Ana içeriğe atla

BİLGELİK

İnsanlar, bilgeliğin dışarıdan geleceğini, sihirli değnekle dokunup birisinin onlara aktaracağını ya da bunu bir kitapta bulabileceklerini zannederler. Bilmedikleri şey, insanın ışığını yalnızca kendi içinde bulabileceğidir. Korkudan, baskıdan ve kontrolden arınmış saf bir zihinle yaşamı sınırsızca gözlemleyip neden sonuç ilişkisi geliştirebilmek, içe yönelişin ilk adımıdır. Bilginin tesiriyle düşünce gücünü harekete geçirmek ise hakikatin büyük bir resim halinde görülmesini sağlar. Bu hakikatin yeri, zamanı ve mekanı yoktur. Dolayısıyla ona giden bir yol, ona götürecek bir kişi de yoktur. Yaşanan acılar, duyumsanan korkular, çekilen ızıdıraplar, ayrılıklar... bütün bunlar dışa yani zamana bakan gözlerin, içe yani zamansızlığa yönelmesi; sevgiye, barışa, birliğe ve merhamete varlığın kendisini eriştirebilmesi içindir. Bu yöneliş her durumda varlığın kendi sorumluluğunu üstlenebilmesine bağlıdır.

Dışarısı zaman, düşünce, illüzyon, hareket ve ayrılıktır. İçerisi ise sevginin ve anlayışın yeşerebileceği zamansızlık halidir. Dışarısı, deneyimleyip gözlemlemek; içerisi ise Sonsuz Yaratan ile hizalanarak gözlemlenen ayrılıkları gidermek içindir. Hakikate bu anda ulaşılır, sapmalar bu anda giderilir. Evrendeki düzensizlik halleri bu anda düzen içerisinde algılanır. Dışarıda bulunamayacak bilgeliğe bu anda erişilir.

Dışına farkındalıkla bakan bir birey limitli enerji odaklarını referans alan egonun, düşüncenin, geleneğin ve inancın da nasıl limitli ve illüzyona ait olduğunu gözlemleyebilir. Bu öğeler varlığın limitli düşüncesinin insan formuna bürünmüş halde hareket etmesini sağlar. Düşüncenin harekete geçirdiği insan şartlanmış insandır. Gelenek ve inanç kalıplarıyla şartlanmış bir zihin ise sürekli yardıma muhtaç ve limitli yaşam örgülerinin kontrolünde mekanik yaşam döngülerini deneyimlerler. Varlığı tembelliğe sürükleyen ve sorgulamasının önüne geçen inanç kalıpları çözündüğünde idraklenme süreci başlar. Anın barındırdığı sevgi tam bu anda belirir ve mekanik yaşayış biçimleri, yerini yüksek karakterli, incelikli ve birleştirici yaklaşımlara bırakır. Bu insan artık sevginin harekete geçirdiği insandır. Sınırlı sahayı keşfedip özüyle uyumlanarak sınırsız tarafı ile bağlantı kurabilmiştir, yüksek benliğine yaklaşabilmiştir.

Saf bir biçimde algılama, gözlemleme ve ardından gelen sorgulama neticesinde evrendeki bilgi işlevini tam olarak yerine getirebilir ve geçmiş bilgilerin ışığında varlık zihnini kapasitesini kullanır hale sokar. Makinesini verimli kullanmasının sonucu olarak başkalarının biçimlerini kopyalamayı sonlandıran varlık bu noktada giderek yükselen özgün anlayışların kapılarını aralar. Bilgiyi yüklenen ile bilgiyi işleyerek farkındalık sahibi olan varlıklar da bu özgün tepki biçimlerini geliştirebilme noktasında birbirlerinden ayrışmaya başlarlar.

Burak Cömertler










Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AKSİYON

Harekete geçmediğiniz sürece sevgi aksiyonları da alamazsınız. Dışarı doğru genişleyen yaratımınız olan duygularınız, ancak onları deneyimleme cesareti gösterdiğiniz takdirde sevgi eylemlerine dönüşebilir. Korkunun, ruhunuzun derinliklerinden akseden ilahi ışığın eylemlerinize yansımasını engelleyen bir yanılsama olduğunu unutmayınız. Küçücük bir eylemin, basit bir sözün bile kolektifte nasıl geniş yankılar uyandıracağını tahmin bile edemezsiniz. Şimdi ataleti ortadan kaldırmanın, sarsılmaz birliğin bir parçası olduğunuzu anımsamanın ve bunu sergilemenin zamanı. Etkili bir sevgi eyleminin karşısında ne zorbalık ne de cehalet ayakta kalabilir. Yaratılış gayenizi hatırlayınız, o zaman hiçbir şeyden, hiçbir koşulda korkmamanız gerektiğini anımsayacaksınız. Burak Cömertler

KONTROL

Kontrolün olduğu yerde korku, idrakli hakimiyetin olduğu yerde ise sevgi vardır. Psikolojik manada, kontrol edilerek baskılanan her düşünsel unsur, üzerinde henüz yeterince odaklanılmamış ve sağlıklı bir düzeyden gözlemlenerek gereğince içselleştirilmemiştir. Bu yaklaşım, titreşimsel düzensizlik yani karma meydana getirir. Gölge yanların potansiyel verdiği ve tekrarlayan döngüler halinde karşımıza çıkan tüm yaşam örüntülerini tespit ederek; onlardan kaçıp kurtulmak, onları baskılamak, derinlere itmek veya ötelemek yerine onlarla yüzleşmeyi istemek gerekir. Bu noktada idrak kazanılır, sevgi açığa çıkar, dolayısıyla limitli egonun hakimiyeti son bulur ve ayrışma biter. Şefkat ve bağışlama, idrakli hakimiyetten doğan bu anlayışla belirir. Kontrol etmekle üzerinde belirli bir anlayışa dayalı hakimiyet kurmak farklı yaklaşımlardır. İdrak belirdiğinde hakimiyet sağlanır ve özgür irade tam anlamıyla devreye girer. Özgür irade ile aksiyon almak varlığın yaratımının bütünüyle kendisine ait olma...

DUA

 Eğer ilahi mekanizmalar beni daima gözetiyorlar ve ihtiyaçlarımı biliyorlarsa, yaşam yolculuğumu sıkı bir şekilde denetliyorlar ve bana şah damarımdan daha yakınlarsa, ben neden hala dua etme ihtiyacı duyuyorum? Dua, yukarıya yani ilahi gözetici mekanizmalara doğru yöneltilen bir tür dilekçedir. Bu dilekçenin yukarıya, kuvvetle ve çabayla, uygun kademeye gönderilebilmesi, dua eden varlığa gelmesi gereken ya da gelebilecek olan potansiyel haldeki yardımların gerçekleşmesini, aktif hale gelmesini sağlar. Yani dua, yardımı talep eden varlığın gayretiyle, yukarıyla olan bağlantının kuvvetlenmesini ve genişlemesini sağlayarak, ihtimal dahilinde, pasif halde, hazırda bekleyen ve ihtiyaç duyulan yardımların cevap bulmasının yolunu açar. Duanın kabul olmasının ise iki şartı vardır. İlki, duanın kuvvetle ve samimiyetle yapılması, diğeri ise yapılan duanın kendisinin ve diğer varlıkların evrimine engel oluşturmayacak içerikte olmasıdır. Yani her istenilen şey, varlığa her şartta verilmez; n...