28 Mayıs 2024 Salı

EŞSİZ

Yaratan'dan ötürü yaratan olan her varlığın ruhsal karakteri eşsizdir ve kendine özgüdür. Bu özgünlüğün madde illüzyonunda belirebilmesi, özgür irade sahibi varlığın yaratımının da kendisine ait olmasına bağlıdır. Limitli benlikler düzeyindeki tüm davranış biçimleri birbirini taklit eder halde mekanik döngüleri tanımlar. Benzer hazlar, acılar, mutluluklar, birbirinden farklı olmayan çatışma ve kutuplaşma halleri ve bunların dayandırıldığı sınırlı realiteler, varlıkları kitlesel anlamda sürükleyen, tek tipleştiren ve esasen varlığın özüne ait olmayan unsurlardır. Şahsiyet, tüm bunların üzerine sevgi ve idrak ile çıkılarak yüksek benliğe yakın hareket edilebildiğinde belirmeye başlar ve varlık bir karakter ortaya koyabilir hale gelir. O, artık kitleleri izlemeden, aklı ve vicdanının rehberliğinde sevgi ile hareket eder ve ayrıştırıcı realitelerin ötesinde birleştirici, özgün tepki biçimleri ortaya koymaya başlar. 

Bu noktada kazanılan farkındalık, idrak ve irade ile biçimlendirilmiş özgün varlık aksiyonlarının belirmesine zemin hazırlar.

Yaşam, varlıktan toprağa kök salarak farkındalık kazanmasını, ardından kendisini bilerek bir şahsiyet ortaya koymasını amaçlıyor. Başkalarının yaşam biçimlerinin, inançlarının, hayallerinin kopyalanması kendi orijinal biçimlerinin tezahür etmesini engelleyerek varlığı şartlandırıyor ve bir yaşamın diğerinin kötü bir kopyası olmasından öteye gidememesine neden oluyor.

Şöyle ki,

Varlığın yaratımı demek, temelde imajinasyon melekesini kullanarak düşünce ve duygu üretmesi demektir. Bilgi ile türetilen bu unsurlar her adımda madde realitelerinin açığa çıkmasını sağlar. Yani iç içe geçmiş yaşam realiteleri, varlığın düşüncesinin ve yaratımının bir karşılığıdır. Bu yaratım, her daim uç noktadaki limitli benlikler düzeyinde gerçekleştirilir. Dolayısıyla dışa doğru genişleyen ve görülebilen var oluş her daim limitlidir.

Diğer yandan, dışa doğru genişleyen ve benlikler düzeyinde meydana getirilen yaratımın gözlemlenerek revize edilmesi, her adımda bir üst yaklaşım biçimi geliştirilerek realitelerin kapsamlanmasına ve limitsiz sevginin açığa çıkmasına yol açar. Bu aynı zamanda, yüksek benliğe yakın, sevgiyle ve akılla hareket etmenin basit tanımıdır. 

Temel sorunumuz, bizim benlikler üzerinde değil, benliklerin bizim üzerimizde hakimiyet sağlamasıdır. Sınırlı, mekanik yaşam döngüleri bu yüzden açığa çıkar. Konfor alanında tekrarlanan ve varlığı sevgiye eriştirmeyen tüm aksiyonlar, bu sınırlı benlikler düzeyinde gerçekleştirilir ve varlığın ileri doğru atılım yapmasını engeller. Yine, kendi sınırsız ruhsal potansiyelinin farkına varamamış varlık, bu benliklere odaklanarak ötesine sevgi ve anlayışla geçemediği için özgün yaklaşımlar geliştiremez. Tekrarlayan, tekdüze, sorumluluğun alınmadığı yaşam biçimleri açığa çıkar.

Kısacası mesele, varlığın kendisini hangi düzeyde algılayabildiği ile ilgilidir. 

Zamana bağımlı limitli benlikler düzeyinde et, kemik, öfke, korku, çatışma, mutluluk, haz mı? 

Yoksa, sınırsız yaratım potansiyeline sahip, birleştirici, onarıcı ve aşama aşama yükseltici, tüm şekil ve formlara biçim veren sınırsız sevgi mi?

Her birey bunun cevabını kendi içinde rasyonel bir biçimde verebildiği ve kendisini sorguladığı zaman kolektif olarak farklı anlayış ve birlik aşamalarına ulaşabilir hale geleceğiz.

Burak Cömertler




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

REENKARNASYON

 Enkarnasyon şuur değişimidir. Reenkarnasyon ise bir gezegen devresinin öğretim süreçlerini tamamlayabilmek için geçirilen sıralı enkarnasyo...