Ana içeriğe atla

ÖZGÜR İRADE SAPMASI

Nasıl ki sonsuzluk, özgür iradesiyle sonsuz enerjiye odaklanıyor, sonsuz yaratıcı güç halinde evrenleri ve varlıkları meydana getirerek yaratımın temelini oluşturuyorsa; bu yaratıcı gücün bireyselleşmiş bölümü olan varlıklar için de durum pek farklı değildir. Özgür irade, yaratıma potansiyelini veren ve bunun için bir boyut düzleminde, sonsuz enerjinin, sonsuz sayıda varlık tarafından, sonsuz farklı varyasyonda yönelmesini sağlayarak yaşamsal realitelerin açığa çıkmasını sağlayan varoluşsal yasadır. Yani, varlığın yaratımı özgür iradesi ile paralel ilerler. Bu ilerleyişte yapılan her hamle, enerjinin farklı realiteleri meydana getirecek şekilde yönlenmesini sağlar ve bu yolla madde illüzyonu dahilinde bir sapma meydana getirir. Deneyimleyen varlığın, süreci gözlemlemesi ve açığa çıkan sapmaları gidererek sonuçlarını öz bilgi haline getirebilmesi sevginin keşfedilmesini sağlar. 

Yaşam bütünüyle özgür irade seçimleri ve bu yolla meydana gelen sapmaların, deneyimleyen varlıklar tarafından giderilerek sevgi anlayışının keşfedildiği, ikinin bire indirgenmesi sürecidir. Yaratan'dan ötürü yaratan olan beşerin algısı, duygusu, düşüncesi ve iradesi doğrultusunda açığa çıkardığı aksiyonu, onun yaratımını tanımlar. 

Yoğunluğu oranında deneyimlediğimiz üçüncü boyut düzlemi, pozitif ve negatif kutbiyet seçiminin yapıldığı evrim aşamasıdır. Pozitif yönde gelişme yolunu tercih eden bir varlık için özgür iradesinin farkında olmak ne kadar önemliyse negatif yönde tekamül süreçleri geçiren varlıklar için, kendinden başka varlıkların özgür iradelerini ele geçirebilmek o kadar önemlidir. Dolayısıyla, kutsal metinlerde Yaratan'a yönelerek pozitif temelli, vicdan yönünde, ortaya karakter konularak atılan adımlar özgür iradeyi temsil ederken; bu varlıkları din, para, güç, baskı, haz vs. gibi realitelerle kendine odaklayarak etrafında dönen bir kul haline getirmek özgür iradenin gaspını anlatır. Algıları yönlendirilen ve şartlanmalarla hareketleri biçimlendirilen varlıklar farkında bile olmadıkları, Yaratan'dan başka rabler edindikleri ve onları yücelttikleri döngüleri deneyimlerler.

İnsanların çoğu düşündüğünü sanıyor ya da belirli yaratımsal dogmalara inanarak konfor alanında yaşamayı tercih ediyor ama aslında sadece bir başkasının kalıbını kopyalayıp duruyor. Varlığın özgür iradesi ile hareket ettiği düşünülse de, bu durum sorgulamamak ve huzurunu bozmamak adına, iradesini başka bir varlığa ya da realiteye terk etmesine yol açıyor. Pozitif varlık, idrakiyle birlikte gelişen vicdanının ancak özgür iradesinin hiçbir etki altında kalmadan, kendisine ait olmasıyla yaşam süreçleri geçiren ve kendi özgün yolunu meydana getirebilen varlıktır. Bu varlık, başkalarına hizmeti kendine hizmet olarak görür ve Yaratan'dan ayrı olmadığının farkındadır. İnsan ancak, iradesinin yalnızca kendisine ait olması gerektiği farkındalığına erişebildiği zaman hakiki özgürlüğü elde edecektir.

Burak Cömertler


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İNANÇ VE İDRAK

-İlk aşamada, inancın, her türlü inanışın, limitli ve egosantrik bir zihinsel yaklaşım biçimi olduğunu vurgulamakta fayda var. Şöyle ki; inanç mekanizmasını biraz açmaya çalışırsak eğer; - Önce zihinde katı bir imge belirir. Varlık, enerjisini bu imgeye sorgulamadan yoğunlaştırır ve ardından yoğunlaştırdığı enerjisini imge üzerinde sürekli ve sabit kılarak kendisine bir konfor alanı yaratır. Bunun adı inançtır. Varlık bu şekilde, inandığı, dokunulmazlık ve kutsiyet atadığı değere sahip çıkar, ötesini görmek istemez, onu bırakmak istemez, onun için savaşıp kan bile dökebilir. Bu aşamada sabit, durağan ve sorgulama yetisi henüz yeterince gelişmemiş bir zihnin yaklaşımını gözlemlemekteyiz. - Fark ettiğiniz üzere burada bir imgenin yani yaratım sonucu meydana gelen limitli mekanik bir örüntünün, varlık zihni üzerindeki hakimiyeti söz konusudur. Bir nevi maddenin varlık üzerindeki hakimiyeti de diyebiliriz bu duruma. İnancın yönlendirdiği insan, henüz sorgu ve idrak düzeyine erişilmediği iç...

ENKARNASYON & REENKARNASYON

 Reenkarnasyon bir inanç değil, farkındalık meselesidir ve evrenin işleyiş biçiminin temelidir. Evrim ihtiyacı duyan tüm varlıklar, belirli bir devre boyunca, bilinç yapılarına ve gözlem ihtiyaçlarına uygun olan gezegenlerde tekrar tekrar doğarlar. Ölüm bir son değil, yeniden doğacak, yani yeni bir şuur haline geçecek olan varlığın geçiş, dinlenme ve bir önceki enkarnasyondan elde ettiklerini özümsemesi sürecidir. Yaratan'ın bilgisi sonsuzdur, dolayısıyla evrim farklı gezegenlerde, farklı beden yapılarında ve bilinç seviyelerinde hiç bitmeden devam edecektir. Reenkarnasyon anlayışını, ruhsal bilgiler ışığında, dogmalardan kurtararak gereğince içselleştirebilmek, varlığın, evreni yani kendisini tanıyabilmesinin ve farkındalıklı hayatlar yaşayabilmesinin gereğidir.  Enkarnasyon şuur değişimi demektir. Her yeni yaşam, öncesinde kurgulanır ve realiteler düzeyinde gerekli olan şuur haline geçilir. Bu kurgu, yaşam maketini oluşturan yüksek benliğin kader planlamasıdır. İç içe geçmiş...

AKSİYON

Harekete geçmediğiniz sürece sevgi aksiyonları da alamazsınız. Dışarı doğru genişleyen yaratımınız olan duygularınız, ancak onları deneyimleme cesareti gösterdiğiniz takdirde sevgi eylemlerine dönüşebilir. Korkunun, ruhunuzun derinliklerinden akseden ilahi ışığın eylemlerinize yansımasını engelleyen bir yanılsama olduğunu unutmayınız. Küçücük bir eylemin, basit bir sözün bile kolektifte nasıl geniş yankılar uyandıracağını tahmin bile edemezsiniz. Şimdi ataleti ortadan kaldırmanın, sarsılmaz birliğin bir parçası olduğunuzu anımsamanın ve bunu sergilemenin zamanı. Etkili bir sevgi eyleminin karşısında ne zorbalık ne de cehalet ayakta kalabilir. Yaratılış gayenizi hatırlayınız, o zaman hiçbir şeyden, hiçbir koşulda korkmamanız gerektiğini anımsayacaksınız. Burak Cömertler