayretiyle, yukarıyla olan bağlantının kuvvetlenmesini ve genişlemesini sağlayarak, ihtimal dahilinde, pasif halde, hazırda bekleyen ve ihtiyaç duyulan yardımların cevap bulmasının yolunu açar. Duanın kabul olmasının ise iki şartı vardır. İlki, duanın kuvvetle ve samimiyetle yapılması, diğeri ise yapılan duanın kendisinin ve diğer varlıkların evrimine engel oluşturmayacak içerikte olmasıdır. Yani her istenilen şey, varlığa her şartta verilmez; n...