Ana içeriğe atla

AKTARAN

Varlık, Sonsuz Yaratan ile evrenler arasında yer alan bir kanal bağlantısıdır. Sonsuz yaratıcı enerjiyi belirli bir doğrultuda, belirli mekan ve zaman şartlarında özgür iradesi ile yönlendirme liyakatine sahip olan bu geçit yapısı; tesir alan, tesir veren ve evrene yayın yapan bir radyo istasyonu gibidir. Yaratım, bu yönlenen enerjinin yoğunluğu oranında madde illüzyonunun tezahürü ile devinim eden sonsuz olgudur. Sonsuz yaratıcı enerjinin bireyselleşmesiyle meydana gelen varlıkların iki temel fonksiyonu bu aşamada belirir. İlki, sevgi düzeni içerisinde aksiyon alarak deneyim süreçleri geçirmesi; diğeri ise bu süreçlerde elde edilenleri gözlem yoluyla kanal olarak Yaratan'a aktarmasıdır. Varlık, zihnini inanç, şartlanma ve dogmalardan arındırarak saflaştırdığı ölçüde evrendeki bu fonksiyonunu üst seviyeye taşıyabilir ve yaratılışı idrak ederek anın barındırdığı sevgiyi Yaratan'a bir üst seviyeden aktarır hale gelebilir.

Fark edebilen için yaşamın ve varoluşun gerçekten büyük bir anlamı vardır. Özgür irade ve bu irade ile açığa çıkan tüm varlıksal sapmalar deneyim ve gözlem süreçleri geçirilmesinin yolunu açar. Buradaki amaç, bu sapmalar dolayısıyla meydana gelen ayrılıkların, çatışmaların, yargıların, korkuların, kısacası limitli benlik örüntülerinin yine varlık tarafından algılanarak giderilmesi ve birliğin kendisini oluşturan parçalarını illüzyon içerisinde fark etmesi ve bütünleşmesidir. Bu farkındalık, sonsuz ile meydana getirilen uyumlanma ve keşfedilen sevginin Yaratan'a aktarımından başka bir şey değildir.

Özgür irade enerjinin bir boyut içerisinde yönlenmesini sağlar, dolayısıyla yaratım ile paralel ilerler; yaratım ise akıl-beden-ruh bütünlüğüne sahip varlığı sebep olduğu süreç neticesinde sorumlu kılar. Bu sorumluluk varlığın evrendeki yaratıcı rolünü, Yaratan'a, dolayısıyla kendisine ve yaratılışa karşı olan vazifesini açığa çıkarır. Bunu da evrendeki, bu ilahi düzendeki sevgiyi keşfederek gerçekleştirir. Bu bağlamda sevgi; evren içindeki düzensizlik görüntüsünün düzen içerisinde algılanmasından başka bir şey de değildir.

Burak Cömertler

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AKSİYON

Harekete geçmediğiniz sürece sevgi aksiyonları da alamazsınız. Dışarı doğru genişleyen yaratımınız olan duygularınız, ancak onları deneyimleme cesareti gösterdiğiniz takdirde sevgi eylemlerine dönüşebilir. Korkunun, ruhunuzun derinliklerinden akseden ilahi ışığın eylemlerinize yansımasını engelleyen bir yanılsama olduğunu unutmayınız. Küçücük bir eylemin, basit bir sözün bile kolektifte nasıl geniş yankılar uyandıracağını tahmin bile edemezsiniz. Şimdi ataleti ortadan kaldırmanın, sarsılmaz birliğin bir parçası olduğunuzu anımsamanın ve bunu sergilemenin zamanı. Etkili bir sevgi eyleminin karşısında ne zorbalık ne de cehalet ayakta kalabilir. Yaratılış gayenizi hatırlayınız, o zaman hiçbir şeyden, hiçbir koşulda korkmamanız gerektiğini anımsayacaksınız. Burak Cömertler

SENİN ESERİN

Sürekli mutlu olunması gerektiğini kim söyledi? Acı çekmenin, hasta olmanın gereksiz olduğunu, göğün her zaman açık olması gerektiğini kim söyledi? Kim söyledi dünyanın adaletli bir yer olması gerektiğini, buna dair kök inanç nasıl oluştu? Kim söyledi savaşların olmaması gerektiğini, ölümün kötü olduğunu? Dünya kendi etrafında dönüyor, insan da onun üzerinde etiyle, kemiğiyle ve düşüncesiyle dönüyor. Döngüleri kısır ve sevgisiz. Dışında olan, ona acı veren her şeyin kendi sevgisizliğinin eseri ve yansıması olduğunu anlayamıyor. Sorgulamıyor, yalnızca inanıyor. Hayır, o sadece rahat etmek istiyor, hem de hiç çaba harcamadan. Hiç sorumluluk almadan kalıplara sığmaya, kimlikler ardına gizlenmeye devam ediyor. En büyük marifeti de bir suçlu bulup onu dışarıda araması. Bu düzeni kendi eliyle kurdu. Dışında oyalandı, içine bakmayı unuttu, kurduğunun esiri oldu. Güç ve haz onun gözlerini kör etti. Her yeri acıyla kaplı halbuki. Etini çizsen kanayacak. Dışardan yardım beklemekten, kurtarıcı yo...

RUHSAL UYANIŞ

 Ruhsal uyanış, uyanmayı istemekle ya da uyanmalıyım demekle gerçekleşmez. Uyanış bir hedef değil, doğal bir sonuçtur. Kök çakradan giren evrensel kozmik enerjilerin, ilk üç enerji alanında içsel enerjilerle kesişerek meydana getirdiği deneyimler ve bunların sonuçlarının özümsenmesinin ardından, varlık bu kesişimi yeşil, mavi ve çivit renklerine karşılık gelen üst enerji alanlarında gerçekleştirmeyi talep eder hale gelir. Uyanış budur. Bu idrak aşamasına gelebilmek için kırmızı, turuncu ve sarı enerji alanlarına karşılık gelen hayatta kalma, kimlik oluşturma ve toplumsal ilişkiler ile ilgili deneyimlerin gözden geçirilmesi, idraki ve kabulü gerekir. Bu sayede geçmiş benlikler bağışlanır ve enerji alanlarını temizleyerek dengeye gelen varlık kendisini sever hale gelir. Karma denilen titreşimsel düzensizlikleri gidermenin tek yolu sevmekten ve bağışlamaktan geçer. Uyanış, deneyimler ve bu deneyimlerin açığa çıkan tesirlerinden bilinçli bir farkındalıkla arınabilmenin sonucunda kendil...