Ana içeriğe atla

KURBAN

 Ben sadece bir tesir aktarıcısıyım, seni değiştiremem. Sen istersen kendini değiştirirsin. Seni özgürleştiremem, istersen kendini sen özgür kılabilirsin. Işığın senin içinde, eğer istersen ona sen yönelebilirsin. Uzağında arama, yardım bekleyip durma, bu yüzden yeterince zayıf düştün. Sen eğer görmek istersen görürsün. Bilmek istersen elini uzatıp alırsın. Hiç kimse kurtarıcın değil, sen kurban da değilsin. Yüzeyde ne kadar az, derinde ne kadar çok olduğunu elbet fark edeceksin.

Ayrıştırdın, baskıladın, çepere doğru ittin. O, yine de gelip gözlerini senin gözlerine dikti. Sen gözlerini kaçırdın. Yükü üstlenmesi için bir suçlu aramak, sorumluluktan kaçmanın en iyi yoluydu. Bunu uzun süredir yapıyorsun. Kaçtıkça kaçtın, kurban olmanın ince hazzını sinsice yaşadın. Zamana bağımlı olmak içten içe hoşuna gidiyordu. Akan kanından yansıyan, toplu iğne ucu kadar parlak küçücük bir noktaya sığmaya çalıştın. Çok enerji yitirdin.

Gözün dışarda arayıp duruyorsun. Gelmesini ve seni çekip çıkarmasını umuyorsun. Hep bir başkasını bekledin. Hep başkasının umuduyla başkasının yaşamını sürdün. Başkasının düşüncesini taşıyıp başkasının yolundan yürüdün. Dıştan güçlü ve çekici görünüyordun, ama içten katı ve zayıftın. Kendinin farkında bile değilsin. Etrafın aynalarla dolu, kibrinden dönüp bir kez bile bakmadın. Ne kadar güçlü ve eşsiz olduğunu henüz keşfetmedin. 

Umudun beklentisi, inancın konforu, geçmişin sancısı üç yandan çekiştirdi seni. Sen de onları çekiştirdin, direndin, tükendin, zorladın, yıkıldın, yerlerde sürüklendin olmadı, baskılandın, yine olmadı. Güvenmek istedin, beş para etmedi. Dayanağın çürük çıktı. Ekinlerinin yerinde yeller esiyor şimdi. 

Şimdi parçalanma zamanı. Ölmelisin ki yeniden doğasın. Dağılasın ki derinlerde inci gibi parıldayan, seni özleyen yanına kavuşasın.

Burak Cömertler

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İNANÇ VE İDRAK

-İlk aşamada, inancın, her türlü inanışın, limitli ve egosantrik bir zihinsel yaklaşım biçimi olduğunu vurgulamakta fayda var. Şöyle ki; inanç mekanizmasını biraz açmaya çalışırsak eğer; - Önce zihinde katı bir imge belirir. Varlık, enerjisini bu imgeye sorgulamadan yoğunlaştırır ve ardından yoğunlaştırdığı enerjisini imge üzerinde sürekli ve sabit kılarak kendisine bir konfor alanı yaratır. Bunun adı inançtır. Varlık bu şekilde, inandığı, dokunulmazlık ve kutsiyet atadığı değere sahip çıkar, ötesini görmek istemez, onu bırakmak istemez, onun için savaşıp kan bile dökebilir. Bu aşamada sabit, durağan ve sorgulama yetisi henüz yeterince gelişmemiş bir zihnin yaklaşımını gözlemlemekteyiz. - Fark ettiğiniz üzere burada bir imgenin yani yaratım sonucu meydana gelen limitli mekanik bir örüntünün, varlık zihni üzerindeki hakimiyeti söz konusudur. Bir nevi maddenin varlık üzerindeki hakimiyeti de diyebiliriz bu duruma. İnancın yönlendirdiği insan, henüz sorgu ve idrak düzeyine erişilmediği iç...

ENKARNASYON & REENKARNASYON

 Reenkarnasyon bir inanç değil, farkındalık meselesidir ve evrenin işleyiş biçiminin temelidir. Evrim ihtiyacı duyan tüm varlıklar, belirli bir devre boyunca, bilinç yapılarına ve gözlem ihtiyaçlarına uygun olan gezegenlerde tekrar tekrar doğarlar. Ölüm bir son değil, yeniden doğacak, yani yeni bir şuur haline geçecek olan varlığın geçiş, dinlenme ve bir önceki enkarnasyondan elde ettiklerini özümsemesi sürecidir. Yaratan'ın bilgisi sonsuzdur, dolayısıyla evrim farklı gezegenlerde, farklı beden yapılarında ve bilinç seviyelerinde hiç bitmeden devam edecektir. Reenkarnasyon anlayışını, ruhsal bilgiler ışığında, dogmalardan kurtararak gereğince içselleştirebilmek, varlığın, evreni yani kendisini tanıyabilmesinin ve farkındalıklı hayatlar yaşayabilmesinin gereğidir.  Enkarnasyon şuur değişimi demektir. Her yeni yaşam, öncesinde kurgulanır ve realiteler düzeyinde gerekli olan şuur haline geçilir. Bu kurgu, yaşam maketini oluşturan yüksek benliğin kader planlamasıdır. İç içe geçmiş...

AKSİYON

Harekete geçmediğiniz sürece sevgi aksiyonları da alamazsınız. Dışarı doğru genişleyen yaratımınız olan duygularınız, ancak onları deneyimleme cesareti gösterdiğiniz takdirde sevgi eylemlerine dönüşebilir. Korkunun, ruhunuzun derinliklerinden akseden ilahi ışığın eylemlerinize yansımasını engelleyen bir yanılsama olduğunu unutmayınız. Küçücük bir eylemin, basit bir sözün bile kolektifte nasıl geniş yankılar uyandıracağını tahmin bile edemezsiniz. Şimdi ataleti ortadan kaldırmanın, sarsılmaz birliğin bir parçası olduğunuzu anımsamanın ve bunu sergilemenin zamanı. Etkili bir sevgi eyleminin karşısında ne zorbalık ne de cehalet ayakta kalabilir. Yaratılış gayenizi hatırlayınız, o zaman hiçbir şeyden, hiçbir koşulda korkmamanız gerektiğini anımsayacaksınız. Burak Cömertler