Ana içeriğe atla

İDRAK, KABUL, BAĞIŞLAMA

İyi duygulara tutunma, kötü duygulardan uzaklaşma. İkisi de egosantriktir. Ne mutluluk sonsuza kadar sürer ne de nefretiniz sizi yaşatır. Bu duyguların yönlendirici tesirlerini içselleştirmek sınırlı egonun üzerine sınırsız sevgiyle geçilmesini sağlar. Duyguların kıymetli tesirleri kaçıp kurtulunması için değil, içselleştirilmesi için vardır. Önce irade göstererek yüzleşmeyi istemek ve neden sonuç ilişkisi geliştirerek idrak etmek gerekir. Ardından geniş bir gönül açıklığıyla yaşananların kabulü gelir. Sonrası ise birbirinin yansıması olan ve birbirinden ayrı olmayan benliklerin bağışlanmasıdır. Karmaya dair titreşimsel düzensizlikler yalnızca bu bağışlama halinde giderilebilir. Geçmiş ve geleceğin içinde bulunulan anın bir projeksiyonu olduğunu ve bu projeksiyonun yalnızca içinde bulunulan anda dizayn edilebileceğini unutmamak gerekir.

Elbette bu dönüşüm bir anda olmayabilir veya iyi bir dereceden idrak edilse bile varlık üzerindeki tesirleri kolayca geçmeyebilir. Bu noktada sabretmek varlığı enerji israfından korur. Duygular, varlığın kendisinin yaratımı olan imgesel örüntülerdir ve bunları meydana getiren imajlar oldukça kuvvetlidirler. Kontrol ve baskıdan arı bir biçimde bu imajların üstünde hakimiyet sağlama ve kendinden ayrıştırmama, varlığı hakikate götürür. İçe dönme budur. Maddeye hakim olma budur. Mekanizma, dışarı yönelen, parçalı, ayrık ve limitli illüzyon öğelerinin, varlık enerjisinin tek bir noktada, özde toparlanması ile saf bir biçimde algılanması ve bu yolla deneysel sürecin tamamlanarak sevgiye erişilmesi biçiminde çalışır.

Bir duygunun akıp gitmesine izin verilmesi ondan kurtulunması anlamına gelmez. Zaten duygular kurtulma umuduyla varlıktan ayrıştırıldığı sürece gerçek işlevlerini yerine getiremezler. Meditasyon bu yüzden sanıldığı gibi tam olarak bir çözüm sunamaz. Bu duygular, gölge yanlarla yüzleşerek o duygunun yönlendirici tesirleri yeterince içselleştirilmediği sürece mekanik yaşam döngülerinde varlığın karşısına çıkmaya devam edecektir. Bu noktalardaki çözünme de ancak sorgulamayla ve odaklanmayla mümkündür. 

Duygular maddedir, mekaniktir ve döngülere sokar. Zaten bu yüzden mekaniktir. Yüksek karakterli, akılcı ve birleştirici yaklaşım biçimlerle bu döngüleri kırılabilir ve anlayışlar kapsamlanır. Bu kapsamlanma, kademe kademe gelişen anlayışlarda sevgiye erişilmesini sağlar.

Burak Cömertler

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İNANÇ VE İDRAK

-İlk aşamada, inancın, her türlü inanışın, limitli ve egosantrik bir zihinsel yaklaşım biçimi olduğunu vurgulamakta fayda var. Şöyle ki; inanç mekanizmasını biraz açmaya çalışırsak eğer; - Önce zihinde katı bir imge belirir. Varlık, enerjisini bu imgeye sorgulamadan yoğunlaştırır ve ardından yoğunlaştırdığı enerjisini imge üzerinde sürekli ve sabit kılarak kendisine bir konfor alanı yaratır. Bunun adı inançtır. Varlık bu şekilde, inandığı, dokunulmazlık ve kutsiyet atadığı değere sahip çıkar, ötesini görmek istemez, onu bırakmak istemez, onun için savaşıp kan bile dökebilir. Bu aşamada sabit, durağan ve sorgulama yetisi henüz yeterince gelişmemiş bir zihnin yaklaşımını gözlemlemekteyiz. - Fark ettiğiniz üzere burada bir imgenin yani yaratım sonucu meydana gelen limitli mekanik bir örüntünün, varlık zihni üzerindeki hakimiyeti söz konusudur. Bir nevi maddenin varlık üzerindeki hakimiyeti de diyebiliriz bu duruma. İnancın yönlendirdiği insan, henüz sorgu ve idrak düzeyine erişilmediği iç...

ENKARNASYON & REENKARNASYON

 Reenkarnasyon bir inanç değil, farkındalık meselesidir ve evrenin işleyiş biçiminin temelidir. Evrim ihtiyacı duyan tüm varlıklar, belirli bir devre boyunca, bilinç yapılarına ve gözlem ihtiyaçlarına uygun olan gezegenlerde tekrar tekrar doğarlar. Ölüm bir son değil, yeniden doğacak, yani yeni bir şuur haline geçecek olan varlığın geçiş, dinlenme ve bir önceki enkarnasyondan elde ettiklerini özümsemesi sürecidir. Yaratan'ın bilgisi sonsuzdur, dolayısıyla evrim farklı gezegenlerde, farklı beden yapılarında ve bilinç seviyelerinde hiç bitmeden devam edecektir. Reenkarnasyon anlayışını, ruhsal bilgiler ışığında, dogmalardan kurtararak gereğince içselleştirebilmek, varlığın, evreni yani kendisini tanıyabilmesinin ve farkındalıklı hayatlar yaşayabilmesinin gereğidir.  Enkarnasyon şuur değişimi demektir. Her yeni yaşam, öncesinde kurgulanır ve realiteler düzeyinde gerekli olan şuur haline geçilir. Bu kurgu, yaşam maketini oluşturan yüksek benliğin kader planlamasıdır. İç içe geçmiş...

AKSİYON

Harekete geçmediğiniz sürece sevgi aksiyonları da alamazsınız. Dışarı doğru genişleyen yaratımınız olan duygularınız, ancak onları deneyimleme cesareti gösterdiğiniz takdirde sevgi eylemlerine dönüşebilir. Korkunun, ruhunuzun derinliklerinden akseden ilahi ışığın eylemlerinize yansımasını engelleyen bir yanılsama olduğunu unutmayınız. Küçücük bir eylemin, basit bir sözün bile kolektifte nasıl geniş yankılar uyandıracağını tahmin bile edemezsiniz. Şimdi ataleti ortadan kaldırmanın, sarsılmaz birliğin bir parçası olduğunuzu anımsamanın ve bunu sergilemenin zamanı. Etkili bir sevgi eyleminin karşısında ne zorbalık ne de cehalet ayakta kalabilir. Yaratılış gayenizi hatırlayınız, o zaman hiçbir şeyden, hiçbir koşulda korkmamanız gerektiğini anımsayacaksınız. Burak Cömertler